Latest

Cezasızlık’a dair “Adalet, Hukuk ve Cezasızlık” Sempozyum’unda HUKUK’UN GENÇLERİ PERSPEKTİFİNE ATIF

Articles/makaleler

  /   1187   /   26 December 2017, Tuesday

 Print
Cezasızlık’a dair “Adalet, Hukuk ve Cezasızlık” Sempozyum’unda HUKUK’UN GENÇLERİ PERSPEKTİFİNE ATIF - Çiğdem Yorgancıoğlu-- Cigdem Yorgancioglu 26 Aralık 2017 http://cbw.ge/georgia/human-rights-access-justice-georgia/ Photo :Business Week

  

 

 

Cezasızlık’a dair “Adalet, Hukuk ve Cezasızlık” Sempozyum’unda HUKUK’UN GENÇLERİ  PERSPEKTİFİNE ATIF  -

Çiğdem Yorgancıoğlu

26 Aralık 2017

 

http://cbw.ge/georgia/human-rights-access-justice-georgia/

Photo :Business Week

 

 

Keşke neyin doğru olduğunu da yanlışı farkettiğim kadar kolay bulabilsem- Çiçero

 

 

 

 

 

T. 14.Temmuz .2017   tarihli E. 2017/1443 K. 2017/4758 nolu 16. Ceza Daresi  Yargıtay kararında [i] “Ülkemizin çok partili hayata geçişinden sonra, köklü temelleri olmayan demokrasi serüveninde, henüz demokrasi kültürünün oluşmasına fırsat vermeden darbe yapma alışkanlığını sıradanlaştıranların, ünvan ve statüleri ne olursa olsun, ihlal edilen hukuk düzeninin tesisi, toplumun demokratik geleceğinden emin olması, temel hak ve hürriyetleri ile mukadderatını tayin hakkının korunması bakımından, her suçlu gibi cezai bir yaptırıma tabi tutulması hukuk devleti olmanın gereğidir.” Ifadelerine yer verilmiştir.

 

Birleşmiş Milletler [ii]  tarafından   2013 senesi 2 Kasım tarihinde “Cezasızlıkla Mücadele Günü” (International Day to End Impunity) olarak ilan edildi.  Bu bağlamda  Cezasızlık, İnsan Hakları literatüründe, ciddi insan hakları ihlallerinin soruşturulmasının, faillerinin bulunmasının, yargılanmalarının ve cezalandırılmalarının mümkün olmaması halini ifade etmektedir. Gerçekleştirilen eylem, tüm hatları ve niteliği bakımından bir suç teşkil etmesine karşın fiili gerçekleştirilen kişinin yasama, yürütme ya da doğrudan yargı birimleri tarafından doğrudan ya da kanun hükmü kullanılarak yargılamadan muaf kılınması veya olması gerekenden daha az cezaya mahkum edilmesi sağlanmakta ve but tanıma gore de  cezasızlık suç ile ilgilenmekten ziyade suçluyu koruduğu kavramı ortaya çıkıyor.

 

 

BBC ‘nin 25 Aralık 2017  tarihindeki[iii] haberine göre, Pazar günü Resmi Gazete'de[iv] yayımlanan kararnamelerde, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 121'inci maddesi öne çıktı. BBC, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi ve sonrasındaki eylemlere müdahale eden sivillerin cezai sorumluluğunu kaldıran bu maddenin , sosyal medyada da tartışma yarattığına dikkat çekiyor ve  haberi Twitter'da kimileri bu maddeyi "iç savaş maddesi" şeklinde nitelendirirken, maddenin "terörle mücadele adı altında kişilere suç işleme özgürlüğü verdiğini" savunanlar oldu. şeklinde işliyordu.  Öte yandan,   CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, "'Terörle mücadele ediyorum' diyecek herkesin başkalarını boğazlamasının önünü açtılar" iafedelerine  ve , CHP İstanbul milletvekili Barış Yarkadaş’ın  "AKP son KHK ile paramiliter güçlere 'dokunulmazlık' verdi. Toplumsal muhalefeti kontr-gerilla yöntemleriyle sindirmek istiyorlar" açıklamalarını habere taşıyordu . HDP Diyarbakır Milletvekili Ziya Pir  "Paramiliter yapılar meşrulaştırılıyor"  şeklinde bir yazının yanısıra cezasızlık konusuna dikkat çekiliyordu . Açıklamalara göre , bu maddede, "Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın, 15 Temmuz darbe girişimi ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişilerin" hiçbir hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğunun olmayacağı belirtiliyor.Bu da, 8 Kasım 2016 tarihli, 6755 sayılı kanuna ek getirilerek yapılıyor.Bu kanunun 37. maddesinde, darbe teşebbüsü ve devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılmasında yer alan resmi görevliler hakkında hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluk doğmayacağı ifadelerine yer veren  BBC .696 sayılı KHK'nin mezkur 121'inci maddenin ne anlama geldiğine dair  hukukçulardan aldıkları yanıtlar  sıralanmış . Buna göre ,Ankara Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, sözkonusu maddenin, 15 Temmuz 2016 gecesi 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde gerçekleşen linç olayları ya da başka olayları kapsadığını, ancak "diğer terör olayları" kavramının "son derece tehlikeli olduğunu" ve "sivil linç eylemini tamamen ceza hukuku kapsamından çıkarmak ve meşru kılmak riski taşıdığını" ifade ettikten sonra "Normalde bir kişi bir kişiyi öldürdüğünde, bu öldürme suçuna öngörülen ceza kanunu hükümlerine tabi. Bu kişinin hukuka uygunluk sebeplerinden yararlanıp yararlanmayacağı da öyle. Ne demek istiyorum bundan, meşru savunma... Siz kendinizi savunmak için bir kişiyi öldürüyorsanız ve sizin kendinizi savunmanız saldırıyla orantılıysa, ceza alamazsınız. Ama şimdi burada şöyle bir durum var: 'Terör eylemine karışmıştır, ben ona saldırdım, öldürdüm.' Bakın burada meşru müdafaa ya da başka herhangi bir hukuka uygunluk sebebinden bahsetmiyoruz, kişinin oradaki algısından bahsediyoruz. Siz eğer bu şekilde hareket ettiğinizi gösterebilirseniz, hata bile etmiş olsanız, artık ceza almayacaksınız demektir bu" şeklinde konuşmuş öte yandan  şu an KHK'lerin Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülemeyeceği için de mağdurlara Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne doğrudan başvuru yolunun açılması gerektiğini ifade etmiştir.

 

Ardından, son KHK'da yer alan ve büyük tartışmalara neden olan darbe girişimi ve terör eylemlerinin bastırılması için hareket eden sivillere cezai sorumsuzluk getirecek düzenlemenin kimleri kapsadığı meselesine AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal, 696 sayılı KHK'nın tartışılan maddesi hakkında  düzenlemenin sadece 15 ve 16 Temmuz'da darbeye engel olan vatandaşları kapsadığı yönünde kamuoyunu rahatlatacak açıklamalarında bulunduğuna dair haberler ana akım medyaya yansıdı. Ünal tarafından yapılan aynı açıklamalar şöyle devam etmekteydi  “Burada yer alan terör eylemleri ibaresi de darbe teşebbüsünün terör eylemi olması hesabıyla yazılan bir unsurdur. Bu ifade daha sonra gerçekleşen terör eylemlerini hiçbir şekilde kapsamamaktadır.Yani Darbe girişimi ve terör eylemlerinin bastırılması için hareket eden sivillere cezai sorumsuzluk düzenlemesi sadece 15 ve 16 Temmuz'u kapsıyor.O gece ve sabahında darbe girişimine karşı göğsünü siper etmiş,ülkesini çıplak elleriyle tutmuş o kahraman insanların ülkelerini korumalarından dolayı ülkelerini canları pahasına korumalarından dolayı, onlara dönük hukuki sorumluluk doğmasın diye yapılmıştır.Dolayısıyla buradan yola çıkarak bu düzenlemenin bugüne şamilmiş gibi, bugünkü diğer terör eylemleriyle ilgiliymiş gibi gösterilmek istenmesi tamamen dezenformasyondan ibarettir”. Sonuçta bu beyanda Kanun yapıcının maksadının daha sonrasında herhangi bir şekilde o gece ülkesini korumak için sokağa çıkan, darbecilere mukavemette bulunan kişilerin hukuki kovuşturma görmemesi olduğu ana fikri ile gerekçe ortaya koyulmuştur.

 

 Yaşanan gelişmeler, kararnameye hukukçuların bakış açısı ve cezasızlık mevzubahis olunca, içinde bulunduğumuz 2017 yılının 24-25 Kasım tarihleri arasında İstanbul Haliç’teki Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kampüsü’nde (Santralistanbul Kampüsü, ÇSM-403)  [v]   Umut Vakfı Araştırma Merkezi’nce düzenlenen ve dinleyici olarak bizzat  katıldığım  8. Hukukun Gençleri Sempozyumunda Türkiye genelinde çeşitli üniversitelerden öğrenci ve stajyer avukatlardan oluşan 29 katılımcnın , iki gün boyunca sempozyumda sundukları bildirilerle, Yargıya olan güvensizliğin artmasına neden olan toplumsal sorunlar nedir? Hukuk ve adalet arasında nasıl bir ilişki vardır? Toplumun adalet beklentisi nedir?Yargı kararları toplumun adalet duygularını tatmin ediyor mu? Kamuoyuna hakim olan adalet duygusu yargı tarafından karşılanabilmekte midir? Bazı suçların cezasız kalması duygusu ile adalet ve hukuk arasındaki bağlantı nasıl açıklanabilir? Asıl olan cezalandırmak mıdır yoksa ceza davaları son çare midir? Cezasızlık nedir? Hukuk ne işe yarar? Adalet denilince sokaktaki bir vatandaş neler düşünür? gibi sorulara Adalet Kavramı: “Toplumsal Sistem Üzerindeki Algı Etkisi”,Adalet Üzerine İki Soru, Adalet ve Eşitlik, Adalet Kefesinde Tartılan Hukuk,  Bir Tahakküm Aracı Olarak Themis’in Kılıcı,  Hukuk ve Adalet’e Dair Toplumsal Algılar ve Beklentiler,  Adalet: Hukuk için mi yoksa Toplum için mi?,Hukuk ve adalet arasında nasıl bir ilişki vardır?  Kim için Adalet,  Adalet Hukuk ve Hakimin Rolü, Toplumun Adalet Beklentisi: Olan ve Olması Gereken, Bir toplumun isyanı: Hak, Hukuk, Adalet Nerede?,  Kamuoyuna hakim olan adalet duygusu yargı tarafından karşılanabilmekte midir?,  Toplumun Adalete etkisi, Herkesin Hukuku ya da kimsenin Adaleti,  Geçmişten Günümüze Cezasızlık Sorunu,  Cezasızlık ve Toplum, Hukuk Devleti Kavramı İçerisinde Cezanın Son Çare Olması ve Cezasızlık,  Cezasızlık Kültürünün Bir Unsuru Olarak Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlali, Suçlar Cezasız Kaldığında Yaşam Amacını Yitirir mi?,  İşkence ve Cezasızlık: Türkiye’de İşkencenin Cezasız Kalması ve Bu Bağlamda İncinen Adalet Olgusu,   Cezanın Son Çare Oluşu: Çocuk ve Cezalandırma,  Çocuk Adalet Sisteminde Cezasızlık,  Cezanın Son Çare Oluşu: Çocuk ve Cezalandırma,  Adaletin Tesisinde Avukatlık Mesleğinin Rolü ve Önemi,  Hukuk,Adalet ve Cezaların Caydırıcılığı,  Cezalandırmanın Amacı ve Etkileri,[vi]   başlıklı bildirleri ile   “Adalet, Hukuk ve Cezasızlık” konusunu mercek altına almak suretiyle yanıt aramalarını hatırlattı .Sözkonusu sempozyumun ikinci günü yani 25 Kasım Cumartesi günü tamamıyla  “Cezasızlık Sorunu”nun enine boyuna tartışıldığı bir gündü.  Esasen , her sene tertiplenen  ve hukukun üstünlüğüne, sorunların barışçıl yollarla çözülebileceğine dair inancın güçlenmesini hedefleyen Hukukun Gençleri Sempozyumları’nda farklı konular ele alınarak, üniversitelerin hukuk, sosyoloji, felsefe, psikoloji, iletişim ve sosyal bilimler bölümlerinden öğrenciler ile stajyer avukat, hakim ve savcı katılımcılarca irdelenmekteydi .Bahsi geçen konulara, cezasızlık meselesine ve kamu vicdanında cezasızlığın hukukçu gözünden yankılanması meselesine ilgi duyan araştırmacılar gerek vakalara gerekse bildirilere dair dipnotlarda görünen linklerde yer alan katılımcılarla irtibata geçmek suretiyle  ve organizasyon tertipleyicileri ile temasa geçerek bilgi alabilirler . Öte yandan yine konuya ilgi duyan ve meseleye öfke ve ötekileştiricilikten ziyade barışcıl yoldan  ve dilden, belgelere dayalı argümanlar üzerinden  bir çözüm üretmek isteyen araştırmaclar Temmuz 2015 ile 31 Aralık 2016 arasında Türkiye’nin Güneydoğusunda, özellikle Türkiye Hükümeti tarafından yürütülen güvenlik operasyonlarıyla ilişkili, temel insan hakları endişelerine dair genel bir bakış sunan ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği resmi sayfası olan http://www.ohchr.org/EN/pages/home.aspx de yayınlanan  Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Türkiye’nin güneydoğusundaki insan hakları durumuna ilişkin raporu (Temmuz 2015- Aralık 2016) inceleyebilirler.

 

 

 

 


[ii]  UNESCO ---  The United Nations General Assembly adopted Resolution A/RES/68/163 (link is external)at its 68th session in 2013 which proclaimed 2 November as the ‘International Day to End Impunity for Crimes against Journalists’ (IDEI). The Resolution urged Member States to implement definite measures countering the present culture of impunity. The date was chosen in commemoration of the assassination of two French journalists in Mali on 2 November 2013.  https://en.unesco.org/endimpunity-2017/about-international-day-end-impunity

[iv] -Resmî Gazete- 24 Aralık 2017 Sayı : 30280KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME OLAĞANÜSTÜ HAL KAPSAMINDA BAZI TEDBİRLER ALINMASI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME

  http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/12/20171224-20.htm

 

  

Comments