“YURDUMUN AKDENİZ’DE BİR SEVİNCİ VAR” 34 SENEDE NE ÇOK ENERJİ AKTI, GELDI GEÇTİ.
H.Çiğdem YORGANCIOGLU 15 Kasim 2017 - İstanbul 34
Fotoğrafta görülen papatyalı tabak 34 sene önce KKTC kuruluşu sonrası ailece seyahatimiz ve ziyaretimizden hatıradır. Çiğdem Yorgancıoğlu
Doğu Akdeniz enerji sahası ve hidrokarbon kaynakları öteden beri Enerji konusunda yoğunlaştığım başlıca alanlardan birisi. Diğer yandan Kıbrıs, Antik Yunan Egemenliği , Bizans Egemenliği, Birleşik Krallık ,Venedik ,Osmanlı ve sonrası dönemi ağırlıklı olmak üzere tarihi hakkında pek çok araştırma yaptığım coğrafyalardan birisi. Türkiye’nin toplam hidrolik enerji potansiyelinin 111.9 milyar kwh olduğu ve benim 15 yaşında gençliğe adım attığım, daha kurulur kurulmaz aile pasaportuyla KKTC'ye (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’) ilk ziyaretimizi yaptığımız ve hala koçanlarını saklamakta olduğum kırmızı kapak sayfalı THY uçak biletlerimizin 3 sayfa olduğu, Türkiye’ye getirilmek üzere nescafeleri bavullarımıza koyduğumuz o sene Türkiye dördüncü beş yıllık kalkınma planının son senesiydi. Üçüncü plan döneminde OPEC fiyat artışları ülkemizdeki enerji darboğazı nedeniyle yaşanan önemli ekonomik krizler nedeniyle bir yıl gecikmeli olarak uygulamaya konulan Planda enerji sektöründe öz kaynaklardan yararlanma esas ilke olarak ele alınmış, petrole dayalı enerji üretiminin giderek azaltılması öngörülmüştü. Bu planda sabit sermaye yatırımlarından enerji sektörüne 1978 fiyatlarıyla %10.6'lık bir pay ayrılmıştı, gerçekleşen ise 1983 fiyatlarıyla %15.2 olmuştu. İzmit, İzmir, Kırıkkale ve Batman'da bulunan rafinerilerin tek çatı altında toplanma kararı ile Tüpraş, rafinerisinin kurulduğu seneydi BOTAŞ kurulalı on sene olmuştu ama Rusya'dan Türkiye’ye ilk doğal gaz ithalatnın gerçekleşmesine daha tam dört sene vardı. Ülkemizde petrol arama ve üretim faaliyetleri Cumhuriyet döneminde çıkarılan yasalarca öngörüldüğü şekilde 1954 yılına kadar yerli kuruluşlar tarafından, sonrasında bu yıldan itibaren ise hem yerli, hem de yabancı kuruluşlar tarafından yürütülmektedir.1954 yılında yürürlüğe giren 6326 sayılı petrol yasası, petrol arama faaliyetlerini yerli ve yabancı kuruluşlara bırakmış, böylece çok sayıda yabancı şirket petrol arama faaliyetleri için ruhsat almışlardır. Yine bu yasa ile Türkiye'de petrol arama ve üretme faaliyeti M.T.A.'dan T.P.A.O.'na devredilmiştir. 1954 yılında çıkarılan yasa daha sonraları 19551e 6556 sayılı yasa ile, 1957'de 6987 sayılı yasa ile, 1957'de 6987 sayılı yasa ile, 19731e 1702 sayılı yasa ile ve en son olarak da 1983'de 2808 sayılı yasa ile değiştirilmişti. 1983 yılında çıkarılan bu son yasaya göre "Türkiye'nin petrol gereksinmelerinin karşılanabilmesi için yerli ve yabancı tüm yatırım olanaklarının seferber edilmesi" öngörülmüştü ve aradan geçen iki sene içinde T.P.A.O.'nın 158 arama. 24 işletme ve 11 ortak arama olmak zere 193 adet ruhsatı bulunmaktaydı. Öteden beri ekonomisi tarıma dayalı bir ülke olma özelliğini koruyan Türkiye, sanayi payının yüzde 29.3'e yükseldiği 1983 senesinde tanışmıştım Kıbrıs’ın üç şehriyle ( Girne , Gazi Magosa ve Lefkoşe ) ile. Barış Harekatı yılları çocukluğumuzdan kalan Yasemin Kumral Esmer’n Girne’den Anadolu’ya yol bağladık şarkısında nedense hep "ırkımın Akdenizde bir sevinci var yurdumun Mersin'den öte bir devamı var." kısmını her seferinde ,"yurdumun Akdeniz’de bir sevinci var ülkemin Mersin'den öte bir devamı var” diye söylediğim zamanlardan bu güne ne çok enerji aktı, geldi geçti .
Akdeniz’in güneydoğusunda, Türkiye’nin 64 km güneyinde, Suriye’nin 96 km batısında ve Mısır’ın 370 km kuzeyinde bulunan Kıbrıs adasının jeopolitik önem açısından tarih boyunca süregelen tartışma konusu olduğundan, Orta Doğu, Akdeniz bölgesi ve Kuzey Afrika’ya yakınlığından dolayı küresel önem taşımaya başladığından ve Kıbrıs üzerinde kontrol aynı zamanda Doğu Akdeniz üzerinde kontrol anlamına geldiğinden Temmuz ayında İsviçre'nin Crans Montana kasabasında gerçekleşen ve çözümsüz kalan Kıbrıs Konferansı esnasında “Kibris Müzakereleri Ekseninde, Doğu Akdeniz’de Enerji Boyutuna Bakiş “Yavru Vatanda Kuvvet Çarpanı Enerji” başlıklı makalemde daha önce bahsetmiş ve ele almıştık [i]
Bu gelişmeler açısından geçtiğimiz hafta (Kasım 2017) bölgede yeni bir gelişme daha yaşandı. Bu sene Nisan ayında Petrol ve doğalgaz aramak için Akdeniz’e açılan 4711 gross tonluk Barbaros Hayrettin Paşa gemisinin (IMO: 9538103) keşfedeceği her yeni kaynağın Türkiye’nin elini güçlendireceğine yönelik öngörüleri besleyecek bir gelişme. Rum basını, Barbaros Hayreddin Paşa Sismik Araştırma Gemisi tarafından Kıbrıs karasularında Karpaz açıklarında doğal gaz keşfi yapıldığını kaydetti. Rum gazetesi Filelefteros, KKTC ile Kıbrıs Cumhuriyeti arasında gerginliğe yol açan Doğu Akdeniz’deki doğalgaz arama çalışmalarında Türk tarafının İskenderun Körfezi ile Kuzey Kıbrıs'ın Karpaz yarımadası arasında doğalgaz bulduğunu açıkladı. Gazete, geminin ayrıntılı haritalar çıkardığını, sondaj gemisinin 2018’in ilk aylarında doğalgaz bulunan bölgeye geleceğini de belirtti.
Bu noktaya nasıl gelindiğine yönelik, Türk Sismik araştırma gemisi Barbaros Hayrettin Paşa özelinde gelişmeleri hatırlayacak olursak ; Özellikle Doğu Akdeniz’de enerji kaynaklarının keşfedilmesi neticesinde bölgede askeri anlamda bir güvenlik ihtiyacı doğması askeri hareketliliğin oluşmasını tetiklemiştir. Gerek Suriye iç savaşı gerekse bölgede keşfedilen enerji rezervlerinin toplam değerinin 30 milyar varil petrole tekabül etmesi, Güney Kıbrıs ile Rusya arasında iyi olan ilişkileri daha fazla pekiştirmiştir. Böylece Rusya’nın Doğu Akdeniz’e karşı ilgisi artmış, serbest ticaretin güvenliğinin sağlanması adına askeri hareketliliğini de etkilemiştir. Nitekim en belirgin örneklerden bir tanesi Türkiye'nin üç boyutlu araştırma yapabilen sismik araştırma gemisi Barbaros Hayrettin Paşa krizi olmuştur. Sismik araştırma gemisi krizi[i] ardından bölgede 2014 yılında Rusya- İsrail ve Güney Kıbrıs ittifakı oluşmuş ve ortak donanmalarla hava, denizaltı harekâtlarını içeren çok uluslu tatbikatlar düzenlenmiştir. 25 Mart 2016 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Güney Kıbrıs’ın 3. Uluslararası hidrokarbon arama ihalesi başlattığını paylaşmıştır. Kuzey ve Güney Kıbrıs arasında bir çıkmaz olan enerji rezervleri noktasının korunması ve gözlemlenmesi askeri gemilerin kullanılmasıyla gerçekleşmektedir. Nitekim Barbaros Hayrettin Paşa Sismik Araştırma gemisi krizinde de Rumlar Türk sismik gemisinin araştırmalarını askeri donanmasına ait gemiler ile yakından takip etmiştir. Bu bağlamda hidrokarbon aramalarının gerçekleştirilmesi yeni krizlere mesaj niteliği taşımaktaydı. Bu bağlamda Doğu Akdeniz küresel aktörlerin ilgi odağı haline gelirken, aynı zamanda askeri hareketliliğe de neden olduğu görülmektedir.19 Rum Savunma Bakanı Fokaidis de Rum Milli Muhafız Ordusu’nun hidrokarbon keşfi sonrası yaşanan bölgedeki jeopolitik hareketlenme ile savunma stratejilerinde güncellemeye gidilmesi gerektiğini ifade etmişlerdi.20 RMMO’nun genel olarak kara ordusu olarak kabul edildiği, keşfedilen enerji potansiyeli sonrasında enerji perspektifli ve yeni jeopolitik çevre kapsamında özellikle hava ve denize önemi artırdıklarını paylaşılmış, yeni savunma stratejilerinin geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekilmiştir. Denizlerin gözetimi ve arama-kurtarma hususunda bazı boşluklar bulunmakta, ordunun deniz araçları ile desteklenmesi gerekmektedir.Reuters’in habeine [ii]göre Kıbrıslı Rumlar, barış anlaşması olması durumunda keşfedilen herhangi bir hidrokarbon zenginliğinin Kıbrıslı Türklerle paylaşılacağını söyledi. Crans Montana sürecinde, şayet öneriler arasında sunulan Türkiye’nin Ada’daki kısmi (Sadece Adadaki Türkler) Garantörlüğü ile Garanti ve İttifak Anlaşması müktesep haklarından taviz verilirseydi Kıbrıslı Rumların ve küresel aktörlerin buna ne kadar riayet edeceği büyük bir istifham idi. Neyseki bu tavizler verilmedi.
Nisan 2017'ye gelindiğinde Türkiye, Rum Kesimi’nin tek taraflı doğalgaz çalışmalarına ve Temmuz 2017 ‘de başlayacak tek taraflı sondaj hazırlıklarına cevap olarak doğal kaynaklar üzerinde Türk tarafının da hakkı bulunduğu gerekçesiyle Barbaros Hayreddin Sismik Arama Gemisi’ni Kıbrıs'a yollayacağını açıklaması üzerine Kıbrıs Rum Yönetimi, Türkiye'nin bu bölgede sismik araştırma yapmasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu iddia etti. Barbaros Hayrettin Paşa sismik araştırma gemisine, 20 Nisan tarihi itibarıyla KKTC karasularındaki durumuna tekrar bakacak olursak ; Ekonomi ve Enerji Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında imzalanan “Enerji Alanında İşbirliği Antlaşması” ve “Petrol Sahası Hizmetleri ve Üretim Paylaşımı Sözleşmesi’ne” istinaden, Barbaros Hayrettin Paşa sismik araştırma gemisine, 20 Nisan tarihi itibarıyla KKTC karasularında yeniden sismik veri toplama çalışmalarına başlama izni verildiğini açıkladı.Atun, deniz alanında yürütülmesi planlanan sismik veri toplama faaliyetlerine ait çalışma sahaları, lokasyon haritası ve koordinat listesinin de hazırlandığını da kaydetti.Türkiye, Navtex adı verilen bir denizcilik bildirisi yayınladı. Bu çerçevede 21 Nisan-30 Haziran 2017 tarihleri arasında Kıbrıs açıkları da dahil olmak üzere çok geniş bir sahada sismik araştırmalara başlanacağı ilan edildi. Güney Kıbrıs yönetiminin ada etrafındaki tüm doğal kaynaklar kendilerine aitmişçesine çeşitli parsellerde çok uluslu petrol şirketleriyle anlaşmalar imzaladığını, ihaleler yapmaya devam ettiğini kaydeden Atun, “Güney Kıbrıs yönetiminin doğal kaynaklar alanında kendi sürecini süratle yürütürken; diğer taraftan bizim bu alandaki adımlarımızı çözüm sürecine tehdit olarak nitelendirmeleri tam manasıyla samimiyetsizliklerinin göstergesidir. Bu noktada kendi hak ve menfaatlerimizi muhafaza etmek önemlidir. Gerektiği noktalarda yeni izinler vermeye hazırız. Anavatanımız TC Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile işbirliğimiz daha de gelişerek sürmeye devam edecektir” dedi. Bakanlar Kurulu’nun 28.10.2011 tarihli kararı ile Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO)’ya [iii]Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde petrol ve doğalgaz arama izni verilmiş ve bunun akabinde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun’un 02.11.2011 tarihinde imzaladığı “Petrol Sahası Hizmetleri ve Üretim Paylaşımı Sözleşmesi’ne [iv]istinaden, deniz alanlarında 7, kara alanlarında ise 1 adet petrol ve doğalgaz arama ruhsatı verilmişti. Bunun anlamı da KKTC'nin petrol arama sahalarındaki sondaj yetkisinin TPAO’da olduğuydu.
Sonuç olarak Türkiye'de yayımlanan 60 sayılı İktisadi Devlet Teşekkülleri ve Kamu İktisadi Kuruluşları Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname ile işte o TPAO, Türkiye Petrol Kurumu'na bağlı bir ortaklık haline getirilmiş, aynı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile TÜPRAŞ ve POAŞ'ın kurulmasına, PETKİM ve İGSAŞ'taki TPAO hisselerinin Türkiye Kimya Sanayii Kurumu'na devredilmesine karar verilen o senenin üzerinden 34 yıl geçti. Yine aynı sene yürürlüğe giren 2808 sayılı kanunla Petrol Kanunu'nun bazı maddeleri değiştirilmiş olduğu zamanlar KKTC 'nin kuruluş yılı olan 1983 senesine denk geliyordu. Türkiye'nin brüt elektrik enerjisi üretimi 27.3 milyar kwh, kişi başına tüketimi ise 625 kwh olduğu seneydi 1983. A.B.D.'de elektrik enerjisi üretimi 2367.6 milyar kwh, Batı Almanya'da 373.8 milyar kwh.Fransa'da 283.4 milyar kwh ve Norveç'de 106.2 milyar kwh olduğu seneden bu yana ne çok enerji aktı, geldi geçti. Annan Planı geçti, Crans-Montana geçti, AB Ad-Hoc komitesi geçti KKTC ve enerjisi payidar kalsın dileyelim KKTC’nin 34’üncü kuruluş yıl dönümünde.
Çiğdem YORGANCIOĞLU
15 Kasim 2017- İstanbul34
[i] Reuters Cyprus says Turkish vessel encroaching on its offshore gas areas Mon Oct 20, 2014 | 10:13am EDT By Michele Kambas http://www.reuters.com/article/cyprus-turkey-gas-idUSL6N0SF32C20141020
[ii] Reuters Cyprus says Turkish vessel encroaching on its offshore gas areas Mon Oct 20, 2014 | 10:13am EDT By Michele Kambas http://www.reuters.com/article/cyprus-turkey-gas-idUSL6N0SF32C20141020
[iii] http://www.sigmalive.com/en/news/local/152740/milliyet-eide-mediated-agreement-to-suspend-drilling-in-eez
[iv] http://www.enerjigunlugu.net/icerik/22664/kkibris-yonetiminden-barbaros-sismik-gemisine-izin.html
Comments