BATAKLIĞIN SİYAHİ GÜLÜ KARA ELMAS 2018
KÖMÜR ARENASINDA ,ENERJİ AKTORLERİ 2018 DE NASIL POZISYONLANIYOR
Çiğdem Yorgancıoğlu
12 Ocak 2018
GİRİŞ : 2010 ve 2017 yılları arasında, dünya çapında her yedi kömür santrali sahibinden biri, kömür filolarını tamamen veya kısmi olarak aşamalı bir şekilde kapattı.2017 yılı Kasım ayında veri izleyicisi Coal Swarm’ın yayınladığı kömür enerjisini yürürlükten kaldırma planlarının ilk küresel araştırması, endüstrinin Batı’da çöktüğü fakat Asya’da yükselişe geçtiği iki farklı gidişatı işaret ediyordu.Ağırlıklı olarak Kuzey Amerika ve Batı Avrupa’da bulunan, kömür santraline sahip 994 şirketin 139’u kapasitelerinin minimum yüzde 20’sini kapattı, [i]
2017 yılında Greenpeace analisti Lauri Myllyvirta, Climate Home News’e yaptığı açıklamada “Beş yıl önce kimse bunu öngörmüyordu, bu anlamda işler akıl almaz derecede hızlı ilerlemekte. Veriler gösteriyor ki; daha çok Asyalı şirketlerin hâkim olduğu 303 yeni kömür santrali yatırımcısı yeni projeler kovalıyor. En büyük iki pazar olan Çin ve Hindistan’daki kapasite fazlasına getirilen son kısıtlamaya rağmen ilgi devam ediyor şeklinde konuşuyordu. . 2017 senesi Kasım ayında , Bonn'da düzenlenen Birleşmiş Milletler'in 23. İklim Değişikliği Konferansı'nda (COP23) 2030'a kadar kömürden kademeli çıkış ittifakına en az 15 ülke katıldı. görüşmelerde İngiltere, Kanada, Danimarka, Finlandiya, İtalya, Hollanda, Portekiz, Belçika, İsviçre, Yeni Zelanda, Etiyopya, Şili, Meksika ve Marshall Adaları'nın Kömürden Elektrik Üretimini Sonlandırma Anlaşması'na katıldığı bildirildi. Anlaşmanın amacı 2018'de Polonya'da yapılacak bir sonraki BM toplantısına kadar 50 üyeye çıkmak. Ancak en büyük kirleticilerden Çin, ABD, Almanya ve Rusya anlaşmaya henüz imza atmış değil.
2017 senesini geride bıraktık her ne kadar fosil yakıt çağı devrini tamamladı dense de hali hazırda küresel elektriğin yaklaşık yüzde 40’ı hala kömürlü termik santrallerden karşılanmakta. Bu makale Türkiye’den başlayıp Dünya kömür arenasındaki başlıca aktörlerin Ocak 2018 ‘deki gelişmeleri de esas alarak son dönem pozisyonlanmalarına ve hamlelerine ilişkin özet oluşturmayı amaçlamaktadır.
TÜRKİYE
2017 senesi Kasım ayında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Zetes-Hattat Yerli Kömüre Dönüşüm Protokolü imza törenine katıldığı esnada . bu protokolle sağlanan iş birliğinin Türkiye'nin yerli kaynakları önceleme stratejisi için önemli bir adım olduğunu söyledikten sonra Türkiye'nin kömür üretiminin artış eğiliminde olduğunu belirterek, "Son 2 yılda 60 milyonları, 2016 senesinde ise 70 milyonları bulduk. 2017 ‘de 80 milyon ton yıllık yerli üretimi Türkiye'de geçeceğiz. Hedef 2018 yılı sonuna doğru 100 milyonları yakalamak ve Cumhuriyet tarihinin en yüksek yerli kömür üretimine ulaşmak" şeklinde konuşmuştu . Aynı konumada Enerji alanında çok önemli değişiklikleri hayata geçirebilmek için gece gündüz çalıştıklarının altını çizen Albayrak, "Esas konu Türkiye'nin kazanması. Son 10 yıl ortalama, enerji ve maden ithalatında 55 milyar doları harcayan bir ülke olarak ki, 44 milyar doları enerji alanında, 10 küsur milyar maden alanında... 2016 yılı sonu cari açığımızın neredeyse 1,5 katından daha fazla bir rakamı bu alana harcayan bir ülke olarak, Bakanlık olarak çok daha büyük bir seferberlikle bu süreci dönüştürmemiz gerektiğine inandık. Bu önemli stratejinin sacayaklarından bir tanesi yerli kömür, yerli kömürün daha yoğun şekilde kullanılması ve ithale alternatif olarak birçok alanda dönüştürülmesiydi. Güneşte de rüzgarda da HES'lerde de nükleerde de enerjinin her alanında en iyisini yapmak zorundayız. Güneşte dünyanın en büyüğünü yapıyoruz, rüzgarda dünyanın en düşük fiyatıyla ihaleyi gerçekleştirdik, yüzde 65 yerlilikle müthiş bir süreci başlattık. Maliyetler bir yıl içinde, megavatı milyon avrolardan yarı yarıya düşmüş durumda, 500 binleri konuşuyoruz, daha da düşecek. Hem maliyet düşüyor verimlilik artıyor, hem bu çerçevede yerli üretim noktasında ithalatın düşmesine dayalı kazan-kazan süreci oluşuyor" şeklinde konuşmuştu. Bazı kesimlerin 'Türkiye, her şeyi kömürle mi yapacak?' eleştirisinde bulunduklarını anımsatan Albayrak, Türkiye'nin bugünkü elektrik üretim portföyü içinde yüzde 30'lardaki ithal kömür payını azaltmak istedikleri için bu adımları attıklarının vurgulayıp yerli kaynakları önceleme adına atmayı planladıkları adımlardan bahsettikten sonra konumasının ilerleyen kısmında "Bugün yaklaşık 18 milyar ton Türkiye'nin kömür rezervi varken yılda 40 milyon tona yakın kömür ithal ediyorsa burada bir problem var. 'Toplam elektrik portföyündeki ithal payını düşürmek, ithali yerli kömürle ikame etmeye çalışmak.' demiştik. Bugün Türkiye'nin en büyük kömür santrali, 2 bin 800 megavatlık en büyük ithal kömür santrali olan Eren Grubu'nun yılda 7 milyon tona yakın kömür ithal ederek yaklaşık 21 milyar kilovatsaate yakın elektrik üreten bir santralin Hattat Grubu ile bir araya gelerek, yerli kömür konusundaki amaca hizmet edecek en önemli sacayaklarından birini ortaya koyması çok önemli. 7 milyon ton yerli üretim demek, 7 bin kişiye istihdam, bugünkü kömür fiyatlarıyla 700 milyon dolarlık ithalatın yerli kaynaklarla sağlanması, cari açığa 700 milyon dolarlık katkı demek. Türkiye'nin yıllık 280-290 milyar kilovatsaat elektrik tükettiğini göz önünde bulundurursak, sadece bu santralin 21 milyar kilovatsaat üretiminin yüzde 7,5'lik üretime denk geldiğini ortaya koyarsak, ithalden yüzde 7,5, yerlide yüzde 7,5, totalde yüzde 15 net yerlilik katkısına da çok büyük hizmet etmiş olacak." şeklinde konuşmuştu.
Enerji konulu habelerin olduğu mecralara 2018 yılı Ocak ayı başında Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), yerli kömür kullanan santrallere piyasa fiyatının üzerinde alım garantisi verilmesi nedeniyle oluşan maliyetin kayıp ve kaçak ile genel aydınlatma bedeli olarak kamunun üzerine yıkıldığını belirttiği haberi geldi buna göre EMO Yönetim Kurulu tarafından yaptılan açıklamada, TETAŞ'ın kayıp ve kaçak tüketimleri karşılamak için yaptığı satışlara uyguladığı fiyata, 2018 yılbaşından itibaren yüzde 19.26`lık zam yapıldığını belirtti.
Yerli kömür kullanımı karşılığında santrallara; piyasa fiyatlarının üzerinde alım garantisi verilmesi yoluyla 2016 ve 2017 yıllarında 530 milyon lira fazladan TETAŞ`tan aktarım yapıldığı belrtilen açıklamada, geçen yılın sonunda alınan 2025 yılına kadar alım garantisinin sürdürülmesine yönelik karar kapsamında da 2018 yılında 20.8 milyar kilovat saatlik alım için de 4.2 milyar lira ödeme yükümlülüğü oluştuğu ifade edildi. Elektrik Mühendisleri Odası yine aynı açıklamada, ' Enerjide belli sermaye gruplarını desteklemeye dönüşen alım garantili elektrik üretiminin TETAŞ üzerinde oluşturduğu yük, kayıp ve kaçak ile genel aydınlatma bedeli olarak kamunun üzerine yıkılmaktadır' şeklinde değerlendirmelerde bulunuldu .
Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından 2010 senesinde kuruluşundan bu yana her yıl düzenlenen ve ulusal ve uluslararası karar mercileri için interaktif bir şekilde görüş alışverişinde bulunmalarına imkân tanıyan IICEC 8th International Energy and Climate Forum, yani 8. Uluslararası Enerji ve İklim Forumu, bu yıl “Küresel Enerji Yatırımları: Sırada Ne Var?” (Global Energy Investments: What’s Next?) temasıyla Beşiktaş Conrad Bosphorus Hotel’de gerçekleşti.Bu yıl 13 Ekim 2017 Cuma tarihinde gerekleşen Forum’a ben de bizzat katıldım.[ii] Bu forum esnasında “Gelecek 10 sene içinde 10 bin megavat güneş ve 10 bin megavat rüzgâr enerjisi başta olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarının azami oranda enerji sepetine girişini sağlayacağını da dile getiren Albayrak, YEKA modeliyle 10 yıl Ar-Ge yapma şartı da getirdiklerini aktarırken, “YEKA stratejimiz, Türkiye’nin sürdürülebilirlik ve iklim değişikliğiyle mücadele alanında üstlendiği sorumluluğu ortaya koymaktadır. Rüzgar ve güneş ihalelerine dünyanın önde gelen şirketlerinin başvurması ve ortaya çıkan rekabetçi fiyatları, Türkiye’nin adımlarını ne kadar doğru attığını teyit ederken, Türk ekonomisine duyulan güvenin de en net resmi oldu.” şeklinde konuştu. Albayrak, yenilenebilir enerjinin yanında, yerli kömürün yeni nesil, doğa dostu ve ileri teknolojiye sahip santrallerle ekonomiye kazandırılması için gereken her türlü yatırım altyapısını hazırladıklarını aktardı. Yeni nesil santrallerin emisyon değerlerinin AB tarafından belirlenen kriterlerin altında tutulacağını dile getiren Albayrak, bu sayede ekolojik denge ve hassasiyetlere zerre zarar vermeden, kaynaklarımızın yüksek teknolojiyle milletimizin hizmetine sunulacağını ifade ettikten sonra sözlerini şöyle sürdürdü; “Son 10 yılda enerji ve maden ithalat faturası yıllık ortalama 55 milyar Amerikan doları oldu. Eski nesil termik santrallerin ise tamamını çevreci ve bugünkü teknolojilerle dönüştüreceğiz. 2019’a kadar eski nesil termik santrallerde gereken tüm çevre yatırımları tamamlanacak ve bu santraller insan sağlığı üzerinde olumsuz bir etkisi olmayan çevreyle uyumlu santraller haline getirilecek. Santralin ömrü, maliyeti var ama çevrenin maliyeti yok. Türkiye olarak, gelişmekte olan bir ülke olarak, elbette tüm yerli kaynaklarımızı enerji ihtiyacımızı karşılamak için azami ölçüde kullanacağız.”. Albayrak, iklim değişikliğinin önlenmesi için Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü’ne taraf olan Türkiye’nin sözleşmeler kapsamındaki yükümlülüklerini en iyi şekilde yerine getirdiğini bildirirken, mezkur sözleşmeler kapsamında, Türkiye’nin özel şartları çerçevesinde öncelikli sektörlerde uygulanacak sera gazı emisyon kontrolü ve uyum önlemlerinin belirlendiğini de ifade etti. Bunun ardından ise, “Enerji alanındaki karbondioksit salınımını azaltmak için Bakanlık olarak gerekli adımları hızla atıyoruz. Emisyon sınırlamasını, ülkemizin sürdürülebilir kalkınma çabalarını olumsuz etkilemeyecek şekilde hayata geçiyoruz.” şeklinde konuştu. Paris İklim Zirvesi ile istenilen sonuçlara ulaşabilmesi için uygulamada hakkaniyet ilkesinin göz önünde bulundurulmasının icap ettiğini belirten Albayrak, bu çerçevede bütün yükün ülkelerin kapasiteleri oranında eşit dağıtılmasının da elzem olduğuna, diğer yandan 2015 Paris İklim Zirvesi’nde ortaya çıkan ve Türkiye’nin gelişmekte olan bir ülke olmasına rağmen gelişmiş ülkeler arasında sayılmasının kendileri açısından kabul edilebilir olmadığına dikkat çektikten sonra, konuşmasına şöyle devam etti; “Türkiye’nin dünyanın kirletilmesindeki sorumluluğuna bakıldığında bu daha net ortaya çıkacaktır. Zira Türkiye, dünyayı en az kirleten ülkeler arasında yer alırken, en fazla kirletenlerle aynı kategoride, aynı külfete tabi tutulmaktadır. 2017 rakamlarına göre, Türkiye’nin kişi başına düşen sera gazı salımı 6,07 ton karbondioksit eşdeğeri olmuştur. OECD ortalaması kişi başı 9,5 karbondioksit eşdeğer sera gazı salımı gerçekleşmiştir. Kişi başı sera gazı salınımında dünyada aynı sınıfta görüldüğümüz ülkelere bakacak olursak, ABD (Amerika Birleşik Devletleri) 16,2 ton, Almanya 8,9 ton, Rusya 11,2 ton kişi başı sera gazı salımı ile dünyayı en fazla kirleten ülkelerin başında gelmektedir. Bu rakamlara baktığımızda, Türkiye nerede, bu ülkeler nerede?”… Yenilenebilir enerji alanındaki yatırımlar, nükleer enerji dahil düşük emisyon yatırım ve teknolojilerine verdiği destek ve temiz kömür teknolojilerine dönüşümle Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilirlik alanında karşılaştırılan ülkelerin çok ötesinde bir hassasiyet sergilediğini ifade eden Albayrak, “Bu tablo ortadayken, Türkiye’nin dünyayı en fazla kirleten ve bugün ortaya çıkmış olan gelecek için büyük tehdit oluşturan bu tablonun gerçek sorumluları ile aynı külfeti paylaşması ve bunun beklenmesi asla doğru olmayacaktır. Bugün Paris İklim Anlaşması üzerindeki tartışmaları, bu anlaşma içindeki ülkelerin statüsünün yeniden belirlenmesi, daha doğru bir sınıflandırma ve sorumluluk paylaşımıyla daha güçlü bir sinerji oluşturulması açısından önemli fırsat olarak görüyorum.” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.. Aynı konferansta panelistlerden Columbia Üniversitesi Global Enerji Politikaları Merkezi Kurucu Direktörü Jason Bordoff’da , enerji piyasasının gelecek 10 sene zarfında büyük değişikliklere gebe olduğuna dikkat çektiği konuşmasında enerjide regülasyonun kolay bir süreç olmadığını vurguladı. Bordoff, kömürün yapısal bir inişe geçtiğini, yakıt ekonomisi standartlarının düşmesi ve kömüre verilecek sübvansiyon gibi konuların da önem kazandığını da ifade etmişti.
KÜRESEL GELİŞMELER
Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) ev sahipliğinde düzenlenen Dünya Enerji Görünümü 2017 (World Energy Outlook 2017) Raporu’nun Türkiye sunumu toplantısı 15 Aralık 2017 Cuma günü yapıldı. Raporun sunumu, IICEC Onursal Başkanı ve Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol tarafından gerçekleştirilmişti Dr. Fatih Birol Dünya Enerji Görünümü 2017 ‘ye dair “Rapor, küresel enerji için farklı yollar tarif ediyor. Küresel enerji ihtiyacı geçmişe kıyasla daha az, ama 2040’a kadar %30 oranında artacak. Çin, artan talebi karşılamak için 2040 yılına kadar mevcut elektrik altyapısını bir ABD kadar daha genişletmek zorunda; Hindistan’ın ise bugünkü Avrupa Birliği büyüklüğünde bir elektrik şebekesi eklemesi gerekiyor. Çin ve Hindistan’ın kullandığı teknoloji, maliyetleri düşürecek.Dünyanın giderek artan enerji ihtiyacını karşılama yöntemi son 25 yıla kıyasla büyük bir değişiklik geçiriyor. İlk sırayı doğalgaz alıyor, arkasından da yenilenebilir enerjilerin yükselişi ve enerji verimliliği geliyor. Yenilenebilir kaynaklar esas talepteki artışın %40’ını karşılıyor, elektrik sektöründe yaşanan yenilenebilir enerji patlaması, kömürün altın çağının sona erdiğine işaret ediyor. Bunun çoğunluğu da inşaat halindeki santrallerden kaynaklanıyor.Hindistan’ın enerji kaynaklarında kömürün payı 2040’ta yüzde 50’nin altına inecek. Doğalgaz kullanımı ise 2040’ta %45’e ulaşırken, elektrik sektöründe kullanım alanı giderek daraldığı için büyümeye en elverişli alan sanayi olacak. Nükleer enerjide, Çin, üretimdeki artışın başında yer alıyor. 2030 itibariyle ABD’yi geride bırakarak dünyanın en büyük nükleer enerji üreticisi haline geliyor.”eklinde değerlendirmelerde bulunmuştu.
Dünya kömür üretiminin baş aktörlerine baktığımızda üretici ve ihraç eden konumda esasen en temelde ABD, Rusya Federasyonu, Çin ,Avustralya ve Güney Afrika'yı görürüz.
Dünya Enerji Konseyi tarafından 80 civarında ülkede bulunduğu raporlanan dünya kömür rezervlerinin en büyük kısmı (237,3 milyar ton) ABD'de yer almaktadır. ABD'yi 157 milyar ton ile Rusya Federasyonu ve 114,5 milyar ton ile Çin izlemektedir. Diğer kömür zengini ülkeler arasında; Avustralya (76,4 milyar ton), Hindistan (60,6 milyar ton), Almanya (40,5 milyar ton), Ukrayna (33,9 milyar ton), Kazakistan (33,6 milyar ton) ve Güney Afrika Cumhuriyeti (30,2 milyar ton) bulunmaktadır. Dolayısıyla, dünya kömür rezervlerinin %90'dan fazlası bu dokuz ülkenin sınırları içinde yer almaktadır.
Dünya Enerji Konseyi'nin araştırmalarına göre; dünya kanıtlanmış işletilebilir kömür rezervi toplam 892 milyar ton büyüklüğündedir. Söz konusu rezervin; 403 milyar tonu antrasit ve bitümlü kömür, 287 milyar tonu alt bitümlü kömür ve 201 milyar tonu ise linyit kategorisindedir.
Dünya 2015 yılı toplam kömür üretimi dikkate alındığında, küresel kömür rezervlerinin yaklaşık 114 yıl ömrü bulunduğu hesaplanmaktadır. Son yıllarda yürütülen ciddi kömür arama faaliyetleri sonucunda ülkemiz linyit rezervi önemli ölçüde arttırılabilmiştir. Bununla beraber, söz konusu rezervin uluslararası standartlara göre sınıflandırılmasına ve ekonomik olarak işletilebilir rezervlerimizin belirlenmesine yönelik çalışmalar sürdürülmektedir[iii].
MÜSİAD Güney Afrika Şube Başkanı Salim 2017 senesi üçüncü dünya ülkesi ve doğrudan yatırıma ihtiyacı olan[iv] Güney Afrika için “Ülkenin 2,5 trilyon dolara denk gelen, dünyanın en büyük tespit edilmiş maden rezervine sahip.Yüzyılı aşkın süredir bu ülkede maden üretildiği için sistem çok oturmuş, teknik tecrübe var" şeklindeki açıklamalarına sıkça rastladk ana akım medyada . Afrika kıtasının 120 milyar tonluk kömür rezervinin 36 milyarı Güney Afrika'ya ait.Uzmanlar Queensland ve Victoria eyaletleri ile birlikte New South Wales(NSW) eyaleti, Avustralya’nın tüm elektrik ihtiyacının %83’nü karşılayan kömürlerine dikkat çekerken termik santraller vasıtasıyla üretilen sera gazı emisyonları yani sera gazları salınımları nedeniyle atmosfere verilen karbon salınımları yüzünden Avustralya’yı , küresel ısınma ve iklim değişikliği sorununa katkı yapan dünyanın en kirli ülkelerinden biri olduğuna işaret etmekteler .
karbon salımlarının yakalanması ve karbondioksit emisyonlarının depolanması hususunda önemli adımların atılacağını savunan bir anlayışla NSW Eyaleti Maden Konseyi (Minerals Council) fosil yakıtlı termik santrallerde temiz kömür kullanımında bilimsel ve teknolojik araştırmalar için daha fazla finansal kaynak aktarılmasını önermektedir.Avustralya’da karbondioksit salımlarının tutulması ve karbon emisyonlarının bertaraf edilmesine ilişkin pek çok pilot tesis bulunmaktadır. Ancak, ticari anlamda karbondioksit salımları arıtma tesislerinin faaliyete geçebilmesi daha uzun soluklu AR-GE ve kaynak geretiren bir konu .
Ciddi ekolojik, ekonomik ve sosyolojik açmazların odağında olan bu cevhere dair dünya cephesine baktığımızda öncelikle OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı) ülkelerinin ihracat bankaları 2017’de pek çok kömür santrali projesine kredi vermeyeceğini açıkladı. İhracat bankaları Paris İklim Anlaşması’na paralel olarak kömür santrallerine verilecek ihracat kredilerinde kıstaslarını yükseltti. Avrupa tarafında Birleşik Krallık, Fransa, Avusturya, Finlandiya, Portekiz, gibi ülkeler elektrik üretiminde kömür kullanılmasını sonlandıracak politikalarla kömürü kademeli olarak terk etme giriimlerine devam etmekte. Birleşik Krallık ve Fransa’nın da aralarında bulunduğu sekiz Avrupa Birliği ülkesi, 2030 yılı itibariyle veya daha yakın bir tarihte kömür enerjisini bırakacaklarını açıkladı. Kasım 2017’de Hollanda’nın yeni kurulan koalisyon hükümeti iklim hedeflerine daha erken ulaşmak için yeni yapılmış üç kömür santralini kapatacağını Avrupa dışında ise, yeşil enerjiyle daha düşük maliyete elektrik üretildiği ve daha fazla istihdam yaratıldığı için, fosil yakıt endüstrisi devam etmekte . Sırbistan, 613 milyon dolarlık yatırımla yüksek çevre standartlarında 350 megawattlık kömürlü elektrik santrali kurduğunu açıkladı 2017 senesinin Kasım ayının son haftasında .Sırbistan'ın ikinci büyük ve yaklaşık 30 yıldır ilk yeni elektrik kapasitesi olan 350 megawattlık kömürlü elektrik santralinin kurulum çalışmaları başladı. Kurulumunu Çinli China Machinery and Engineering Corp şirketinin üstlendiği santral, Sırbistan ile Çin arasında yakınındaki kömür madeninini genişletme ve mevcut Kostolac kömürlü elektrik kompleksini iyileştirme anlaşmasının bir parçası. Yüksek çevre standartlarına uygun olarak kurulacak santralin inşaatının 2020'de bitmesi planlanmakta..2017 senesi Ekim ayında İtalya, kömürle çalışan tüm santrallerin 2025 yılına kadar feshedilmesini değerlendirme aşamasına geldi . Ülkenin en büyük enerji şirketi Enel ise yeni kömür yakıtlı santral yatırımı yapmayacağını açıkladı. İtalyan Sanayi Bakanı Carlo Celanda, yeni enerji stratejisi danışma belgesi kapsamında yaptığı sunumda İtalya kömür santrali tesislerinin 2025 yılına kadar kademeli olarak kapatılması önerisini değerlendirdiklerini belitti.
2017 Senesinde Bloomberg New Energy Finance’ye göre ise Avrupa’da artık yeni bir rüzgar santralı tarlası ya da güneş santralı projesi kurmak, yeni bir kömürlü termik santral kurmaktan daha ucuz ve verimli. BNEF analisti Jonas Rooze’ye göre ise 2030 yılında yeni bir rüzgar santralı tarlası kurmak eski bir kömürlü termik santralı devrede tutmaktan daha ucuz olacak, 2036 yılında ise aynı şey güneş enerji santralları için de geçerli olacak.Düşük maliyetli rüzgar ve güneş enerjisinin yarattığı rekabet, Avrupa kıtasında Drax Group Plc, Steag GmbH ve Uniper SE gibi şirketlerin kömürlü termik santrallarını rekor hızda kapatmalarına yol açtı.
.
2017 senesi Kasım ayında WWF, Bonn’daki 23. İklim Değişikliği Konferansı'nda , 20 ülke ve bölgenin birlik olarak kömürden enerji üretiminin sona ermesi için kurduğu Kömür Sonrası Enerji Küresel İttifakı'nı gelecek açısından çok önemli bir hamle olarak değerlendirdi ve Kömür Sonrası Enerji Küresel İttifakı'nın kurulmasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Karbon emisyonlarının kömür tüketimi sebebiyle yeniden artmaya başladığı bu dönemde, WWF, ittifakın kömür bağımlılığını azaltmak için ihtiyaç duyulan ortak iradeye iyi bir örnek olduğunu ifade etti.[v]
RUSYA
Dünya Enerji Konseyi tarafından 80 civarında ülkede bulunduğu raporlanan dünya kömür rezervlerinin en büyük ikincisi 157 milyar ton ile Rusya Federasyonu’ndadır.
Rusya’nın 2017 yılında kömür ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 13 oranında artış kaydederek rekor kırdı.Rusya’nın 2017 yılında kömür ihracatı, ihracat altyapısının gelişmesi, üretimin artması ve sağlıklı talep desteği ile bir önceki yıla göre yüzde 13 artarak 185,5 milyon tona yükseldi. Rusya Enerji Bakanlığı'nın geçici verilerine göre ihracat artışı 2011'den beri en yüksek düzeye ulaştı. Verilere göre Rusya'da tüm yıl üretim yüzde 6 artarak 407,9 milyon tona ulaştı. Aralık'ta ihracat sekiz ayın en alt düzeyine düşerek 487.000 ton/gün oldu.
Rusya’nın 2017 Yılı Kasım ayında kömür üretimi ise 2016 yılının , aynı dönemine göre yüzde 6 artarak 2013 Ocak ayından beri en yüksek orana ulaştı. Rusya İstatistik Ajansı (Rosstat), Aralık sonunda , Rusya’nın bu yıl Kasım ayında kömür üretimi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6 oranında artarak 1,2 milyon ton/gün olduğunu açıkladı. Kömür üretimi bir önceki Ekim ayına göre ise yüzde 3.3 oranında arttı.Rosstat Kasım'da sağlıklı talebin devam ettiğini ve ihracat kapasitesinin arttığını da kaydetti. 2017'nin ilk 11 ayında Rusya'nın kömür üretimi, geçen 20116 ‘ya göre % 6,6 artarak 374 milyon ton oldu.
ALMANYA
Bölünme sonrasında Batı Almanya, Ruhr ve Saar bölgelerinde bulunan zengin kömür yataklarının sahibi olmuştu. II. Dünya Savaşı sonrası başlatılan hızlı kalkınma döneminin bir uzantısı olan hızlı sanayileşme sürecinin başlatıldığı 1950'li yıllarda kömür, temel enerji maddesi olma özelliğini korurken 1950 yılında 125,8 milyon ton olan kömür üretimi, 1960 yılında 142,3 milyon tona yükselmiştir. Aynı dönemde doğalgaz ve fuel-oil tüketiminin artması sonucu giderek büyüyen rekabet, kömür sektöründe maliyetleri düşürücü tedbirler alınmasını zorunlu kılmıştı. Bu nedenle, kömür sektöründe teknolojik yeniliklerin uygulanmasıyla, bir yandan işçi sayısı azalırken, diğer yandan verimlilik artışı sağlanmıştı1960'lı yıllardan itibaren kömürün enerji tüketimindeki payı azalırken, petrol ve doğalgaz başta olmak üzere diğer enerji kaynaklarının kullanılması giderek yaygınlaşmıştır. Tabi Batı Almanya'da taşkömürü üretiminin ithal kömüre kıyasla pahalı olmasının da bu gelimede payı olduğunu unutmamamak gerek. , Öte yandan sektöre doğrudan ve dolaylı sübvansiyon verilmesini takip eden bir süreçte yaanmıtır. Esasen 1990'lı yılların başında Federal Hükümet tarafından MIKAT Komisyonu'na hazırlatılan kömür sektörü ile raporda, Ruhr ve Saar bölgelerinde bol miktarda bulunan kömürün gelecekte de önemini koruyacağı vurgulanmaktaydı.Birleşme öncesi Doğu Almanya'da enerji üretimi büyük ölçüde linyite dayanıyordu. Doğu Almanya, 1980'lerin başında dünya linyit rezervinin sadece yüzde 2'sine sahip olmasına rağmen, yılda 250 milyon ton kapasite ile dünya linyit üretiminde ilk sırada yer almaktaydı. O dnem Doğu Almanya'da enerji sektörünün temelini teşkil etmesi ve elektrik üretiminin yüzde 80'i linyite daj'alı santrallerden sağlanması hasebiyle linyit biricikliğini korumakttaydı .
Günümüzde, Almanya hükümetinin güneş ve rüzgar enerjisini destekleyen Energiewende politikası ülkede yenilenebilir enerji fazlasına elektrik fiyatlarının düşmesine yol açtı ve geçtiğimiz seneye kadar 4,5 milyon konuta 2,2 Gigawatt elektrik sağlayan Almanya’nın Voerde kentinde Steag şirketine ait Avrupa’nın en büyük kömürlü termik santralı, yarım asır sonra kapatıldı. Steag Yönetim Kurulu Başkanı Joachim Rumstadt santralı kapatma nedenini, “en iyi kömür yakma teknolojisine” sahip olmalarına rağmen, hükümetin politikasının artık kâr etmelerine olanak bırakmaması olarak açıklamıştı. Almanya’da 13 milyon eve enerji sağlayan, toplam 6,6 Gigawatt kurulu güçte 27 eski kömür ve doğal gaz termik santral şirketi kapatma onayı almayı bekllemekte .Yine 2017 ‘de Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde bulunan Prosper-Haniel kömür madeni 200 megawattlık bir yenilenebilir enerji rezervuarına dönüşerek, 400 bin evin elektriğini tek başına sağlayabileceği haberleri enerji konusundaki haberlerin önüne çıktı. . Almanya’da kalan son aktif kömür madenlerinden biri olan Prosper-Haniel’a yapılan devlet yardımının kesilmesi ve bu sene ( 2018 ) kapanması planlanmakta.
Öte yandan, Almanya’nın Immerath şehrinde Alman enerji şirketi RWE’nin işlettiği ve üzerine inşa edildiği linyit sahasının genişletilmesi için 2018 yılı Ocak ayı baında 120 yıllık tarihi (St. Lambertus )Immerath Katedrali yıkılması hayal kırıklığı yaratan bir gelişme oldu. Almanya’da 200 yıldır ilk defa bir dini yapı yıkıldı. Paris İklim Anlaşması çerçevesinde 2030 yılına kadar kömür kullanımını sonlandırmayı hedefleyen Almanya’da yaşanan böylesi bir durum kent sakinleri ve Greenpeace’in de aralarında olduğu çevreci örgütler tarafından protesto edildi. [vi]
2017 senesi Ekim ayında Almanya Çevre Bakanı Barbara Hendricks, 2020 iklim hedeflerini tutturabilmek için linyit ve kömürlü elektrik santrallerinin kapatılmasını hızlandırması gerektiğini açıkladı.
Başbakan Merkel, 2017 senesi Kasım ayında Bonn'daki 23.üncü BM Dünya İklim Değişikliği Konferansı'nda (COP23) yaptığı konuşmada, dünyada gittikçe artan sel felaketlerine ve kuraklıklara dikkati çekerek, dünyanın korunmasını istediklerini, bu nedenle Paris İklim Anlaşmasını desteklediklerini söyledi ve Almanya'nın iklimin korunması konusundaki mesuliyetlerini yerine getireceğini, AB'ye üye diğer ülkelerin de bunun için ciddi şekilde çaba harcaması gerektiğini vurguladı. Merkel, "Burada açık konuşmak istiyorum. Bu Almanya'da da pek kolay değil."dedi.Ülkesinin 2020 senesine kadar, 1990 yılındaki emisyon miktarını yüzde 40 oranında azaltmayı hedeflediğini aktaran Merkel, bunun zor bir hedef olduğunu kaydetti ve bu konuda bu konuda hala yapılacak çok işleri olduğunu da belirtti. Merkel ayrıca "Kömürden, özellikle de linyitten vazgeçilerek iklimin korunmasına büyük ölçüde katkı sağlanmalı. Kömür kullanımından nasıl vazgeçilebileceğinin gelecek günlerde somut olarak tartışılması gerekmekte bunu Almanya'daki koalisyon görüşmelerinde de yoğun şekilde ele alıyoruz . eklinde konuşmuştu
Geride bıraktığımız 2017 senesi Kasım ayında Almanya'da seçimden (Eylül sonu ) sonra oluşturulacak koalisyon görüşmelerinde partiler arasında kömür santrallerinin kapatılması ile ilgili görüş ayrılığı olduğu yansımıştı enerji gündemine. Alman gazetelerinde yer alan haberlere göre, Kasım ayında Başbakan Angela Merkel'in Hıristiyan Birlik partileri (CDU/CSU), Hür Demokrat Parti (FDP) ve Yeşiller arasındaki müzakere oturumunda iklim ve enerji politikası görüşülmtüşü. Handelsblatt'te açıklama yapan FDP enerji politikası temsilcisi Hermann Otto Solms, "2020 hedefi karbondioksit emisyonu standartlarını düşürecek. Şimdi CDU/CSU ve Yeşiller'in yeni önerilerini bekliyoruz" şeklinde konumuştu. Yeşiller 2030'a kadar kömür santrallerini kapatma sözü verirken CDU ve FDP ise tarih vermeyi reddediyorlardı.
Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi 7 Ocak 2018 tarihli rapor ve makale özetlerinde [vii]Avrupa'nın, 2018 yılında enerjide odak noktası Almanya ve iklim politikaları olacağına dikkat çekilmekte. Aynı raporda Almanya'nın "enerji dönüşümü" (Energiewende) politikası yenilenebilir enerji üretiminde büyük bir artış sağladığına, ancak bunun Almanya’nın, 2020 yılına kadar emisyonlarını 1990 seviyelerine göre 40% oranında azaltma hedefinde başarısız olmasını engelleyemeyeceğine de dikkat çekilmektedir. Rapor yle devam ediyor. “Yenilenebilir kaynakların nükleeri yerinden etmesi ile kömür bağımlılığı ülkede istikrarını korumuştur. Son üç yılda ülke emisyonlarında anlamlı düşüş gözlemlenmemiştir. Almanya Başbakanı Angela Merkel, koalisyon görüşmelerinin çöküşünden sonra yeni bir hükümet kurmayı başarsa dahi ülkenin siyasi partileri politikalar konusunda çatışmaya devam edecek gibi görünüyor. Emisyonlar azaltılamadığı ve enerji kaynaklarında kömür en büyük payı aldığı sürece Almanya'nın iklim politikasındaki iddia ettiği liderlik pozisyonu tartışmaya açık kalacaktır”
Bugün yani 12 Ocak 2018 itibarıyla üç ayı aşkın bir hükümetin kurulamadığı Almanya'da Başbakan Angela Merkel'in muhafazakarlar bloğu ile ülkenin ikinci büyük partisi olan ve Martin Schulz liderliğindeki Sosyal Demokratlar'ın (SPD) 'çığır açan-breakthrough [viii] bir anlaşmaya vardıkları' açıklandı. [ix]Koalisyon görüşmelerine yakın kaynakların aktardığına göre başkent Berlin'de 24 saati aşkın süredir görüşmelerde taraflar koalisyon müzakerelerine resmen başlamak için prensipte anlaştı ve müzakerelerin temelini oluşturacak 28 sayfalık ortak bir taslak belge hazırladı.
FRANSA
Her ne kadar çaba anlamında Fransa’da maden ocakları müzeye dönüştürlse de Fransa henüz tamamı ile kömürü terk etmiş değil . Hatırlamak açısından , 1946lı senelere donersek geçici hükümetin başında General De Gaulle ve Fransız Komünist Partisi (FKP) Başkanı Maurice Thorez hükümette babakan yardımcısı olduğu sıralara dönersek o dönemde hükümette FKP Fransa’nın birinci partisi. De Gaulle, Alman işgaline karşı mücadelede kayda değer başarılar gösteren FKP ve onun başkanı Thorez’e güveniyor.İkinci Dünya Savaşı’nda ekonomisi yıkıma uğrayan Fransa’da enerji kaynağı olarak kömür hayati ehemmiyet taımakta olduğu ve De Gaulle ‘ün Thorez’in desteğiyle “Kömür savaşı”nı (Bataille du charbon) başlattığı. Fransa’nın tüm maden ocaklarrının kamulaştırıldığı zamanlar. 1950’de 51,22 milyon ton olan kömür üretimi 1960’da 57 milyon ton. Alternatif enerji kaynaklarının ortaya çıkmasıyla birlikte kömür üretimi ve madenci sayısı kademeli olarak düştü. 2000 yılında Fransa’da üretilen kömür 3,45 milyon tona, madenci sayısı 7 bin 837’ye düşüyor. 2004 senesinde ek çok maden ocağı kapatılıp,, müzeye dönüştürüldü. Fransa’da 2015 yılında kömür elektriği azalırken, güneş ve rüzgardan üretilen elektrik miktarı yüzde 25 artış gösterdi.
Fransa Enerji İletim Şebeke İşletmesi’nin (RTE) verdiği bilgilere göre 2015 yıllında ülkedeki kömür santrallerin üçte biri kapatılırken, buna karşılık güneş ve rüzgar enerjisinden elektrik üretimi yüzde 25 artış gösterdi. 2015 sonunda Fransa’da güneş enerji santrali (GES) kurulu gücü 6.191 MW seviyesine ulaştı. Fransa’da Engie SA 2018 sonu itibarıyla kömürü terk etme planının bir parçası olarak 2016 senesiinde toplam 15 Gigawatt’lık kömürlü termik santral kurulu gücünün yarısından fazlasını sattığını ya da kapattığını açıklamıtı ve Electricite de France SA ise kömür ticaretinden çıktığını bildirmişti.
Hatırlarsak 2017 senesinde seçimlerin tümünde ipi gögsleyen Macron’un ‘da parti programında Meslek eğitimi, kömürden yenilenebilir enerjiye geçiş, altyapı ve modernizasyon gibi kamu yatırımları için 50 milyar EURO harcanması,bulunmaktaydı. Macron’un çevre politikalarına dair geçtiğiiz sene en çarıcı gelişmelerden biri de, 24 Haziran [x]2017 de insan haklarını temiz ve sağlıklı bir çevre oluşturarak korumak için ismine pakt diyebileceğimiz küresel bir antlaşmayla güvence altına almaya yönelik bir kampanyada aktif bir rol oynamaya söz vermesiydi. Sorbonne Üniversitesi’nde düzenlenen siyasilerin, yasal uzmanların ve eylemcilerinin katıldığı toplantıda kendisine taslak önerileri sunanlara bu nevi bir pakt için söz verdi. Macron, Başkan Donald Trump’ın ABD’yi 2015’te Paris’te imzalanan iklim değişikliği ile mücadele için küresel bir anlaşma niteliğindeki COP21 den çekmesi üzerine dünyadaki diğer liderlerin başlattığı kınamanın ivmesinin ve momentumunun devamlılığı için kelimenin tam anlamı ile iyice bastırdı. Burada,kınamanın başını çekenler açısından bakıldığında, yukarıda bahsettiğimiz Avrupalı üç liderin (Macron, Merkel, Gentiloni) açıklamalarında Paris İklim Anlaşması’nın tekrar müzakere edilmeyeceği konusunda kesin bir tavır içinde, anlaşmayı yürürlüğe geçirme konusunda kararlı olduklarını duyurmuş olmalarına ve Trump’ın anlaşmadan çekilme kararını açıklamasının ardından Greenpeace, ABD’nin Berlin Büyükelçiliği binasının duvarına projeksiyonla “Total Loser, so sad!” yazısını yansıtarak Trump’ protesto edişine de atıflar vardı..Paris iklim anlaşmasının 2 mimarı Ban ki-Moon ve Laurent Fabius’la biraraya gelen Macron “Çevre İçin Dünya Paktı” bir dğer deyişle “”Çevre için Uluslararası Anlaşma “ sözünü vermişti.[xi]
2017 senesi Kasım ayında Bonn'daki 23.üncü BM Dünya İklim Değişikliği Konferansı'nda (COP23) yaptığı konuşmada Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, iklimin korunması mevzusunda zengin ülkelerin iki kat sorumluluğu olduğuna, dünyada emisyonun artmasına bu ülkelerin neden olduğuna dikkat çekerek, ''Bundan özellikle fakir ülkeler olumsuz etkileniyor. İklim değişikliğine seyirci kalmamız durumunda 2100 senesine kadar buradaki bazı halklar dünyada yok olacak. İklimin korunması konusunda ABD'nin yarattığı maddi açığın da kapatılması gerekiyor .Özel şirketleri de bu konuda motive ederek, kendi koydukları hedeflere ulaşmaları gerekiyor” eklinde konuştu. . Macron, 2020 yılına kadar kömür kullanımından vazgeçmek istediklerini ve yeni termik santraller kurmamayı hedeflediklerini kaydetmişti.
BİRLEŞİK KRALLIK - İNGİLTERE
Elektrik sistemini , 2012 yılından beri emisyonlarını yüzde 50 azaltarak Avrupa'da dördüncü en temiz ve dünyada da yedinci en yeşil sistem haline gelen İngiltere için 2017 senesi yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretiminde pek çok ilkleri ve rekorlarını beraberinde getirdi ve temiz enerji kaynaklarından elektrik üretiminde en yeşil yıl oldu İngiltere icin . İngiltere Ulusal Şebekesi istatistiklerine göre, yenilenebilir teknolojiler ve düşük karbon yenilikleri, yıl içinde birkaç enerji rekoruna ulaşılmasına yardımcı oldu. 2017 Haziran ayında ilk defa İngiltere’de rüzgar, nükleer ve güneş enerjisi, gaz ve kömürden daha fazla enerji üretti. Ayrıca Nisan ayında, İngiltere, Sanayi Devrimi'nden bu yana ilk defa kömür kullanmadan 24 saat tam bir gün geçirdi.
2018 yılı başında çeşitli Kaynaklar İngiltere'de 2017 yılında kömür, doğal gaz ve nükleer enerji santrallerinden üretilen elektrik miktarı azalırken , rüzgar ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir kaynaklı üretimin artmayı sürdürdüğnü , en hızlı gerilemenin ise kömürde gözlendiğini vurgularken İngiltere'de kömür kaynaklı elektrik üretim miktarının 1928 senesine gerisine düştüğünü kaydettiler. Buna göre kömürlü termik santralleri 2017’de ülkedeki elektrik arzı içinde yalnızca yüzde 7'lik pay sahibi olabildi. 2012'de 143,2 Teravat-saat (TWh) üretim ile en yüksek seviyesine ulaşan kömür kaynaklı elektrik üretimi, 2017'de ise 19,4 TWh düzeyine gerileyerek beş yıl içinde yüzde 86 oranında gerilemiş oldu. Kömürün ülke elektrik üretimi içindeki payı 2012'de yüzde 43,2 , 2016'da ise yüzde 9,6 oranında gerçekleşmişti.Bununla birlikte ülkede kömür kullanmadan elektrik üretilen saat sayısı 2016'da 210'dan, 2017'de 624'e yükseldi.
Hatırlayacak olursak 2016 yılında Avrupa’da kapatılan 10 Gigawatt’lık kömürlü termik santral kurulu gücünün yaklaşık yarısı İngiltere’de idi .Birleşik Krallık hükümetinin karbon fiyatını iki misli arttırmasının ardından, geldi kapatılmalar. Hükümet kaynaklarına göre, Britanya’nın enerji üretiminden kaynaklanan sera gazı emisyonları 2016 ‘da yaklaşık beşte bir oranında düşmüştü.
Durham Üniversitesi, Enerji Enstitüsü tarafından desteklenen MyGridGB sitesindeki verilere göre İngiltere'nin enerji tüketimi geçtiğimiz 2017’de 275 Teravat-saat (TWh) olarak gerçekleşti.Sözkonusu tüketimin 114 TWh'lik bölümü doğal gaz, 63 TWh'lik kısmı nükleer enerji ve 19,4 TWh'lik kısmı ise kömürlü termik santralleri tarafından karşılandı. Rüzgar enerjisinden elektrik üretimi 32,1 TWh, güneş enerjisinden elektrik üretimi ise 9,9 TWh oldu.
2016'ya göre ise kömür kaynaklı elektrik üretimi 8,03 TWh, doğal gaz kaynaklı üretim 10,92 TWh ve nükleer enerji kaynaklı elektrik üretimi ise 2,70 TWh geriledi.Rüzgar enerjisinden elektrik üretimi 10,46 TWh, güneş enerjisinden üretim ise 0,29 TWh daha fazla gerçekleşti.
FİNLANDİYA
Elektriğinin yüzde 10’unu kömürden üreten ve Kuzey ülkeleri arasında en çok kömür tüketen ülke olan Finlandiya, kömüre alternatif olarak iki adet yeni nükleer enerji santrali kurarrak , enerji arz güvenliğini sağlamak için hamlelerini devam ettiriyor. Helsinki’nin kendi nükleer kapasitesini artırarak Rusya’dan enerji ithalatını azaltmayı amaçlamakta. İki yeni nükleer reaktörden ilki 2018 senesinde (Olkiluoto 3) diğeri ise 2024 senesinde ( Hanhikivi 1) devreye girecek
Geçtiğimiz yıllarda Finlandiya hükümeti, 2030 yılına kadar kömürü bırakmayı planladığını açıklamş yasal düzenlemeyi Finlandiya Meclisi’ne sunmuştu Finlandiya Ekonomiden Sorumlu Bakanı Olli Rehn’de , Reuters’e verdiği demeçte “Finlandiya kömürü yasaklayan dünyadaki ilk ülkeler arasında yer alacak. Bu Finlandiya’nın sera gazı emisyonlarının 2050 yılına kadar yüzde 80 oranında azaltılması yönündeki iddialı hedefinin bir parçasıdır Uluslararası iklim hedeflerine ulaşmanın tek yolu kömüre son vermek” diye şeklinde konuşmutu. İçinde bulunduğumuz 2018 yılı Ocak ayında ise .Finlandiya hükümeti, 2030 senesinde uygulamaya almayı planladığı kömürden elektrik üretimi yasağını beş yıl erkene çekti. Buna yönelik Finlandiya Enerji Bakanı Kimmo Tiilikainen, yasaklama kararını mevcut planlanandan beş yıl öncesine çektiklerini kaydetti. Bu sayede Finlandiya elektrik üretimi için kömür kullanımını 2025 yılında yasaklayacak. Hükümet ayrıca kömür yerine doğal gazı teşvik etmek için vergilendirme politikasınıda değiştirmeyi değerlendiriyor.Hükümet Kasım 2016'da 2030'da iklim ve enerji stratejisi çerçevesinde kömürün 2030'da yasaklanmasını önermişti. Finlandiya'da kömürlü elektrik üretimi toplam elektrik üretiminin yüzde 10'unu oluşturuyor.
AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ (ABD)
Yukarıda da değinildiği gibi Dünya Enerji Konseyi tarafından 80 civarında ülkede bulunduğu raporlanan dünya kömür rezervlerinin en büyük kısmı (237,3 milyar ton) ABD'de mevcuttur. [xii]
Kaliforniya 2014 yılında kömürden arındırıldı ve Trump’ın kömür kullanımı engellerini kaldırma planına aldırış edilmeksizin 2025 yılına kadar beş eyaletin daha onu takip etmesi beklenmekte.Amerika fosil yakıt yakan güç santralleri bakımından elektrik üretiminde enerji transformasyonu ve dönüşümü çağına adımlar atsa dahi ve her ne kadar günümüzde Amerika genel enerji portföyü içinde temel yük kaynağı kömür yakıtlı güç santralleri elektrik üretim payı takribi %30 ‘lara kadar gerilemişse de, hatta Amerikan sera gazı emisyonları içerisinde en yüksek orana sahip karbon salımları ve karbondioksit salınımları ciddi azalma gösterse dahi Kyoto Protokolü ve Paris Global ısınma ve küresel İklim değişikliği Anlaşması bakımından karnesi hala zayıf bir ülkedir. Gerek enerji dönüşüm projeleri gerekse kaya gazı gelişim süreci, Amerika kömür endüstrisi sektörü hatta maden ocakları çalışanları tarafından pek de olumlu karşılanmamaktadır.Diğer yandan Trump, her ne kadar yenilenebilir enerji kaynaklarından taraftar olmasa da bu alanda herhangi bir yasaya müdahale etmiş vaziyette de değil. The Solar Foundation tarafından yapılan bir araştırma sonuçlarına göre güneş enerjisi sektöründe çalışan kişiler şu anda kömür sektöründe çalışanların iki katına ulaşmış durumda. 2016 verilerine göre 260.077 çalışana istihdam sağlayan güneş enerjisi sektörüne bakıldığında Amerika’da doğal gaz sektöründen daha fazla çalışana sahipken bu oran kömürde iki katına çıkıyor.
Ocak ayında (2018) ABD,Enerji santrallerine ve nükleer santrallere ayrıcalıklı olarak destek verilmesini öngören önergeyi reddetti. ABD'nin enerji piyasaları düzenleyicisi , Türkiye'deki Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) muadili olan Federal Energy Regulatory Commission yani Türkçe ismiyle Federal Enerji Düzenleme Komisyonu (FERC), [xiii]Enerji Bakanlığının "Şebeke Güvenliği ve Direnç Fiyatlaması" başlıklı önergesini oy birliğiyle reddetti. Önergede Enerji Bakanı Rick Perry'nin nükleer enerji ve kömür santrallerine, ürettikleri elektriği maliyetlerinin tümünü karşılayacak fiyatlardan satma ayrıcalığı tanınmasını öngörülmekteydi.Yani ABD Federal Enerji Düzenleme Komisyonu, kömür yakıtlı ürettikleri elektriği maliyetlerinin tümünü karşılayacak fiyatlardan satma ayrıcalığı tanınması önerisi bulunuyordu. Ayrıca öneride yaşlanan kömür yakıtlı enerji santrallerine ve nükleer santrallere destek verilmesi de bulunuyordu. FERC yaptığı toplantıda bu nevi santrallere sağlanacak desteğin adil olmayabileceğine karar verdi. Yapılan açıklamada, "Böyle bir desteğin haklı ve makul bir sonuç olduğu kanıtlanmadı" denildi. FERC’in Başkan Donald Trump tarafından atanan dört üyesinin de öneriyi reddetmesi Beyaz Saray’a karşı bir rest çekme olarak değerlendirildi. Trump yönetiminin desteklediği nükleer enerji ve kömür şirketlerini üzen mezkur karar, doğalgaz, rüzgar, güneş ve petrol alanlarında faaliyet gösteren firmaları ise memnun etti.
ENDONEZYA
Üretiminin çoğunu başta Çin ve Hindistan'a ihraç eden, dünyanın en büyük termal kömür ihracatçısı Endonezya,geçtiğimiz yıl (2017) ortalarında , ihracat için "kontrol dışı" kömür üretimini dizginlemeye hazırlandığını açıklamıtı. Enerji Bakanlığı'nda kömürden sorumlu müdür Agung Pribadi yaptığı açıklamada, "Enerji Bakanlığı kömür üretimi konusunda düzenleme taslağı üzerinde çalışıyor. Bunun çok yakında bitmesini bekliyoruz demiş düzenlemenin detaylarını vermemişti. Endonezya Hükümeti, büyüyen iç piyasa için uzun vadeli arz görünebilirliğini sağlamayı amaçlamakta.
Son iki yıl boyunca ülkede kömür üretimi hükümetin tahminlerini aştı ve uzun vadeli arz endişelerini artırdı. 2016 ‘da Endonezya 434 milyon ton kömür üreterek, hükümetin hedefini 21 milyon ton aşmıştı.
Ocak ayının ikinci haftasında 2018'de kömür üretiminin bir önceki yıla göre yüzde 5 artarak 500 milyon tona ulaşabileceğini tahmin ettiğini bildirdi . Endonezya Mineral ve Kömür Genel Müdürü Bambang Gatot Ariyono gazetecilere yaptığı açıklamada, 2018'de kömür üretiminin 500 milyon tona ulaşabileceğini vurguladı ve ülkenin 2017'de üretim hedefinin 477 milyon ton olduğunu ama bu yıl 2.000'e yakın küçük ve orta ölçekli üreticilerin faaliyete başlamasıyla daha yüksek olabileceğini ifade etti . Öte yandan bazı büyük kömür üreticilerinin yüksek fiyatlar nedeniyle üretim hedeflerini yukarı çektiklerini de sözlerine ekledi.
ÇİN
2017 yılı Aralık ayının başında Çin Uluslararası Radyosunun haberine göre, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri’nden 180’den fazla yetkili, uzman ve temsilci, Çin’in Hunan Eyaleti'nin başkenti Changsha’da, sürdürülebilir enerji alanında işbirliği olanaklarını keşfetmek için 3. Çin-ABD Enerji ve Çevre Forumu’nda bir araya geldi. “Su, Hava ve Toprak İle İlgili Küresel Kaygılar Altında Kaçak Gaz Emisyonunun Geri Dönüşümü” temalı forumda, enerji tasarrufu konusunda ortak hedef ve güçlükleri paylaşarak, karşılıklı işbirliği olanaklarını irdelediler.Esasen bu anlamdaki ibirliği yeni değildi. Zira daha öncesinde de Çin ile ABD, 2008'de Washington'da 10 yıllık bir enerji ve çevre işbirliği protokolü imzalamışlardı. Bu protokol, Çin ile ABD'nin enerji güvenliği, çevresel sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği alanlarındaki işbirliğini genişletmek için atması gereken adımları ve hedefleri belirliyor. Ayrıca yeni bu protokolün rehberliğinde, her iki ülkedeki 30'dan fazla üniversite, 2015 yılında Çin-ABD Enerji ve Çevre Yenilik Araştırma Merkezi'ni kurmuştu.
Çin’in beş yıllık planı, 2020 yılında kömür enerjisi hacmini bugünkü seviyeye göre 150GW’lık bir artışa izin vererek 1.100GW’a çıkarmayı hedeflemekte[xiv]. İçinde buunduğumuz 2018 senesi Ocak ayında Enerji konulu haberlere ilikin anaakım medyayaya yansıyan bir diğer gelime ise Çin, İç Moğolistan özerk bölgesi olan Ordos'da bölgede zengin kömür kaynaklarını daha temiz seçeneklerle değerlendirmek ve enerji çeşitliliğini sağlamak için yeni bir projeyi daha hayata geçirdiğini duyurması olldu.
Çinli enerji şirketi Zhongtian Synergetic Energy Co Ltd, İç Moğolistan'da 59 milyar yuan (9,08 milyar dolar) değerinde kömür bazlı kimyasal fabrikası kurduğunu açıkladı. Böylece şirket Çin’de en büyük kömür bazlı kimyasal üreten şirketlerden biri olacak ve diğer petrol ve doğalgaz bazlı kimyasal firmalarla rekabet edecek.Açıklamaya göre şirket kömürü metanol ve metilen'den olefine dönüştürerek, yılda 3.6 milyon metrik ton metanol ve 1.37 milyon ton polipropilen ve polietilen gibi Çin'de kömür bazlı her kimya şirketi arasında en büyük kapasiteye sahip plastik ürünler üretebilecek.Kömürden kimyasal üretimi, zengin kömür rezervleri nedeniyle Çin'in uzun vadeli enerji güvenliği için son derece önemli. Ancak halen petrol ve gazdan üretimine göre geride bulunuyor. Kömürü basitçe yakmak yerine, bu teknolojiler kömürün daha temiz ve verimli kullanılmasını sağlıyor.
Yine Ocak ayı(2018) aynı günler Çin’de yaşanan bir başka gelişme ise Dünyanın en büyük sera gazı kaynağı olması hasebiyle atmosferi en fazla kirleten ülkenin, iki sene önce açıkladığı plan çerçevesinde 31 bölgeden 27'sinin 2016 sera gazı düşürme hedefini başardığını açıkladı. Hedefi yerine getiren bölgeler arasında Pekin, Şanghay, büyük imalat kenti Zhejiang ve Guangdong da bulunmaktaydı. Hatırlamak açısından Çin, 2016 senesinde 31 bölgede fosil olmayan enerji geliştirme konusunda bir plan yayınlamıştı. Planda Çin, 2016-2020 boyunca GSYH büyümesinin her biriminde karbondioksit üretimin % 18 düşürmeyi vaat etmişti. On yılın sonunda da toplam enerji tüketimini 5 milyar ton kömüre eşit standarda getirmeye söz vermişti.
SONUÇ :Fiyatının ucuzluğu ve dağıtımının kolay olması hasebiyle kömür dünya enerji arenasında baskın vaziyetini sürdürmekte ve hali hazırda küresel elektriğin yaklaşık yüzde 40’ı hala kömürlü termik santrallerden karşılanmakta. küresel konjonktürde, Türkiye ve Dünya kömür arenasındaki aktörlerin enerji görünümlerine, atmış oldukları adımlara ve son dönem pozisyonlanmalarına bakıldığında bir taraftan Avrupa ‘daki iklim hedefleri ve politikaları açısından küresel alanda temiz enerjiye geçiş yolunda kömür santralleri sayıları katlanarak kapatılırken diğer yandan kömüre dayalı ekonomisi hala feasibble olmayı sürdüren ülkeler ve hükumetleri kömüre dair yenilikçi teknolojileri işin içine katarak bir yandan verimin artırılması, diğer yandan çevresel sürdürülebilirlik açısından tedbirleri bir şekilde alarak kömürle bir süre daha yola devam edecekler.
References: https://www.montel.de/en/story/russian-coal-port-sees-record-exports-to-europe-/838298
[i] Climate Change News Megan Dharby http://www.climatechangenews.com/?s=coal
[ii] Çiğdem Yorgancıoğlu Uluslararası Politika Akademisi -http://politikaakademisi.org/2017/10/16/8-uluslararasi-enerji-ve-iklim-forumu-kapsaminda-enerji-guvenligi-yeni-teknoloji-ve-yatirimlara-genel-bakis/
[iii] Enerji & Tabi Kaynaklar Bakanlığı (12.Ocak 2018 itibarıı görünüm ) http://www.enerji.gov.tr/tr-TR/Sayfalar/Komur
[iv] DEIK Guney Afrika Ulke Raporu https://www.deik.org.tr/uploads/guney-afrika-cumhuriyeti-ulke-raporu.pdf
[v] WWF Phasing out coal, powering a sustainable future Posted on 16 November 2017
http://wwf.panda.org/wwf_news/press_releases/?316713/Phasing-out-coal-powering-a-sustainable-future
[vi] Huffingtonpost- WORLD NEWS January 9th, /2018 -19th-Century German Church Is Demolished To Make Way For Coal Mining-St. Lambertus Cathedral sits on land that is rich with brown coal.-By Carol Kuruvilla
[vii] Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi 7 Ocak 2018 tarihli rapor ve makale özetler
[viii] Guillermo Arredondo twitter -Breakthrough reached in German coalition talks - Move raises hopes of end to political deadlock that has gripped Germany since September 12 Ocak 2018
[ix] Sputniknews 12 Ocak 2017-https://tr.sputniknews.com/avrupa/201801121031780560-almanya-koalisyon-gorusme-cigir-acan-anlasma/
[x] Çiğdem Yorgancıoğlu Enerji Gazetesi https://www.enerjigazetesi.ist/enerji-piyasas%C4%B1/h-cigdem-yorgancioglu/
Reuters https://www.reuters.com/article/us-world-climatechange-macron-idUSKBN19F0LG (Reporting by Dominique Vidalon; editing by John Stonestreet)Sat Jun 24, 2017 | 12:43pm EDT
[xi] Çiğdem Yorgancıoğlu Enerji Gazetesi https://www.enerjigazetesi.ist/kose-yazisi-macronun-temiz-enerji-yesil-teknoloji-cevre-ve-iklim-vizyonu/
[xii] TC Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı http://www.enerji.gov.tr/tr-TR/Sayfalar/Komur
[xiii] FERC Federal Energy Regulatory Commission https://www.ferc.gov/market-oversight/market-oversight.asp
[xiv] Climate Change News Megan Dharby http://www.climatechangenews.com/2017/10/18/one-seven-coal-power-plant-owners-heading-exit/
Comments