22. Dünya Petrol Kongresi
Açılış , Başkanlık ve Kapanış Seremonilerinden
Analiz Öncesi Enstantene ve İzlenimler
By H. Çiğdem Yorgancıoğlu
http://www.cigdemyorgancioglu.org @LaPaloma68 #22WPC2017
1933 yılında ilki düzenlenen, her üç yılda bir gerçekleşen WPC, World -Dünya Petrol Kongreleri Küresel petrol ve doğalgaz sektörünün geleceğini belirleyen ve Petrol ve Gaz endüstrisinin en büyük ve prestijli etkinliği olarak anılmaktadır. Bu yıl 22.sinin ev sahipliğini (Bir önceki ev sahibi Rusya idi ) İstanbul üstlendi. Bu sürece baktığımızda 1997 den bu yana çalışan İstanbul 2013 senesinde “This time – Istanbul” sloganıyla promosyon çalışmalarını yürütmüştü ve , Calgary, Kanada’da gerçekleştirilen Dünya Petrol Konseyi Yıllık Toplantısı’nda bir hayli çekişmeli geçen oylamada, sırasıyla Kopenhag, Astana ve Houston’ı geride bırakarak, petrol ve doğal gaz sektörünün “olimpiyatları” olarak bu organizasyon için ev sahibi şehir olarak seçilmişti.
Akredite basın kartını teslim aldıktan sonra açılıştan bir gün önce yerinde incelemeler yapmak üzere kongrenin fuar sergi alanınındaki düzenlemelere kadar gezerek sektör paydaşları içinde bir kaç ülkeden yetkili muhataba ulaşma imkanı bulabilmemin kongre boyunca gelecekteki çalışmalar verimliliğine pozitif yönde katkıda bulunacağını düşünmüş ve ummuştum ve bugün kongre sonuçlandığındığında bu kararın yerinde ve isabetli olduğunu deneyimlediğimi söyleyebilirim. Zira deneyimlerim doğrultusunda, ikili görüşmeler esnasında, şayet muhatabınızın rızası ve istekliliği varsa sorduğunuz soruların yanıtlarını, basın demeçlerinde yapılan açıklamalara kıyasla daha derinlemesine ayrıntılarına kadar alma ihtimali daha fazla oluyor.
9 Temmuz 2017’de ICC İstanbul Kongre Merkezi'nde “KEY Note Speak”lerle (konuşmalarla ) başlayan kongredeki konuşmacılar T.C Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Dünya Petrol Konseyi Başkanı Dr. Jozsef Laszlo Toth,Dünya Petrol Konseyi Türk Milli Komitesi Başkanı Besim Şişman idi ve gözler ilk günden katılımı beklenen Rusya Federasyonu Enerji Bakanı Alexander Novak’ı da aradı
.
Fotograf .Çiğdem Yorgancıoğlu // Solda : Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı-Dünya Petrol Kongresi Türk Milli Komitesi Başkanı Besim Şişman,-Sağda:Ç.Yorgancıoğlu
22. Dünya Petrol Kongresi’nin petrol ve gaz endüstrisi özelinde alınacak stratejik kararlar için bir dönüm noktası olacağını belirten Türkiye Petrolleri Genel Müdürü ve Dünya Petrol Konseyi Türk Milli Komitesi Başkanı Besim Şişman “Enerji Geleceğimize Köprüler” (Bridges to our Energy Future) teması ile sektörü doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyen ekonomi, teknoloji, işbirliği gibi bütün bileşenlerin bütüncül bir yaklaşım ile ele alınacağı 22. Dünya Petrol Kongresi şirketlere ve ülkelere yeni dönemdeki stratejik pozisyonlarını güçlendirecek yeni kararlar almalarına yardımcı olacağını söyledi .Şişman,ayrıca Türkiye’nin OECD ülkeleri içerisinde enerji artışının en hızlı yaşandığı ülke olduğunu; ve Türkiye’nin hızla artan enerji talebinin karşılanması için yerli kaynaklarını en makul şekilde kullanmaya çalışırken, diğer yandan jeopolitik konumunun verdiği avantaj ile önümüzdeki yıllarda hayata geçecek projelerle bölgesinin önde gelen enerji koridoru ve terminali olma rolünü pekiştireceğinin bir kez daha altını çizdi ve “Türkiye, enerjinin bütün paydaşlarının ortak çıkarlarının bulunduğu kazan-kazan politikasına dayalı enerji politikası ile bölgenin huzur ve refahının artırılması konusunda büyük bir sorumluluk üstlendiğine de değindi.
'Enerji için Anahtar ülke Türkiye- TurKEY for Energy "
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak konrgede yaptığı konuşmada, (Sıvılaştırılmış Yüzer LNGSantrali) FSRU ünitemizi devreye aldık ve yakın zamanda ikincisi de hayata geçireceğiz" dedi. Bakan Albayrak, "Türkiye bölgesel enerji projeleri için bir oyun kurucu ve güvenilir bir ortak olarak en önemli bölgesel aktörlerden biridir. Barışa, refaha ve arz güvenliğine katkı sağladığı sürece yatırımları desteklemeyi sürdüreceğiz. 'Enerji için Anahtar ülke Türkiye- TurKEY for Energy " ifadelerini kullanarak sözlerini şöyle sürdürdü "Türkiye özellikle petrol ve doğalgaz arama ve üretim faaliyetlerini,yatırımlarını artırma hedefindedir. Akdeniz ve Karadeniz'de petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerine odaklanıyoruz ve halihazırda Akdeniz'de sismik arama faaliyetleri gerçekleştirmek için yoğun bir faaliyet içindeyiz derken Doğu Akdeniz’de Kıbrıs açıklarında sismik arama yapan Barbaros Hayrettin Paşa gemimizi ve Oruç Reis gemilerini de işaret ediyordu. Benzer faaliyetleri Karadeniz'de de gerçekleştirmek istiyoruz. Akdeniz ve Karadeniz'de arama faaliyetlerimize odaklandık. Her İki denizimizin de potansiyelinin arttırılacağına dikkat çeken Albayrak Sismik çalışmalarımıza yoğunlaştık ve bunlara müteakiben arama ve sondaj faaliyeleri gerçekleştireceğiz. Bu sayede arz güvenliğine katkıda bulunacağız"
Fotograf .Çiğdem Yorgancıoğlu - ETKB Berat Albayrak’ın Açılış Günü Konuşması
Türkiye'nin yıllık yaklaşık 50 milyar metreküp doğalgaz tüketimi olduğunu ve 81 ildeki konutlar
ile sanayideki tüketicilere gaz sağlayabildiğini ve , Türkiye'nin ilk sıvılaştırılmış yüzer LNG ünitesini hayata geçirdiğini belirten Albayrak, "Yakında ikinci ünitemizi de faaliyete geçireceğiz. Doğalgaz depolama kapasitemizi de arttırdık. Tabii aynı zamanda gaz depolama kapasitemizde çok önemli. Tuz gölü depolama tesisi ile yaklaşık 3,1 milyar metreküp depolama kapasitesine eriştik. Bunu da 2023 yılında 11 milyar metreküpe ulaştırmayı düşünüyoruz" diyen Albayrak, "Enerji diplomasisi ile ne sadece ticari çıkarlar ne de sadece arzgüvenliği yönlendirmektedir. Geçmişte algılandığı gibi çatışmaya ve fakirliğe değil, enerjinin barışı sağlayıcı ve refahı destekleyici rolünü vurgulamalıyız.Türkiye bölgesel enerji projeleri için bir oyun kurucu ve güvenilir bir ortak olarak en önemli bölgesel aktörlerden biridir. Barışa, refaha ve arz güvenliğine katkı sağladığı sürece yatırımları desteklemeye devam edeceğiz. Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı ve Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP)bunun en önemli örneklerindendir. Türk Akımı da bu projelerden biri olarak nitelendirilebilir. 23. Dünya Enerji Kongresi'nde mottomuzu 'Barış için Paylaş' olarak belirlemiştik. Bu kongrede de 'Enerji için anahtar ülke Türkiye" sloganını motto tayin ettik. Bu etkinliğin, bize çok kapsamlı bir öngörü sağlayacağını düşünmekteyim bu sayede hem bölgesel ve hem de küresel konuları tartışma imkanı bulacağız." diyerek yine Enerji vizyonunu ortaya koydu.
Dünya Petrol Konseyi Başkanı Dr. Jozsef Laszlo Toth da, petrol sektörünün temel amacının insanlığın kalkınması için güvenilir ve uygun fiyata enerji temin etmek olduğunu söyleyerek, "Gelecek 10 yılda petrol ve doğalgaz dünyanın önde gelen enerji kaynakları olarak kalmayI sürdürecek.Bu kongre sayesinde petrol sektörü kilit konularını tartışma fırsatı buluyor. Türkiye'deki organizasyon komitesine ve özellikle de Sayın Bakan Berat Albayrak'a şükranlarımı sunmak istiyorum.İlaveten, (TPAO) Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Genel Müdürü Besim Şişman ve komite üyelerine de teşekkür etmek istiyorum" dedi.
Tillerson için "DEWHURST” Ödül Töreni
Konuşmacıları
“Dewhurst Award” isimli ödül töreni takip etti .Dünyanın en muteber halka açık enerji şirketi ExxonMobil'in
eskibaşkanı ve CEO'su olan ABD Dışişleri
Bakanı Tillerson'a ödülü, Dünya Petrol Konseyi Başkanı Jozsef Toth tarafından
verildi. Rex Tillerson yaptığı konuşmada 15 Temmuz 2016 tarihini kastederek darbe
girişimine ilişkin, "Yaklaşık bir sene önce Türk halkı darbecilere karşı
geldi ve kendi demokrasilerini muhafaza etti. Darbe girişiminde hayatını
kaybedenlerin onur ve cesaretlerini takdirle karşılıyorum" dedi.Tillerson
ayrıca Dünya Petrol Kongresi'nin 2020'de de ABD'nin evsahipliğini üstleneceğini
de bildirdi.
Ödül trenini müteakiben Aile fotoğrafı çekildi. ve sonrasında “"Colors of Turkey" in ,Ege zeybeği, Karadeniz horonu, Doğu’nun halayından seçkilerle renklenmiş folklorik dans mozaiği şovu ile Türkiye’nin çeşitli yörelerine ait danslar sergilendi. Arkasından gelen gala yemeği ile gece sonlandı
BAŞKANLIK SEREMONİSİ
Ertesi gün 10 Temmuz sabahı düzenlenen ve 15 Temmuz hain darbe girişiminin seneyi devriyesine istinaden hayatını kaybeden şehitler için saygı duruşu ile başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra Başbakan Binali Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucıc, Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ve çok sayıda ülkenin temsilcisi katıldığı Başkanlık Seremonisinde, Berat Albayrak açılış treninde ortaya koyduğu Türkiye’nin enerji vizyonunda Doğalgaz sektöründeki 2 temel hedefin yeniden altını çizdi. Bunlardan ilkinin altyapıyıı geliştirmek, ikincisinin ise uzun dönemli işbirliklerini artırmak olduğunu . Dünya doğalgaz piyasasında yaşanan değişiklikleri yakalamak için LNG kapasitemizi artıtrdıklarını ve buna ilaveten doğalgaz sektöründe arz güvenliği ve çeşitliliğini artırmak için çalıtıklarını belirtti ve "Doğalgaz iletim şebekemizin günlük taşıma kapasitesini 190 milyon metreküpten 300 milyon metreküpe, takip eden iki yıl içinde de 400 milyon metreküpe çıkaracaklarını sözlerine ekledi.
Albayrak, Türkiye'nin Avrasya ve Ortadoğu'yu birleştiren
konumuyla, üretici ve tüketici ülkeleri birbirine bağlayan bir ülke olarak
stratejik bir konuma sahip olduğunu ve karşılıklı kazan-kazan ilkesine dayalı
tüm projelerin doğal müttefiki olmaya devam edeceğini hatırlattı.
Öte yandan, bölgesel küresel ve huzur istikrarına katkı yapacak tüm projelere
de Türkiye'nin desteğinin artacağına dikkat çeken Albayrak, bu anlamda biten ve
devam etmekte olan projelere de değindi.
"Bu çerçevede mevcut projelerden, Bakü-Tiflis-Ceyhan, Trans Anadolu Doğalgaz
Boru Hattı (TANAP), Trans Adriyatik Boru Hattı (TAP), Türk Akımı ve bunun
yanında Doğu Akdeniz gazının da ülkemiz ve arz kaynaklarının çeşitlendirilmesi
açısından çok önemli projeler olduğunu düşünüyoruz. Açıkça ifade etmek gerekir
ki bölgesinde tüm jeopolitik gerilim ve zorluklara rağmen Türkiye şeffaf
rekabetçi piyasa yapısı ile yenilenebilir düzenleyici çerçeveyi oluşturmada
muvaffak olmuş ve özel sektör yatırımlarını hayata geçirecek adımları atmıştır
ve atmaya devam edecektir. Siyasi istikrar ve güçlü yönetim, enerji alanındaki
özel sektör yatırımlarını Türkiye'de çok ama çok hızlandırmıştır."Albayrak,
Türkiye'nin enerjinin sorunların çözülmesinde anahtar bir rol üstlendiğini ve
gerek ekonomik gerekse de enerji diplomasisi üzerinde kurduğu ilişkilerde
anahtar rolünün devam edeceğini vurguladı.
Albayrak’ın konuşmasında bahsettiği bu enerji diplomasisine dair bir parantez açarsak , Kongre sırasında izlediğimiz gelişmeler, katıldığımız basın brifingleri (brief /basın demeçleri) bu enerji diplomasinin ne şekilde yapıldığına ve işbirliği geliştirme anlamındaki neticelerinde de yakın olmamızı sağladı. Bu bağlamda ,Türkiye’nin İran, Hindistan , İsrail, Rusya vb ülkelerin bakan ve devlet başkanlarının, Ankara ile ve birbirleri ile çeşitli projelerdeki mutabakatları içinden örnek vermek gerekirse , İsrail Enerji, Altyapı ve Su Kaynakları Bakanı Yuval Steinitz ile bir araya gelen Albayrak ile iki ülke arasındaki doğal gaz boru hattının inşa sürecini görüştüklerini belirterek, "Dört tur görüşmenin ardından, aramızdaki görüşmeleri hızlandırmaya ve 2017 sonundan önce Türkiye ve İsrail arasındaki boru hattının inşa edilmesini sağlayacak hükümetler arası çatı anlaşmayı tamamlamaya karar verdik." Ifadelerine yer verdiği açıklamalar yapması oldu.
Yine kongre esnasında enerji diplomasisine bir başka misal 22WPC2017 için İstanbul’da bulunan Rusya Federasyonu Enerji Bakanı Alexander Novak, Türkiye’nin ilk nükleer santrali Akkuyu’ya ilişkin Türk yetkililerle önemli görüşmeler yaptıklarını, Akkuyu nükleer santralinin ilk ünitesinin 2023 yılında işletmeye alınmasını planladıklarını ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yıl dönümünde işletmeye alınması için uğraş verdiklerini söylemesi oldu. Bu ifadelerin yanısıra Novak Türk Akımı projesinin deniz kısmının inşasında 50 kilometrenin tamamlandığını kaydederek “Türkiye yakında, projenin çıkış noktalarına ilişkin gerekli belgeleri Rus tarafına verecek” diye konuştu. Alexander Novak, Katar ve bazı Arap ülkeleri arasındaki krizle ilgili soru üzerine de “Söz konusu krize bağlı olarak OPEC’in petrol üretimini azaltma anlaşmasında herhangi bir pürüz veya anlaşmazlık öngörmüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Hindistan Petrol Bakanı Shri Dharmendra Pradhan, Türkiye'nin Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Enerji Kulübü'nün 2017 dönem başkanlığını üstlenmesinin önemli olduğunu belirtirken gerek Bakanlık oturumunda (Ministerial Session and Plenary Session) gerekse Kongrede verdiği mesajlarda Türkiye'nin enerji sektöründe sağlam altyapısına işaret ederek enerji alanında Hindistan olarak iş birliğine açık olduklarının mesajını hem oturumlarda hem de kongredeki konuşmalarında verirken Türkiye ile yenilenebilir enerji, downstream konusunda uzlaştıkları alanlardan bahsediyordu. Bu sırada Türkiye ile beraber somut projeler üzerinde çalışırken aynı zamanda üçüncü ülkelerle de Türk-Hindistan işbirliği içinde beraber çalışma konusunda mutabakata varıldığının da altını çizen açıklamalarda bulundu. [i]Aynı gün attığı Tweet mesajları da (11 Temmuz 207) sözkonusu beyanlarını destekler nitelikteydi. Pradhan,Türkiye ile işbirliğine yönelik ifadelerinin yanısıra, İsrail Enerji, Altyapı ve Su Kaynakları Bakanı Yuval Steinitz ile upstream, downstream ve AR-GE konussnda son teknolojilerle işbirliği içinde olacağını beyan eden açıklamalarda da bulundu.
Yine bir başka örnek , İran'ın Petrol Bakan Yardımcısı Amir Hossein Zamaninia’nın , İran'daki enerji projeleriyle iligili 25'ten fazla projeye ilişkin görüşmenin sürmekte oolduğunu belirterek, İran’ın önmüzdeki 10-11 ay içinde içinde 8 ila 10 milyar Amerikan Doları civarında yeni enerji anlaşmaları imzalayacağını belirtmesinin ardndan İran ile Türkiye'nin ilişkilerinde pek çok ortak zemin bulunduğunu dile getirmesi oldu. Zamanina (Zemani), her iki ülkenin uygun projeler üzerinde birlikte çalışabileceğini, Kongre’de ve sonrasında enerji şirketleriyle görüşmelerinin devam edeceğini belirtti ve "Türk şirketlerini, İran'daki petrol arama ve çıkarma faaliyetlerinde yer almaya davet ediyoruz" dedi.
Tekrar Başkanlık oturumuna dönecek olursak , Başbakan Binali Yıldırım, " Enerji konusu dünyanın neresinde yaşarsak yaşayalım hayatımızı idame ettirebilmemiz ve halkımızın refahını arttırmak için olmazsa olmaz ihtiyaçtır. Ülkelerin gelişmişlik düzeyinin ölçüsü enerjiye olan erişim ve tüketim seviyesiyle ortaya çıkıyor. Bu ortak amaç petrol başta olmak üzere bütün enerji kaynaklarını ,maliyet ve çevre boyutu da dahil olmak üzere en iyi ,en verimli şekilde kullanımı sağlayarak, dünyadaki bütün bölgelerin refahına katkıda bulunmak olacak." dedi. Türkiye'nin dünyadaki hidrokarbon kaynaklarının beşte üçüne komşu durumunda olduğunu vurgulayan Başbakan Binali Yıldırım, " Enerji alanında değişime paralel olarak aktörlerin çoğaldığını, yeni üretici ülkelerin piyasaya girdiğini tüketiminin giderek OECD ülkelerinde Asya kıtasına kalkınmakta olan ülkelere doğru kaydığını görüyoruz. Bu değişim karşısında en doğru kararları vermek zorundayız. Başta terör olmak üzere asimetrik tehditlere etkinlikle ve kalıcı bir mücadele şart. Bir terör örgütüne karşı bir başka terör örgütüne kullanılarak bunun yapılamayacağı aşikardır. Sorunları çözerken yenilerine yol açmaktan özenle kaçınmalıyız.Enerji güvenliği ancak birlikte ve tutarlı bir mücadele yöntemiyle sağlanabilir. Türkiye olarak enerji alanında aldığımız kararlarda sıfır toplamlı oyun “zero-sum game” yaklaşımını hiçbir zaman benimsemedik. Her zaman komşularımızla işbirliği içerisinde “kazan kazan win-win” yaklaşımını ön plana aldık. Bizim açımızdan enerji ihtilaf değil bir işbirliği alanıdır. Bu tutumumuzu sadece sözde değil icraatlarla ortaya koymaktayız "dedi.
Konuşmasında TANAP projesine de dikkat çeken Yıldırım, "TANAP'ın önümüzdeki yıl devreye girmesiyle birlikte Türkiye her yıl Azerbaycan'dan ilave en az 6 milyar metreküp doğalgaz alacak.2020 yılından itibaren bu hattan Avrupa'ya 10 milyar metreküplük bir gaz sevkiyatı olacak. Rusya ile “Türk Akım”ına ilişkin imzaladığımız anlaşmanın bu yılın Şubat ayında yürürlüğü girmesiyle beraber hız kazanacak. 2019'da projenin devreye girmesiyle 15,75 milyarlık metreküplük gazı “Mavi Akım” hattında olduğu gibi Rusya'dan doğrudan alıyor olacak.Ayrıca projeye ek olarak inşaatı söz konusu olan ikinci bir hat ile de Avrupa'ya gaz sevkiyatı yapılıyor olacak " dedi.
Kıbrıs'taki gelişmelere de değinen Başbakan Yıldırım, Kıbrıs adası etrafındaki hidrokarbon kaynaklarını her iki tarafa ait olduğunu hatırlatmak istediğini söyleyerek “Rum liderliğinde önümüzdeki günlerde Doğu Akdeniz'de tek taraflı tasarruflardan kaçınılmasını uzun zamandan beri tavsiye etmekteyiz. Kıbrıs Rum liderliğinin barışın önünü tıkamak, tek yanlı arama işlemlerine başlamak yerine yapıcı bir tutuma yönelmesinde fayda vardır" diyerek sert olmayan bir açıklama yaptı.
Nükleer enerji konusuna dair ise Yıldırım, 2023 hedeflerimiz doğrultusunda yenilenebilir enerji payını yüzde 30 seviyesine ulaştırmayı hedeflendiğinin altını çizerek “Nükleer enerjiyi de enerji sepetimize dahil etme konusunda kararımızı aldık. Bu çerçevede Akkuyu Nükleer Enerji santralini Rusya, Sinop santralini ise Japon ve Fransız teknolojisiyle yapmayı hedefliyoruz. Her iki santralinde 2023'te faal hale gelmesini, ülkemizin nükleer enerji alanındaki teknolojisi insan kaynakları kapasitesini geliştirmeyi öngörüyoruz" dedi. Bu açıklamalar ertesi gün Alexander Novak’ın oturum ve basın demeçlerinde verdiği mesajlarla uyuyordu. . Yıldırım konuşmasını “Enerji bağlamında herkese görev düştüğünü söyleyen Başbakan Binali Yıldırım, "Hepimizin görevi var. Dünyada hala elektriğe ulaşamayan 1 milyar 200 milyon insan var. Bu dünya açısından üzücü bir tablo" diyerek sonlandırdı.
Başkanlık seremonisinde son hitabet konuşmasını Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptı. Son 1-1,5 asırdır güçlü ülke olmanın yolu, enerji kaynaklarına sahip bulunmaktan veya bunlar üzerinde söz sahibi olmaktan geçiyor. Bununla birlikte küresel çatışmaların merkezinde yer alan enerji kaynakları ve yolları üzerinde hakimiyet kurma çabalarının çoğu zaman iç çatışmalar, darbeler ve işgallerle sonuçlandığına dikkat çekerken var olduğu coğrafyalarda zenginliğin ve refahın kaynağı olması gereken petrol ve doğalgazı ne yazık ki daha çok savaş, kan ve göz yaşı ile birlikte anmak zorunda kalındığını belirtti. “ Biz Türkiye olarak en başından beri, bu kaynakların insanlığın huzur ve refahına katkı sağlayacak şekilde kullanılması gerektiğini savunmaktayız.Siyasi istikrarımız ve ekonomik gelişmişliğimizle enerji arenasında hatrı sayılır bir aktör konumundayız. Yeni petrol ve doğalgaz boru hatları Türkiye'nin enerji koridoru rolünü pekiştirecektir” dedikten sonra . Sözleri Güney Gaz Koridoru’na geldi ve gündemlerindeki yeni projeler arasında önceliğe haiz olduğuna işaret ederk, “ Arz güvenliğine kalıcı bir çözüm getirmek amacıyla yıllık doğal gaz tüketiminin en az yüzde 20'sini depolayacak bir sistem kuruyoruz. Yeni dönemde hayata geçireceğiz. En göz alıcı yeniliklerden birisi de enerji teknolojilerinin üretiminde yerlileştirme oranını artırmak olacaktır. Türkiye'yi bu alanda yüksek katma değerli teknolojilerin üretildiği bir enerji üssü haline getirmekte kararlıyız.dedi.
Erdoğan konuşmasının devamında, Türkiye yakaladığı siyasi istikrar ve altyapısı sayesinde uzun dönemli programlarını hayata geçiriyor. Türkiye uluslararası yatırımcılar için cazip bir ülkedir. Gündemimizdeki yeni projeler arasında önceliğimiz TANAP üzerinden ilk aşamada Türkiye'ye 6, Avrupa'ya 10 milyar metreküp gaz sevk edilecek. Ülkemize ve Avrupa'ya gaz taşınmasının önü açılacaktır. Doğu Akdeniz ve Irak gazı başta olmak üzere yeni projeleri değerlendirmeye hazırırız. Tüm bu çalışmalarımız sayesinde medeniyetlerin buluşma noktası olan Türkiye, artık enerji uzmanları tarafından 'enerjinin İpek Yolu' olarak isimlendiriliyor. Ülkemiz sahip olduğu imkanlarla, enerjinin yıkım , gerginlik ve ihtilaf değil, barış ve refah kaynağı haline dönüşmesi için gayret gösteriyor. Küresel enerji ihtiyacının 2050 yılına gelindiğinde ikiye katlanması beklenmekte.. Enerjide dengeler son dönemde atılan adımlarla değişti. ABD'nin başlattığı kaya gazı devrimi ve sıvı doğalgazın ön plana çıkması enerji politikalarının gözden geçirilmesine neden oldu. Enerji talebi batıdan doğuya kaymaya başladı. Türkiye'deki büyümenin sürdürülebilir olması için enerjide dışa bağımlılığın azaltılması gerekiyor. Petrol ve doğalgaz fiyatlarının düşmesi ülkemizin ithalat kaleminde gerilemeye yol açmıştır.Büyümenin sürdürülebilir olması için yerli kaynakların en üst düzeyde kullanılması gerekiyor. Enerji verimliliğinin teşvik edilmesi vazgeçilmez önceliğimiz olacak. Kaynak ülke ve güzergah çeşitliliğinin artırılması için adımlar atıyoruz. Yerli kaynakların ekonomiye kazandırılmasını hedefliyoruz. Arz güvenliğine kalıcı bir çözüm getirmek amacıyla yıllık doğal gaz tüketiminin en az yüzde 20'sini depolayacak bir sistem kuruyoruz. Yeni dönemde hayata geçireceğiz. En göz alıcı yeniliklerden birisi de enerji teknolojilerinin üretiminde yerlileştirme oranını artırmak olacaktır. Türkiye'yi bu alanda yüksek katma değerli teknolojilerin üretildiği bir enerji üssü haline getirmekte kararlıyız.Türkiye yakaladığı siyasi istikrar ve altyapısı sayesinde uzun dönemli programlarını hayata geçiriyor. Türkiye uluslararası yatırımcılar için cazip bir ülkedir” ifadelerine yer Verdi. .
Nükleer enerji konusunda da yatırımlarımızı hızlandırmaya başladık. Akkuyu ve Sinop Nükleer Güç Santrallerinin devreye girmesiyle enerji ihtiyacımızın en az yüzde 10'luk kısmını buradan karşılayacağız. Rusya ile birlikte yürüttüğümüz Akkuyu Projesi'ni milli sermayemizi de katarak çok daha güçlendirdik. Sinop Projesi'nde de inşaata en kısa sürede başlamak istiyoruz. Son G20 toplantısında Japonya Başbakanı Abe ile de bunu etraflıca görüştük. Hatta üçüncü bir nükleer güç santrali projesiyle ilgili çalışmalarımızı şimdiden başlatmış bulunuyoruz.diyerek Nükleer enerji konusundaki vizyonu ve projeksiyonu da bu minvalde ortaya koydu.
Konuşmasında Körfez ve Ortadoğu eksenine yönelik de, bölgede yaşanan gerilimin bir an evvel giderilmesini istediklerini, Katar'la ilgili gerginliğin aşılabilmesi için ellerinden geleni yaptıkları gibi yapmaya da devam edeceklerini,ifade etti. Ardından “Bölgede krizler istemiyoruz. Diyalog en iyi çözüm yoludur diyoruz. tarafların diyalog kanallarını açık tutmaları gerekiyor. Dünyanın huzura ve işbirliğine ihtiyacı var. Suriye'de siyasi çözüm için sahadaki şartlar düzeltilmeli. Astana toplantıları ile ateşkes için kayda değer bir ilerleme sağlandı. ABD ve Rusya'nın vardığı netice bu olumlu sürecin devamı niteliğindedir. Diğer yandan Irak'ta DAEŞ'le mücadelenin sonuna yaklaşıldığı Musul'da neticeye varıldığı haberi bizim için mutluluk vericidir. Musul'un geldiği nokta da bizim için çok önemli. Haraba bir Musul var. Bunun maliyetini kimler karşılayacak? Bağımsızlık referandumu gibi tek taraflı girişimlerden kaçınılması, milli güçlerin etkilerinin azaltılması ve PKK'nın varlığına son verilmesi gibi hususlar bu ülkenin geleceğinde belirleyici olacaktır.”şeklinde konuştu.
Enerji hinterlandındaki terör örgütlerinin yol açtığı kaos ve karmaşa, ülkelerimiz arasındaki iş birliğini zorunlu kıldığını ifade eden Erdoğan, “Enerji kaynaklarının güvenliği, terör örgütlerinin tasfiyesine bağlıdır. Türkiye olarak biz terörle mücadelede çok büyük bedeller ödedik. Bizim verdiğimiz mücadele, kendi milli güvenliğimiz yanında dünyanın enerji güvenliğini de çok yakından ilgilendiriyor. Hiç kimse Türkiye'nin, çevresinde olup bitenler karşısında tepkisiz kalmasını, kendisine yönelik saldırıları karşılıksız bırakmasını beklemesin. Ülkemizin ve milletimizin güvenliği konusunda, sınırlarımız içinde ve dışında ne yapmamız gerekiyorsa, kimseden izin almadan yapmakta kararlıyız. Bunun da bilinmesini istiyorum” şeklinde salondaki hazirunun dikkatini yoğunlaştıran sert ve kararlı ifadesini “Müttefiklerimiz başta olmak üzere diğer devletlerden beklentimiz terör örgütleri yerine bizim yanımızda yer almalarıdır.” Şeklinde yumuşatarak mesajını vermis oldu.
Konuşmasında geçtiğimiz hafta Kıbrıs Sorunu’nun çözümü için bir inisiyatifin daha sonuçcuz kaldığı Crans Montana’daki Kıbrıs müzakerelerine de yer veren Erdoğan, “Doğu Akdeniz'de geçtiğimiz hafta maalesef büyük bir fırsat kaçırıldı. Bizim ve Kıbrıs Türk tarafının tüm yapıcı yaklaşımına rağmen, Rum tarafının olumsuz tavrı sebebiyle adadaki anlaşmazlıkların bir kez daha çözümsüz kalmasından üzüntü duyuyoruz. Tarafların tutumları böylesine açıkça ortadayken kimi enerji şirketlerinin Rum kesiminin atmakta olduğu sorumsuzca adımların bir parçası olmaları kesinlikle anlayışla karşılanamaz. Adaletin, hakkaniyetin ve uluslararası hukukun gereği, hidrokarbon kaynaklarının adadaki tüm taraflara ait olmasını gerektiriyor. Kıbrıs'taki gelişmelere taraf olan herkesten beklentimiz, bölgedeki yeni gerginliklere yol açabilecek adımlardan kaçınmalarıdır. Aksi takdirde sadece bölgede değil her alanda Türkiye gibi bir dostu kaybetme riski ile karşı karşıya kalabileceklerini hatırlatmak isterim"dedi .
Cumhurbaşkanının konuşmasına binaen burada yine bir parantez açacak olursak; salona hitaben konuşmada kanımca Total şirketinin de kongre katılımcılarından biri olması nedeniyle hasmane bir uslup olmaması açısından ve kutuplaştırmadan kaçınma gerekçesiyle “kimi enerji şirketlerinin” ifadesinde şirket ismi ve ülke adı zikretmemekle birlikte kimi enerji şirketlerinin derken zihinde ilk yanan ampul elbette Doğu Akdeniz’de sondaj için eli kulağındaki Fransız “Total” oldu. Ayrıca, yine adı anılmayan şirketlerden bir diğeri “İtalyan ENI” idi. Zira KKTC’yi yok sayarcasına “Ada’nın etrafındaki ne kadar hidrokarbon kaynağı varsa hepsi benimdir” tavrı ve eylemi ile hareket eden GKRY(Güney Kıbrıs Rum Yönetimi), Kıbrıs görüşmelerinin başarısız kalmasına rağmen ada açıklarında tek taraflı doğalgaz sondajına başlaması için o kimi şirketlere ve West Capella’ya “Tam Yol İleri” mesajını verdi bile. Deyim yerinde ise, GKRY "Onesiphoros 1" Kuyusu ile , Kıbrıs açıklarında KKTC’nin bir anlamda kuyusunu kazıyor. Umalım ki taraflar bu konuda her iki tarafın birbirlerinin haklarını ihlal etmeyecekleri bir çözüme ulaşırlar.
Bu yazıda yer verilmeyen hitabet Konuşmaları içinde Sırbistan Cumhurbaşkanı, Bulgaristan Başbakanı ve Arnavutluk Başbakanının yaptıkları konuşmalara binaen ortaya koymuş oldukları Balkan vizyonuna dair çalışmaya Çiğdem Yorgancıoğlu - UPA Uluslarası Politika Akademisi ‘nde [ii]“Dünya Petrol Kongresi’nde Balkan Vizyonu” başlıklı “analiz başlangıcı” makaleden ulaşılabilir. Diğer yandan Azerbaycan perspektifi ayrı bir çalışmanın konusu olacaktır.
KAPANIŞ SEREMONİSİ
Amerikan Milli Komitesi adına , , "23. Dünya Petrol Kongresi Sembolünü" Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez'in elinden devralan ABD'nin Houston Belediye Başkanı Sylvester Turner' 13 Temmuz 2017’de kapanış töreninde yaptığı konuşmada , son 4 gün içinde 90'dan fazla ülkenin, 3 bin delegenin, 600 konuşmacının yanı sıra 500 medya mensubu ve 40'tan fazla üst düzey seviyesinde katılımın gerçekleştiği bilgisini verdi.Petrol sektörünün sadece arz-tedarik zinciri ve dengesiyle ilgilenmediğini aynı zamanda teknoloji ve inovasyon vasıtasıyla gelişme açık bir sektör olduğunu belirten Dönmez, şunları da sözlerine ekledi: "Süreçlerin mükemmel olması, aynı zamanda çalışan insanların da mükemmel olması demektir. Her şeyin ötesinde “barış” demektir. Petrolün hikayesi barışın hikayesi demektir. Hidrokarbon yakıtlarla çok zengin bir gezegende yaşıyoruz. Hepimizin refahı için son derece gerekli olan bir yakıt. Aynı zamanda, gelecekte barışın tesisi için de çok büyük derecede önem taşır. Köprüler, özellikle geçmişi ve geleceği birbirine bağlar. Türkiye, bölgenin refahı ve istikrarı açısından çok önemli bir ülke."
Dünya Petrol Konseyi Başkanı Dr. Jozsef Toth,Kongrede mükemmeliyet açısından da ciddi manada çıtanın aşıldığına dikkat çeken Toth, "Oldukça kaliteli bir kongre geçirdik. Gelecek senelerdeki iş birliği anlamında da müthiş bir fırsattı. Önümüzdeki yıllarda yeni köprüler inşa etmek istiyoruz." Ifadelerine yer verdiği konuşmasında muhteşem bir hafta geçirdiklerini belirterek, emeği geçen herkese teşekkür etti.
Dünya Petrol Kongresi Türk Milli Komitesi Başkanı ve TP Genel Müdürü Besim Şişman Türkiye'nin bu etkinlik için uzun süre çalıştığını belirterek, "Türkiye, diplomatik bir vizyona sahip olması sayesinde (TurKEY) anahtar bir ülke. Türkiye her zaman barış ve diyalogdan yana olmuştur. Bu 22. WPC'nin esas felsefedir." dedi.
ABD'den Houston Belediye Başkanı Sylvester Turner,Türkiye Milli Komitesi'nin müthiş bir iş çıkarttığını belirterek, "Mükemmel bir kongre düzenledi. İçerik açısından da başından sonuna çok verimli bir kongreydi. Çıtayı çok yükseğe çıkarttınız. Bu da mükemmeliyet anlamına gelmektedir." diye konuştu. 23. Dünya Petrol Kongresi düzenlemesinde Houston'ın seçilmesinin, kendileri için çok önemli olduğunu vurgulayan Turner, "2020'de Sizler, Houston'a geldiğinizde elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağız. WPC'yi dünyanın gurur duyduğu şekilde düzenlemeye çalışacağız. Sizi tüm kalbimizle ve ruhumuzla ağırlayacağız. Öylesine parmak ısırtıcı bir kongre tertipleyeceğiz ki ailelerinizle de gelip hoş vakit geçirebileceksiniz"dedi.
Fotograf .Ç. Yorgancıoğlu Solda .Houston Sahne Şovu Gitar dinletisi Sağda İstanbul Şahne Şovu
Amerika Milli Komitesi Başkanı Galen Cobb konuşmasında Türkiye'nin açılıştan kapanış törenine kadar müthiş bir iş çıkarttığını belirterek, programın oldukça iyi olduğuna işaret ettikten sonra.bu rekabetin içinde yer almanın çok uzun bir yolculuk olduğunu aktardı. Ardından "23.Dünya Petrol Kongresi'nin gerçekleşeceği Houston şehri, ABD enerji sektörünün merkezi olarak adlandırılmakta. Yaklaşık 3 bin şirketli bir sektörden bahsetmekteyiz. Burada kalite programını da sürdürmeye çalışıyoruz.Taahhütlerimizi yüzde 100 olarak bu işe kanalize etmek istiyoruz. Houston'a geldiğinizde herkesin orada vakit geçirmekten hoşlanacağı bir ortam sunmaya çalışacağız. (İstanbul’u ve 22WPC2017 yi kastederek) Siz çıtayı çok yükselttiniz"dedi.
Houston görsel şovu ve country müzikler eşliğindeki kısa bir gitar dinletisinin ardından kongre yemekli bir resepsiyonla sonlandı.
[i] Çiğdem Yorgancıoğlu – India Perspective on 22nd World Petroleum Congress - ----He also inaugurated the exhibition where all Indian public sector companies displayed their technologies and investment opportunities in Oil & Gas sector in India. From his verified twitter account, he declared his interaction with friends from International Media at a Press Conference on the sidelines Jul 11 morning Mr. Pradhan also held bilateral talks with Turkish Energy Minister Mr. Berat Albayrak during which issues of bilateral energy cooperation including in renewable energy were discussed. The two Ministers agreed that they need to work together on few concrete projects in coming period in areas like E&P and downstream sectors. They also agreed to work together in third countries. Dharmendra Pradhan tweeted from his verified account on Jul 11 Discussed issues of bilateral Energy cooperation including renewable energy with Turkish Energy Minister Mr Berat Albayrak at Istanbul. And consecutive tweet was as follows which was Retweeted by Petroleum Ministry “We both agreed that India & Turkey need to work together on few concrete projects in coming period in areas like E&P and downstream sectors.” Dharmendra PradhanVerified account @dpradhanbjp Jul 11
[ii] Çiğdem Yorgancıoğlu - UPA Uluslarası Politika Akademisi ‘nde Dünya Petrol Kongresinde-Balkan Vizyonu
http://politikaakademisi.org/2017/07/12/22-dunya-petrol-kongresinde-balkan-vizyonu adresinden ulaşılabilir.
Comments