Fotoğraf Prof Leslie Burton – Çiğdem Yorgancıoğlu--
ABD HUKUKUNDA İSTİSNAİ HUSUSLAR
MAHREMİYET BEKLENTİSİ ve DARALTILMIŞ GİZLİLİK PERSPEKTİFİ (1)
By Çiğdem Yorgancıoğlu
http://www.cigdemyorgancioglu.org/ @ LaPaloma68
How to write a legal memorandum American Style , Fourth Amendment , Fifth Amendment , Sixth Amendment , 10 Commandment of Cross Examination hepsi 24-28 Temmuz 2017 tarihleri arasında her akşam 18.00-20.00 saatleri arasında Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi organizasyonuyla ve Prof Dr Feridun Yenisey’in de katkılarıyla , Fakülte binasında gerçekleşen “Introduction to American Law” dersleri esnasında Prof. Leslie Burton’ın işlediği ve naklettiği konulardı.
Günde ortalama iki saatini, içinde mahkeme, hukuk uygulamaları, kriminal vaka analizi vb geçen film, belgesel ve Amerikan hukukundaki uygulamaları dramatize eden dizileri izleyen ve aktarılan konulara özel ilgisi olan biri olarak; bahsi geçen konulara dair katkıların olumlu, verimli, fikir ve zihin açıcı olduğunu düşünmekteyim. Bu bağlamda öncelikle başta Prof. Leslie Burton ve Prof Dr Feridun Yenisey olmak üzere bu organizasyonda emeği geçen herkese ve bizlerle iletişimi organize eden Ayşe Özge Atalay’a teşekkür etmek isterim.
Fotoğraf Prof Leslie Burton – Çiğdem Yorgancıoğlu ***[i]
Aktarımlar konusunda Türkiye ile karşılaştırılmasına yönelik bir analize girişmeden önce bir seri ABD HUKUKUNDA İSTİSNAİ HUSUSLAR başlığı altında bir diziyi derleyerek kaleme almayı öncelemenin, bu gayeyi daha kolaylaştıracağı kanaatindeyim. Bu nedenle burada ilk olarak değinmek istediğim konu ABD Hukukunda, Anayasasının Ek 4. Maddesi olarak anılan şahıslara yönelik arama”search”, elkoyma”seizure” ve yakalama işlemlerine karşı güvenceleri temin eden düzenleme, görevlilerce bu nevi işlemlerin makul şekilde yürütülmesini; yapılacak işlemlere dair hakimden karar alınmasını” warrant”, alınacak kararın hem makul bir sebebe dayanmasını, hem de yapılacak işlemlerin, kapsamını belirginleştirmesini öngörmesine bağlı olarak mahremiyet ,gizlilik beklentisi ve daraltılmış gizliliğe temas etmek olacak.
ABD Yüksek Mahkemenin (Supreme Court) Katz kararına göre, kamu görevlilerinin şahıslar aleyhine yapmış oldukları özel alana müdahale olarak nitelenmesi olası bir faaliyetin hakimden karar almayı gerektiren bir işlem olup olmadığını saptamak için “search-arama” oluşturup oluşturmadığını tayin etmek çift yönlü ölçüt (two prong test ) uygulaması esastır. Bunlardan ilki , vatandaşın özel yaşamına ilişkin alanları gizli tutma konusunda subjektif olarak bir beklentisi (reasonable expectation of privacy) olup olmadığı ve bunu aleni anlamda gösterip göstermediği hususudur. İkincisi ise böylesi bir gizlilik beklentisini toplumun benimseyip benimsemediğidir. Yani sözkonusu subjektif beklenti toplumsal olarak da kabullenilmiş olması gerektiği kabul edilmektedir (makul beklentinin sosyal olarak kabul edilebilirliği) Kararda sözedilen, makul gizlilik beklentisinden (reasonable expectation of privacy), kasıt kişinin normal hayatın olağan akışı içinde yaptığı bir faaliyetin toplumun bireyleri tarafından görünmesini, izlenmesini umursamıyorsa burada gizlilik beklentisi olmadığı varsayımına dayanır. Fakat başkalarının bunu görmeyeceği duymayacağı, izlemeyeceği gibi bir varsayım ve algı ile hareket ediyorsa burada bir makul gizlilik beklentisi olduğu kabul edilmektedir. Bu bağlamda bir başka husus da vardır ki , bu beklentinin hukuken kabul edilmesi için bunu toplum tarafından da benimsenmeye elverişli olması gerekir. Katz kararında ele alındığı şekliyle makul beklentinin sosyal olarak kabul edilebilirliği (society is prepared to recognize that this expectation reasonable) de bu anlamda ehemmiyet arz etmektedir.
Gizlilikle ilgili bir başka husus ta Adli kontrol kapsamında yeralanların sokaktaki özgür insanlardan ayrıştığı ve bazı özel kurallara tabi oldukları noktaları idi. Herkesin kural olarak makul gizlilik hakkı kabul edilmekle birlikte bazı kişiler bundan istisna tutulmakta; bunların daha daraltılmış bir gizlilik hakkına sahip oldukları kabul edilmektedir. Yani bazen kişinin içinde bulunduğu mevkinin özelliği gereği, bazen de yürütmekte olduğu görev nedeniyle bu vazife çerçevesinde bir takım istisnaların geliştirildiği haller. Buna istinaden hükümlü ve tutuklular da bu şekilde istisna sayılanlar arasında yer alırlar.
Bu bağlamda hükümlü veya tutuklu şahıslar hücresinde iken kendisine Amendment 4-Ek 4. Madde ile bağışlanmış olan bazı haklardan mahrum sayılmaktadır. Bu şahısların makul olmayan arama ve izlemelere karşı gizlilik hakkının bulunmadığı 1984 tarihli Palmer kararında belirtilmektedir. Malum olunduğu üzere, gizlilik beklentisi teorisinde bir bağışıklık beklentisinin geçerli olması için toplumun bu beklentiyi (society is prepared to recognize that this expectation) karşılamaya hazır olması gerekmekte. (Supreme Court) Yüksek Mahkemenin Palmer kararında gerekçe olarak “bir hükümlünün kendisine göre subjektif olan meşru gizlilik beklentisini tanımaya toplumun hazır olmadığı” yani toplumun bunu katlanabilir olarak görmeyeceği ifade edilmektedir. Adli kontrol (probation))ve şartlı tahliyeye(parole) tabi olanların durumu açısından mezkur şahısların bir yakalama durumu olmasa ve arama kararı bulunmasa bile arama ya tabi tutulabileceklerini esas alır. Bu şahısların tabi bulundukları infaz sisteminin gereği olarak özgürlüklerinin ve gizlilik haklarının bazı sınırlamalara tabi tutulması normal sayılmaktadır. Bu vaziyet, bir kısım özel durumları içeren adli control sisteminin getirdiği “özel zaruretler”e dayanmaktadır. Esasen gaye, bir anlamda hükümlülük durumu devam etmesine ragmen rehabilitasyon hizmeti sunmanın gereği olarak serbest bırakılan bu kişilerden dolayı toplumun zarar görmemesidir. Karar zorunluluğu aramak, adli kontrole tabi kişileri denetlemekle görevli olanların işlerini zorlaştıracağı için bu zorunluluktan istisna tutulması gerekmiştir. Bu kişilerin topluma zarar vermeye en yakın kişiler olduğu düşünülmektedir. Bu zarar gerçekleşmeden önce gerekli önlemlerin alınmasında zaruret vardır. Bu ihtiyacın karşılanmasında söz konusu olan acele bir hal sebebiyle kişilerin özgürlüklerini kullanmadaki durumları diğer bireylerin sahip olduğu anayasal haklardan farklı değerlendirilmeye tabi tutulması gerektirmiştir.Bu meyanda, Adli kontrol (probation) ile şartlı tahliyeye tabi olma (parolee) statüleri birbirinden farklıdır. Ancak arama yetkileri anlamından ele alındığında, birbirinden pek de farklı kabul edilmedikleri görülmektedir. Her ikisi açısından da aramalarda karar zorunluluğu(warrant) ve görevlilerin makul sebep göstermeleri şartı aranmamaktadır. Adli kontrolden yararlanacak kişinin imzaladığı bir şartname veya eyaletlerin bu konuda yürürlüğe koyduğu yasa hükümleri bazı kurallar öngörmüş olabileceğinden bu nevi yetkilerin kullanılmasının çerçevesi belirlenirken devletin koyduğu bazı regülasyonlardan faydalanılabilir.
Devam edecek…
[i] It was my pleasure to get introduced to Prof.Leslie Burton during Introduction to American Law courses between 24th-28 th July 2017 organized by Bahcesehir Univesity Law Department and witnessed how she genuinely cared the audiences with a professional manner during the session. Me as a Court Cases - criminal movie and thrillers addicted person, she conjured up the images of the scenery of the several movies in my mind from OJ Simpson cases to Good Wife serials, from 12 Angry Man to Rainmaker, L’Amistad to Fugitive ,from Fried Green tomatoes to Jane Doe Case(The Many of Jane Doe Trial). Homeland to Prison Break ,From Jagged Edge to Atonmente, from Accused to Kidnapping Mr Heineken…. And more… . Thanks for all the contributors who put their valuable labor for the organization especially to Prof.Leslie Burton, Prof Dr Feridun Yenisey and Miss Ayse Özge Atalay. ..............................
.Çiğdem Yorgancıoğlu28 Jul 2017
Comments