ENERJİ HUKUKUN, ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI PERPSEKTİFİ
Çiğdem Yorgancıoğlu TSİ 02:27 AM - 06 MarT 2018
Wıll be revised !
Türkiye enerji sektörü 2001 yılından itibaren serbestleşmeye başlamıştır. Rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir enerji piyasasının oluşturulmasının hedeflendiği bu dönemde yapılan birçok yasal düzenleme ile enerji piyasası yeniden şekillenmiştir. Yapılan bu köklü değişimin amacı enerji arz güvenliğinin sağlanması ve gerekli yatırımların özel hukuk hükümlerine tabi tüzel kişiler eliyle gerçekleştirilmesidir. Bu dönemden itibaren enerji sektörü yabancı yatırımcıların doğrudan ilgisini çekmiş ve birçok yabancı ve global enerji şirketi Türkiye’de yatırım yapmaya başlamıştır. Söz konusu şirketlerin yatırım kararı almalarında en önemli unsur ülkemizin hukuk sistemine olan güven olmuştur. Enerji Davaları Sempozyumu’nun ilki 16 Mayıs 2017 tarihinde Ankara’ da gerçekleştirilmiştir. Adli ve idari yargıya konu olan davaların yanı sıra enerji uyuşmazlıklarında tahkim, rekabet sorunları ve sözleşmelerde ele alınmıştır. Sempozyumun açılış konuşmalarını Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Sayın Fatih DÖNMEZ ve Enerji Hukuku Araştırma Enstitüsü Av. Süleyman BOŞÇA yapmıştır. Yargı mensupları, kamu kurumları ve özel sektör temsilcilerinin bir araya geldiği programda Rusya KUTAFİN Devlet Üniversitesi Enerji Hukuku Bölüm Başkanı Sayın Viktoria ROMANOVA Türkiye ve Rusya’nın yasal mevzuatları ve mevcut durum tespitlerini aktarmıştır. “Enerji Davaları Sempozyumu II” ise 27 Ekim 2017 tarihinde İzmir’de gerçekleştirmiştir. Yargıya konu olan davalar ve çevre davaları sempozyumun gündemini oluşturmuştur. “Enerji Davaları Sempozyumu I ve II şirketler, kamu kurumları ve yatırımcılar neznin de yoğun ilgiyle karşılanmış ve üzerinde durulması gereken konular hakkında yol gösterici olmuştur. Bu nedenle Enerji Davaları Sempozyumu III’ ün gerçekleştirilmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır.
Enerji sektörünü yakından takip etmek suretiyle sektörün ihtiyaçlarının tespiti ile mevzuata ve uygulamaya yönelik eğitim programları düzenlemek, enerji sektörünün gelişmesi ve sektördeki yeniliklerin takip edilmesini sağlamaya yönelik yayınlar, raporlar hazırlamak, enerji politikalarının kısa, orta ve uzun vadede ülkemiz menfaatlerine oluşturulmasına yönelik çalışmalara yaparak politika yapıcılara katkıda bulunma misyonuyla hareket eden Enerji Hukuku Araştırma Enstitüsü tarafında ’3.’ sü İstanbul'da 10.yılı etkinlikleri kapsamında 27 Şubat 2018 tarihinde İstanbul’da düzenlenen Enerji Davaları Sempozyumu’na bizzat katılma olanağı bularak elektrik, doğalgaz ve petrol piyasalarındaki güncel mevzulara dair sunulan deneyim ve tebliğlerrin bir hayli aydınlatıcı olduğunu ve bir özet halinde aktarılmaya değer olduğunu düşünmekteyim . Bu arada sempozyum vasıtasıyla haberdar olduğum Enerji Hukuku Araştırma Enstitüsü Enerji Uyuşmazlıkları Arabuluculuk Merkezi’nin (EHAE-ENAR), enerji sektöründe yaşanan uyuşmazlıkların daha hızlı ve daha düşük maliyetle enerji sektörüne ve enerji hukukuna hakim arabulucular tarafından çözülmesi amacıyla kurulmuş olduğunun bilgsinden de sözetmeliyim.
Enerji Hukuku Araştırma Enstitüsü Başkanı Av. Süleyman Boşça’nın yaptığı açılış Konuşmasının ardından Moderatörlğnü Enerji Hukuku Araştırma Enstitüsü’nden Cengiz Güneş’in yaptığı - Elektrik Piyasası Uyuşmazlıkları) balıklı 1.Oturumun konumacıları Dr. Evren Altay - Anayasa Mahkemesi Raportörü ,Av.Mehmet Feridun İzgi - Fırat İzgi Avukatlık Ortaklığı, Av.Mert Karamustafaoğlu-Erdem&Erdem Hukuk Bürosu ve Av. Mehtap Poyraz - Meram Edaş Hukuk İşleri Müdürü idi. Moderatörlüğünü Doç Dr İbrahim Ermenek’in yaptığı 2. Oturum’un konu başlığı ise (Petrol ve Doğalgaz Piyasası Uyuşmazlıkları) idi ve knumacılar sırasıyla Enerji Hukuku Araştırma Enstitüsü Av. Abdullah Belet - İGDAŞ Hukukİşleri Müdürü Yrd.Doç.Kürşat karauz - Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi İlker Fatih Kıl _ Balcıoğlu Selçuk Akman Keki Hukuk Bürosu Av.Dr.Zuhal Bereket Baş - Enerji Hukuku Araştırma Enstitüsü idi.
Enerji Hukuku Araştırma Enstitüsü’nden Cengiz Güneş’, Enerji Hukuku’nun Türkiye de 2001 yılından beri gelişen disiplinlerarası dinamizmi yüksek bir alan olduğundan gerek üretim gerekse ticari sektrölrde piyasadaki oyuncularının varlığının artısından dolayı dağırım iletim tarafında reglüasyona tabi uyusmazlıkların giderek daha da artı kaydettiğini belirken uyusmazlıkarın ekseriya ÇED konuları Temik santralleri , Tarifeler konusu , Kamulastırmaya yönelik ve regulasyon rsikleriyle ilgili olduguna değindi. Düzenlemeler sırasında etki analizi yapılmamasının problem olduğuna değinen Güneş, yabancıların şikayetlerinin de genelde geriye yönelik düzenlemelere ait olduğunu kaydetti. ; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin yapılmasının sağlanmasını amaçlayan 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 16. Maddesi yaptırımlar ve yaptırımların uygulanmasında usul de geçen idari para cezası vb uygulamalara yönelik kanunda alt detaya inilmediği icin hafif fiil için ağır ceza ve yaptırım olmasının yarattığı sıkıntıyı ve fiili idari yaptuımlar arası uyumsuzluk sorunu olduğunu vurguladı.
Devletin şeklini, yapısını, organ ve , organların görev sorumluluk ve yetkileriyle birbirleriyle olan ilişkilerini, devletin temel kurumlarını, yasama- yürütme-yargı erklerinin oluşumunu, işlev ve işleyişlerini, bireylerin temel hak ve hürriyetlerini düzenleyen hukuk kurallarından oluşan, Siyaset Bilimi ile yakın ilişkisi bulunan ve Kamu hukukunun bir dalı olan Anayasa Hukuku meseleleri sempozyumun önemli konularndan biriydi. Bu nedenle bu sempozyum sırasında konusulan konulardan AYM ile ilgili olanlar bu makalenin konusu olacaktır.
27 Şubat 2018 tarihinde Grand Cevahir Hotel İstanbul’da gerçekleşen Enerji Davaları Sempozyumu III”de "İdari Yargı Kararlarının Uygulanmamasından Doğan Uyuşmazlıklar" ve "Görevden Uzaklaştırma" adlı iki kitabı ve idare hukuku ile anayasa yargısı alanlarında yayımlanmış çeşitli makaleleri bulunan 1994 yılında İdari Yargı Hakim Adaylığına, 1997 yılında Danıştay Tetkik Hakimliğine atandıktan ve . Danıştay Beşinci ve Birinci Dairelerinde görev yaptıktan sonra 11.06.2004 tarihinde Anayasa Mahkemesi Raportörlüğüne atanmış olan .Dr. Evren Altay konuşması sırasında uyuşmazlıklarda Anayasa Mahkemesinin bakış açısını sunarken Anayasya Aykıılık İddiaları ile ilgili Batman ili sınırları içerisinde bulunan Hasankeyf’e Ilısu Barajı ve HES yapımının Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla ilgili AYM’nin sözkonusu yapım işinin, dava konusu kural tarafından öngörülen bir husus olmaması nedeniyle bu kapsamda denetime konu yapılabilmesi mümkün değildir. Belirlenen ilçe merkezi (Hasankeyf) ve belediye sınırlarının yöresel gereksinimlere uygun olup olmadığı, kamu yararını gerçekleştirip gerçekleştirmediği bir siyasi tercih sorunu olarak kanun koyucunun takdirinde bulunduğundan bu husus, yerindelik denetimi kapsamında olup anayasa yargısının denetiminin konusu dışında kalmaktadır.” Şeklindeki görüşüne paralel aıklamalarda bulundu.
Akkuyu’da nükleer santral kurulmasına ilişkin Türkiye ve Rusya arasında imzalanan anlaşmanın onaylandığına dair kanunun iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemini reddetmesi AYM kararalarından bir başkasıydı Anayasa Mahkemesi, Türkiye ile Rusya arasında imzalanan Akkuyu Nükleer Santrali anlaşmasını anayasaya uygun bulmuştu. Anayasa Mahkemesi, Türkiye ile Rusya arasında Akkuyu nükleer güç santralinin tesisinin inşasını ve işletimini kapsayan işbirliğine ilişkin anlaşmayı onaylayan yasanın iptali için CHP'nin yaptığı iptal başvurusunu sonuçlandırdığında da CHP'nin iptal talebini reddeden mahkeme gerekçede, uluslararası anlaşmaların uygun bulunmasına ilişkin kanunların ancak şekil yönünden denetlenebileceğini, antlaşmanın içeriğinin Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenemeyeceğini belirtmişti. Bu konuya yönelik AYM nin temel bakış açısı ."Türkiye'nin kalkınmasını sadece yasama yürütmeyle değil aynı zamanda yargıyla da katkı konulmasına yönündeydi ve Dr.Evren Altay’ın konuya ilkin görülerinin de AYM’den belirgin bir ayrışması bulunmamaktaydı. HES ‘ler sözkonusu olduğunda aktarılan AYM karrarlarında, 56. Maddeye aykırılık idiaları , 5801 sayılı ÇED , 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 17. Maddesi Tabiatı ve Biyolojik ÇeşitliliğiKorumu Kanunu , Kyoto Protokolü , BM İklim değiikliği sözleşmelerde gündeme getirilen mevzular arasıdaydı.
Hatırlatmak açısından , Anayasa'nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu, 17. maddesinde herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Anayasa'nın 'Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması' başlıklı 56. maddesinde de herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu ve çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemenin Devletin ve vatandaşların ödevi olduğu ifade edilmiştir. 872 sayılı Çevre Kanunu'nun 1. maddesinde, bu Kanun'un amacının, bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamak olduğu hükme bağlanmış, 10. maddesinde de, gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmelerin, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlü oldukları belirtilmiştir.
6094 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un:1- 1. maddesiyle, 10.5.2005 günlü, 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun'un 3. maddesinin birinci fıkrasının değiştirilen (11) numaralı bendinde yer alan ''kanal veya nehir tipi veya rezervuar alanı on beş kilometrekarenin altında olan hidroelektrik üretim'' ibaresinin,2- 4. maddesiyle, 5346 sayılı Kanun'un 6. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 6/C maddesinin son fıkrasının ''veya gerektiğinde masrafları ilgililerine ait olmak üzere EPDK tarafından yetkilendirilecek denetim şirketlerinden hizmet satın alınarak EPDK tarafından yaptırılabilir. Denetim şirketleri ile ilgili uygulamaya ilişkin usul ve esaslar, Bakanlık görüşü alınmak kaydıyla EPDK tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.' bölümünün, 3- 5. maddesiyle, 5346 sayılı Kanun'un 8. maddesine eklenen beşinci fıkranın,Anayasa'nın 2., 17., 56., 128. ve 166. maddelerine aykırılığı savıyla iptalleri ve yürürlüklerinin durdurulması istemiyle açılan davaya ilişkin İptali istenilen kural, 5346 sayılı Kanun kapsamındaki yenilenebilir enerji tanımı içinde yer almaktadır ve 'kanal veya nehir tipi veya rezervuar alanı on beş kilometrekarenin altında olan hidroelektrik üretim' tesisi kurulmasına uygun elektrik enerjisi üretim kaynaklarını, bu Kanun kapsamındaki yenilenebilir enerji kapsamı içinde saymaktadır.şeklindeki açıklamaların ışığında AYM’nin 5.7.2012 gününde,29.12.2010 günlü, 6094 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un: A- 1. maddesiyle, 10.5.2005 günlü, 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun'un 3. maddesinin birinci fıkrasının değiştirilen (11) numaralı bendinde yer alan '' kanal veya nehir tipi veya rezervuar alanı onbeş kilometrekarenin altında olan hidroelektrik üretim '' ibaresinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin (oybirliğiyle)reddi B- 4. maddesiyle 5346 sayılı Kanun'un 6. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 6/C maddesinin son fıkrasının ''veya gerektiğinde masrafları ilgililerine ait olmak üzere EPDK tarafından yetkilendirilecek denetim şirketlerinden hizmet satın alınarak EPDK tarafından yaptırılabilir. Denetim şirketleri ile ilgili uygulamaya ilişkin usul ve esaslar, Bakanlık görüşü alınmak kaydıyla EPDK tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.' bölümünün Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline C- 5. maddesiyle 5346 sayılı Kanun'un 8. maddesine eklenen beşinci fıkranın Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine (oybirliği) ile verilen kararlarına atıf yapmaktaydı.
Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüldüğü ilkesine dayanan Anayasa`nın 128. Maddesi ile ilgili uyumsuzluklara da değindikten sonra Anayasa Mahkemesi kararlyla , "imtiyaz sözleşmesi" ile verilebilecek "yap-işlet-devret projeleri", yapılan değişikliğe istinaden "imtiyaz" kapsamı, dolayısıyla Danıştay denetimi dışına çıkarılmıştı ve ayrıca Danıştayın 3 şirket hakkındaki lisans iptali mevzuna da temas eden Altay ayrıca yine uyuşmazlıklarda , aşağıda bahsedeceğim makalemde aktardığım Anayasa Mahkemesi, Elektrik Piyasası Kanunu’nun (EPDK) kayıp-kaçak bedellerinin tüketiciden tahsil edileceğine dair tüm hükümlerin iptal istemini reddetmesine yönelik de Anayasa Mahkemesinin gerekçe ile değil taleple bağlı olduğunun altını çizerek
6719 sayılı Elektrik Piyasası ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun hakkında Anayasa Mahkemesine yapılan iptal davası başvuruları hakkında karar geçtiğimiz günlerde 15.02.2018 tarihli Resmi Gazetede yayınlanması üzerine yazdığım makaleden de konuya hatırlatma olarak Elektrik Piyasası Kanununun 17. maddesine eklenen 10 numaralı fıkraya yönelik yürürlük, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Kanununun ek 1 maddesinin ikinci fıkrasına, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Kanununa eklenen Yapı Denetimi maddesine, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın teşkilat ve görevleri hakkında kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasına eklenen 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu kapsamında dağıtım lisansı sahibi tüzel kişileri veya özel hukuk tüzel kişilerini ve/veya bu kişilerden hizmet satın almak ve bu tüzel kişilerin nitelikleri, yetkilendirilmesi, hak ve yükümlülükleri ile bu tüzel kişilere uygulanacak yaptırımlara, TETAŞ tarafından tedarik amaçlı yapılacak elektrik enerjisi alımları, 6446 sayılı Elektrik Piyasası kanununda teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti ibaresine, varlıkların veya hisselerin devrine yönelik olarak bedel alınmaksızın bölümlerine yönelik yürürlüğün durdurulması taleplerinin reddine karar verildi Anayasa Mahkemesi, Elektrik Piyasası Kanunu’nun (EPDK) kayıp-kaçak bedellerinin tüketiciden tahsil edileceğine dair tüm hükümlerin iptal istemini reddetmesi Şubat ayının ortasındaki enerji haberlerine damgasını vurdu. Tüketicilerin EPDK’nin gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlediği bedellere ilişkin açılacak davalara sınırlama getiren düzenleme “Kurum (EPDK) tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” şeklinde kaydedilmiştir.[i] ( Çiğdem Yorgancıoğlu –Enerji Gazetesi )
6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin yapılması amaçladığından cihetle Elektrik enerjisinin tüketicilere kesintisiz sürekli biçimde sunulması için dağıtım şirketlerinin teknik ve teknik olmayan kayıplardan dolayı elektrik enerjisini Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketinden (TETAŞ) satın almak suretiyle temin etmeleri gerekliliğine ,dağıtım şirketlerinin teknik ve teknik olmayan kayıp enerji için TETAŞ’a ödedikleri bu bedel tüketicilerden dağıtım tarifeleri kapsamında tahsil edildiğinden ve TETAŞ’a ödendiğinde hareketle EPDK’nın belirlediği hedef kayıp-kaçak oranlarına dair tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin kamu kaynaklarına geri döndüğünden söz ederken AYM nin meseleye bütüncül bir yaklaşıı olduğunun altını çizdi Anayasa’nın 48. ve 167. maddeleri gereğince devlet, elektrik enerjisinin kaliteli, sürekli, kesintisiz, düşük maliyetli şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması ve bu sayede istikrarlı bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması amacıyla gerekli tedbirleri almakla yükümlüğüne ve kuralın da elektrik enerjisi piyasasının sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlamaya yönelik tedbirler kapsamında ihdas edildiği ve kamu menfaatinin aleyhine bir amaç gütmek gibi bir durum olmadığının anlaşıldğına atıf yapmaktaydı
Öte yandan elektrik enerjisi hizmetinin tüketicilere kaliteli, güvenilir ve sürekli verilebilmesi amacıyla dağıtım tarifeleri içinde diğer maliyet kalemleriyle birlikte bir maliyet kalemi olarak kabul edilen teknik ve teknik olmayan kayıp bedeli, tüketicilere Kurul tarafından belirlenen hedef oranları geçmemek kaydıyla yansıtılmakta olup Kurul tarafından belirlenen hedef kayıp-kaçak oranlarının dağıtım şirketlerinin teknik ve teknik olmayan kayıp ile mücadele etmelerini sağlama fonksiyonu bulunduğundan bu bağlamda kural, devletin tüketicileri koruyucu tedbirler almasını öngören Anayasa’nın 172. maddesiyle uyumlu olduğu gibi tüketicilere yönelik ekonomik engeller de içermemektedir.
Sözkonusu 172inci maddeye bakarsak da Devlet’in , tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik ettiğini belirtmektedir.
Siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler sahasında faaliyet gösteren kişiler başta olmak üzere, genel anlamda Türk dış politikasının Avrupa Birliği ve Avrupa Ülkeleri üzerindeki yansımalarına dair ilgisi bulunanların istifade edebeceği zengin bir içeriği bulunan Ankara Gazi Kitabevi tarafından yayınlan editörlüğünü Doç. Dr. Hüseyin Işıksal ile Yrd. Doç. Dr. Ozan Örmeci'nin yaptığı “Mavi Elma: Türkiye-Avrupa İlişkileri” adlı kitap için katkı sunduğum bölümde .( AB ENERJİ POLİTİKALARINDA TÜRKİYE'NİN YERİ Hicran Çiğdem Yorgancıoğlu) [ii]- - Mavi Elma: Türkiye-Avrupa İlişkileri Sayfa Sayısı: 813 Baskı Yılı: 2016 Dili: Türkçe Yayınevi: Gazi Kitabevi ISBN: 9786053443964
Avrupa Birliği enerji politikalarının üç temel amacı bulunduğuna ve bunların :Topluluğun rekabet edebilirliğine katkı sağlamak,Enerji arz güvenliğini temin etmek,Sürdürülebilir kalkınma temelinde çevrenin korunmasına katkıda bulunmak.olduğunu belirtmiş Avrupa Birliği enerji politikalarını oluştururken bu üç amaç arasında bir denge kurmayı hedeflediğini aktarmış AB Enerji Huukuna dair girizgahlarda şöyle devam etmiştim. .”AB mevzuatı, rekabet gücü yüksek, güvenli ve sürdürülebilir enerji piyasaları oluşturulması, kalitenin artırılması, tüketiciye daha fazla seçenek ve daha ucuz fiyatlar sunulabilmesi amacıyla enerji piyasalarında serbestleşmeyi sağlayıcı düzenlemeleri içermektedir. Buna göre, elektrik ve doğalgaz sektörlerinde piyasaya erişim, organizasyon, işleyiş, ihalelerde uygulanan prosedürler ve yetkilendirme usulleri gibi konular ortak kurallarla düzenlenmektedir. AB mevzuatına göre hak ve yükümlülükler bakımından işletmeler arasında ayrımcılık yapılamaz. Elektrik ve doğalgaz sektörlerinde sağlanan serbestleşme, özel sektörün de bu alanlarda altyapı yatırımları yapmasını, dağıtım, taşıma, pazarlama hizmetlerinin rekabete açılarak gelişmesini sağlamaktadır.Bu anlamda
Ülkemizde, AB enerji müktesebatının en önemli düzenlemelerinden olan Elektrik ve Doğalgaz Direktifleri’ne uyum çerçevesinde ve ulusal elektrik ve doğalgaz sektörlerinin serbestleşmesi ve yeniden yapılanması kapsamında, AB elektrik ve doğalgaz direktiflerine paralel olarak hazırlanan 4628 sayılı “Elektrik Piyasası Kanunu” ve 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu 2001 yılında yürürlüğe girmiştir. Günün koşullarına ve AB’nin yenilenen mevzuatına uyum sağlanması amacıyla Elektrik Piyasası ve Doğalgaz Piyasası Kanunları gözden geçirilmiş, 6446 sayılı Yeni Elektrik Piyasası Kanunu 30.03.2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yeni Doğalgaz Piyasası Kanun Taslağı üzerindeki çalışmalarsa halen devam etmektedir.
Enerji Hukuku Sempozyumunda irdelenen ve kapsanan uyuşmazlık konularına yönelik yazı dizisinin ilki olan bu makalenin ikinci bölümü ise adı geçen , anılan, atıflarda bulunan kanunlara daiir genel çerçeveyi okuyucu takibini de kolaylaştırmak açısından mevzuata ilişkin kapsül hatırlatmalar olacaktır.
Türkiye'de Elektrik Doğal Gaz Petrol ve LPG piyasalrıa yönelik mevzuata baktığımızda genel anlamda yasal çerçeve özelinde şu kanunları görmekteyiz.
4628 Sayılı Yeni Elektrik Piyasası Kanunu
Elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin yapılmasının sağlanma amacına yönelik olarak elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı, toptan veya perakende satışı, ithalat ve ihracatı, piyasa işletimi ile bu faaliyetlerle ilişkili tüm gerçek ve tüzel kişilerin hak ve yükümlülüklerini kapsayan 4628 Sayılı Yeni Elektrik Piyasası Kanunu
5015 sayılı PETROL PİYASASI KANUNU
Yurt içi ve yurt dışı kaynaklardan temin olunan petrolün doğrudan veya işlenerek güvenli ve ekonomik olarak rekabet ortamı içerisinde kullanıcılara sunumuna ilişkin piyasa faaliyetlerinin şeffaf, eşitlikçi ve istikrarlı biçimde sürdürülmesi için yönlendirme, gözetim ve denetim faaliyetlerinin düzenlenmesini sağlama amacına yönelik olarak; petrole ilişkin piyasaların sağlıklı ve düzenli işlemelerinin sağlanmasına ve geliştirilmesine yönelik; düzenleme, yönlendirme, gözetim ve denetim işlemlerini kapsayan 5015 sayılı PETROL PİYASASI KANUNU ( Kanun Numarası : 5015 Kabul Tarihi : 4/12/2003 Yayımlandığı R.Gazete: Tarih :20/12/2003 Sayı :25322 Yayımlandığı Düstur : Tertip : 5 Cilt :42
Türk Silahlı Kuvvetlerinin doğrudan kendi mülkiyetindeki araç ve tesisleri vasıtasıyla yürüttüğü bu Kanun kapsamındaki faaliyetleri ile 5 Nisan 2001 tarihli ve 4636 sayılı Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığının Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun kapsamındaki Başkanlığın kendi mülkiyetindeki araç ve tesisleri vasıtasıyla yürüttüğü faaliyetleri bu Kanun hükümlerine tâbi değildir. (Ek cümle: 22/1/2015 - 6586/91 md.) Ancak, bu Başkanlığın 4636 sayılı Kanun kapsamındaki faaliyetlerinin depolama ve iletim faaliyetlerine konu edilmesi hâlinde lisans alınmasına ilişkin usul, esas ve muafiyetler Kurumca belirlenir.
4646 sayılı DOĞAL GAZ PİYASASI KANUNU (ELEKTRİK PİYASASI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE DOĞAL GAZ PİYASASI HAKKINDA KANUN)
4646
Madde 1 – Bu Kanunun amacı; doğal gazın kaliteli, sürekli, ucuz, rekabete dayalı esaslar çerçevesinde çevreye zarar vermeyecek şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, doğal gaz piyasasının serbestleştirilerek mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir doğal gaz piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin sağlanmasıdır. Kapsam Madde 2 – Bu Kanun; doğal gazın ithali, iletimi, dağıtımı, depolanması, pazarlanması, ticareti ve ihracatı ile bu faaliyetlere ilişkin tüm gerçek ve tüzel kişilerin hak ve yükümlülüklerini kapsar.
Doğal gaz piyasası kanunu (ELEKTRİK PİYASASI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE DOĞAL GAZ PİYASASI HAKKINDA KANUN) Kanun Numarası : 4646 Kabul Tarihi : 18/4/2001 Yayımlandığı Resmî Gazete : Tarih : 2/5/2001 Sayı : 24390 Yayımlandığı Düstur : Tertip : 5 Cilt : 40
3096 TÜRKİYE ELEKTRİK KURUMU DIŞINDAKİ KURULUŞLARIN ELEKTRİK ÜRETİMİ, İLETİMİ, DAĞITIMI VE TİCARETİ İLE GÖREVLENDİRİLMESİ HAKKINDA KANUN
Amacı, Türkiye Elektrik Kurumu dışındaki özel hukuk hükümlerine tabi sermaye şirketleri statüsüne sahip yerli ve yabancı şirketlerin elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı ve ticareti ile görevlendirilmesini düzenlemek olan ve Türkiye Elektrik Kurumu dışında elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı ve ticareti görevinin verilmesi ile sözleşme, süre, tarife ve görevin sona ermesi şekil ve esaslarını kapsayan 3096 sayılı Türkiye Elektrik Kurumu dışındaki kuruluşların elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı ve ticareti ile görevlendirilmesi hakkındaki kanun (Kabul Tarihi : 4/12/1984 Yayımlandığı R. Gazete : Tarih: 19/12/1984 Sayı : 1861 Yayımlandığı Düstur : Tertip : 5 Cilt : 24 Sayfa : 121 )
5307 Nolu SIVILAŞTIRILMIŞ PETROL GAZLARI (LPG) PİYASASI KANUNU VE ELEKTRİK PİYASASI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
Madde 1- Bu Kanunun amacı, yurt içi ve yurt dışı kaynaklardan temin olunan sıvılaştırılmış petrol gazlarının güvenli ve ekonomik olarak rekabet ortamı içerisinde kullanıcılara sunumuna ilişkin piyasa faaliyetlerinin şeffaf, eşitlikçi ve istikrarlı biçimde sürdürülmesi için gerekli düzenleme, yönlendirme, gözetim ve denetim faaliyetlerinin yapılmasını sağlamaktır. Bu Kanun; sıvılaştırılmış petrol gazlarının yurt içi ve yurt dışından temini, dağıtımı, taşınması, depolanması ve ticareti ile bu faaliyetlere ilişkin gerçek ve tüzel kişilerin hak ve yükümlülüklerini kapsar
SIVILAŞTIRILMIŞ PETROL GAZLARI (LPG) PİYASASI KANUNU VE ELEKTRİK PİYASASI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN Kanun Numarası : 5307 Kabul Tarihi : 2/3/2005 Yayımlandığı Resmî Gazete : Tarih : 13/3/2005 Sayı : 25754 Yayımlandığı Düstur : Tertip : 5 Cilt : 44
4283 Sayılı YAP-İŞLET MODELİ İLE ELEKTRİK ENERJİSİ ÜRETİM TESİSLERİNİN KURULMASI VE İŞLETİLMESİ İLE ENERJİ SATIŞININ DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN
Kanun No: 4283 Kabul Tarihi: 16 Temmuz 1997 Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 19 Temmuz 1997 - Sayı: 23054 5.t.Düstur, c.36 - s. "Yap-İşlet Modeli" ile üretim şirketlerine ülke enerji plan ve politikalarına uygun biçimde elektrik enerjisi üretmek için mülkiyetleri kendilerine ait olmak üzere termik santral kurma ve işletme izni verilmesi ile enerji satışına dair esas ve usullerini belirleme amacı güden ve . Hidroelektrik, jeotermal, nükleer santrallar ve diğer yenilenebilir enerji kaynakları ile çalıştırılacak santralları kapsam dışında tutan bu kanun .
4446 Sayılı TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ BAZI MADDELERİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN
1982 Anayasasında Değişiklik Yapan Kanunlar içinde görmekteyiz. TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ BAZI MADDELERİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN (Resmi Gazete ile yayımı: 14.8.1999 Sayı: 23 786) Kanun No Kabul Tarihi 4446 13.8.1999
13.8.1999 günlü, 4446 sayılı Yasa ile Anayasa’nın 47. maddesine eklenen dördüncü fıkrada, Devlet, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişileri tarafından yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek veya tüzelkişilere yaptırılabileceği veya devredilebileceğinin kanunla belirleneceği hükme bağlanmıştır. Anılan kural uyarınca Devlet, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişileri tarafından yürütülen bir kamu hizmetinin özel hukuk sözleşmesine konu edilmesi, öncelikle bu hususun Kanunla belirlenmesi koşuluna bağlı bulunmaktadır.
5346 sayılı YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARININ ELEKTRİK ENERJİSİ ÜRETİMİ AMAÇLI KULLANIMINA İLİŞKİN KANUN
Amacı; yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımının yaygınlaştırılması, bu kaynakların güvenilir, ekonomik ve kaliteli biçimde ekonomiye kazandırılması, kaynak çeşitliliğinin artırılması, sera gazı emisyonlarının azaltılması, atıkların değerlendirilmesi, çevrenin korunması ve bu amaçların gerçekleştirilmesinde ihtiyaç duyulan imalat sektörünün geliştirilmesi olan ve yenilenebilir enerji kaynak alanlarının korunması, bu kaynaklardan elde edilen elektrik enerjisinin belgelendirilmesi ve bu kaynakların kullanımına ilişkin usul ve esasları kapsayan 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarinin Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçli Kullanimina ilişkin kanun (Kanun Numarası : 5346 Kabul Tarihi : 10/5/2005 Yayımlandığı R.Gazete :Tarih: 18/5/2005 Sayı : 25819 Yayımlandığı Düstur : Tertip : 5 Cilt : 44 )
Bu Kanun kapsamındaki yenilenebilir enerji kaynakları: Rüzgâr, güneş, jeotermal, biyokütle, biyokütleden elde edilen gaz (çöp gazı dâhil), dalga, akıntı enerjisi ve gel-git ile kanal veya nehir tipi veya rezervuar alanı onbeş kilometrekarenin altında olan hidroelektrik üretim tesisi kurulmasına uygun elektrik enerjisi üretim kaynaklarını içermektedir.
5627 Sayılı I ENERJİ VERİMLİLİĞİ KANUNU
Enerjinin etkin kullanılması, israfının önlenmesi, enerji maliyetlerinin ekonomi üzerindeki yükünün hafifletilmesi ve çevrenin korunması için enerji kaynaklarının ve enerjinin kullanımında verimliliğin artırılması amacına yönelik olarak ; enerjinin üretim, iletim, dağıtım ve tüketim aşamalarında, endüstriyel işletmelerde, binalarda, elektrik enerjisi üretim tesislerinde, iletim ve dağıtım şebekeleri ile ulaşımda enerji verimliliğinin artırılmasına ve desteklenmesine, toplum genelinde enerji bilincinin geliştirilmesine, yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanılmasına yönelik uygulanacak usûl ve esaslarını kapsayan . 5627 sayılı Enerji Verimlilği Kanunu (Kanun Numarası : 5627 Kabul Tarihi : 18/4/2007 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 2/5/2007 Sayı : 26510 Yayımlandığı Düstur : Tertip : 5 Cilt : 46
Yine aynı kanuna göre ,enerji verimliliğinin artırılmasına yönelik önlemlerin uygulanması ile özellik veya görünümleri kabul edilemez derecede değişecek olan sanayi alanlarında işletme ve üretim faaliyetleri yürütülen, ibadet yeri olarak kullanılan, planlanan kullanım süresi iki yıldan az olan, yılın dört ayından daha az kullanılan, toplam kullanım alanı elli metrekarenin altında olan binalar, koruma altındaki bina veya anıtlar, tarımsal binalar ve atölyeler, bu Kanun kapsamı dışında kalmaktadır.
Devam edecek ....
Elektrik ve Doğalgaz Piyasası
Rferences Çiğdem Yorgancıoğlu - Mavi Elma - http://politikaakademisi.org/2016/07/04/upadan-yeni-kitap-mavi-elma-turkiye-avrupa-iliskileri/
[i] Çiğdem YORGANCIOĞLU Enerji Gazetesi 26 Şubat 2018 https://www.enerjigazetesi.ist/elektrik-piyasasinda-kayip-ve-kacaklara-regulasyonlar-ozelinde-dokunuslar/
[ii] AB Enerji Politikalarında Türkiye’nin Yeri (Çiğdem Yorgancıoğlu)- Mavi Elma Mavi Elma: Türkiye-Avrupa İlişkileri Sayfa Sayısı: 813 Baskı Yılı: 2016 Dili: Türkçe Yayınevi: Gazi Kitabevi ISBN: 9786053443964
Comments