Latest

10 YEARS CHALLENGE

Articles/makaleler

  /   1028   /   22 January 2019, Tuesday

 Print
10 YEARS CHALLENGE CIGDEM YORGANCIOGLU

  

Hashtag # ÇİTONG –

ON SENE ÖNCE, ON SENE SONRA, PEKİ YA ONDAN SONRA !

 

 #10 Year Challenge

Çiğdem YORGANCIOĞLU

 

ONluk sistemde  decimal yaşıyoruz . ikilik sistemde iletişim yapıyoruz. Açma kapama anahtarı gibi çalışan milyarlarca transistörden mütevellit mikroişlemcileri ve  anahtarların programlanma durumuna göre bilgisayarın yaptığı tüm işleri matematiksel işlemlere indirgeyen  elektrik sinyallerinin akışını düşünün bir an . SONuçta İşlemci tüm bu işlemleri ikilik düzende  (binary code) 1 ve 0 sayıları ile yapmakta. O ,birin yanına sıfırı aldık ve birler basamağına , biri de ONlar basamağına alınca etti mi size bir ON ? Az sONra bilgisayarımın başına  geçip  o ON’un  Atomların parçalayarak fisyONa ve tekrar birleştirerek füzyON enerji üreteceğim.

 

ON yıl önce ON yıl sONra...    “oulipo” edebiyatın sınırlarını genişletmek gayesiyle kural altında yazı yazmaktır. İlk olarak fransız edebiyatında kayda değer  bir yeri olan bu  akım benimseyen yazar ve şairler yapıtlarına  çözülmesi meşakkat gerektiren  bulmacalar, labirentler, oyunlar, iç-içe geçmiş hikayeler, karmakarışık düzenler, formülasyONlar ve matematik-mantık oyunlarını taşımışlardır. ONlarca yıldır anagramlar da dahil olmak üzere kONusu ve kONsepti olan oulipo tarzı  makaleler ve öyküler yazmaktayım.  

 

o halde ON  olsun  da s10  olmasın .Bu yazıda her satırda en az bir kere olmak uzere kelimeler icinde  toplam  331 kere  10 ON  geçmektedir. Anlaşılmasını kolaylatırmak için yazıyı üç hali ile de nakledeceğim.

 

DONmuş ellerimi  mONtumun cebindeki  cep telefONunu karıştırır halde buldum  Hafta sONu da geçti gitti. Yeni bir haftaya başladık,  Dünyayı gezeriz gezmesine ama ArizONa’dan, WashingtON'dan EndONezya’dan LetONya’dan  PentagON ‘dan  ya da     SilikON Vadisi’nden değil  milONgadan geldim ve  elektrONik postalarımı bile kONtrol etmeden ve uyku gayretiyle kONtağı kapatmadan  kONsantrasyONu koruyarak bir çırpıda yazma zamanı geldi. Dedim , hey yıllar yenilmedim size diyerek başta magazin dünyası olmak üzere sosyal medyayı kasıp kavuran  #10 years challenge kombinasyONları ve   üzerine  kafa patlatılan bir olgu üzerine patlasın bu kez kONsantre hikaye. Dünyalı  denen içten yanmalı motorun  silindirine giren yakıt-hava karışımı pistON hareketiyle  sıkıştırılıp patlamaya hazır İnsan patlayacak. Patlayacak  ama kaç barlık kompresyONla ?   Dünyalılar uyandığında acaba ONların afyONu patlayacak mı?   JetONları  düşecek mi diyenlere  umudumuz her daim mevcut demeli yine de , dört yapraklı yONcadan değil ama açmamış gONcadan ümidimiz var. KONservatuvardan mezun olduğunda görkemli ve duyarlı kONserler verecek. SezON finali güzel olur belki hikayenin. Temennim odur ki ; Güzel bir dünyaya açılsın kapılar ümidimizi kaybetmeden. SONrasında ONun içinde yer alan  bir ve sıfırın yerine kararımız belirleyecek ONlarca yıl  sONraki insanlık geleceğini. Roma rakamı ile “X” olmadan o İnsanlık...

 

 

ON basamaklı sayılar üzerinden geri sayım tamamlandı  ve GONg çaldı başlıyoruz.

 

Daldan dala kONan ve her çiçekten bal alan, maratONdan triatlONa, seminerden kONgreye oradan da kONferansa koşturan, yenilerine rezervasyON yapan,geçerken  suya sabuna dokunmadan hashtaglerle sosyal medyayı sallayan, direksiyONu sürekli kırıp zig zaglar çizen  insan ve bastON yutmuş gibi dimdik yürürken aslında biberONunu yeni atmış halde emeklediğinin farkında olmayan iki büklüm insanlık için yerimizi anONs edip bir kONum bildirelim.

 

 

EnformasyON ağı şüpheli , grameri zayıf diksiyONu bozuk fONetik yanı güçsüz seslerin önüne çıkan gürültülü bir sessizlik hakimdi  salONda.Makinelerle haşır neşir haliyle kamburlaşıp ergONomisi bozulmuş kendi beyin, sinir sistemi ve hormONlarından bihaber  PrefrONtal korteskte üst bilinç seviyesine geçmekte sınıfta kalmış, 10 yıl önce 10 yıl sONra ile meydan okuyan ama kendini  ve uluslararası tariihi, askeri,siyasi ve ekONomik kONjONktürü ve dahi üretim ve tüketim tarzından türeyen eşitsizlik, adaletsizlik  ilişkilerini, okuyamayan  haliyle  iki büklüm insan hashtag tuşuna 10 yazdıktan sONra sordu.

 

Soğuktan dONup kalmış jeopolitik, felsefi  ve ekONomik  bir kONum mu? dONdurucu ses tONu ile gelen bir cevap. “ yetmez ama Belki ..”  dedi. Peki nedir?  Dedi bir başka iç ses. Ve aldığı yanıt şöyleydi. “Eski Yunan felsefesinde mONat  bölünemez, parçalanamaz birlik manasına gelir mesele insanın bu birlikten ve ONun anlamından ne anladığı.Hülasa, ONtolojik olarak yaşamı anlamlandırmak gerek evvela. SONrası sONra”.

 

LokasyON  bilgileri tamam…  Dünya denen dayalı döşeli dekorasyON ve iç mimarisi hayli karmaşık olan kONuttan, kira kONtratı süre sONu gelmeden mi çıkacak insanlık? Ya da Uzayda yeni yerleşkeler için kONut kredisine mi başvuracak? KupON daireler var mı Mars’ta? Kızıl Gezegen’de emlak komisyONculuğunun rayici nedir? Yoksa kendini ikONik  bir yıldız ya da kartON kağıttan kaplan mı sanacak o insan, bir süre daha insanlıktan tamamen çıkmadan ?

 

KoordinasyONsuz çenesi düşük, ağzını açtığında bir kamyON laf eden, geveze. çaçarON haliyle Tanrı’nın Havva’yı Âdem’in kaburga kemiğinden klONlayıp kopyalamasıyla koyun klONlamasını bağdaştıran şaşkın haliyle ne de gülünç şu insan. Kendini bilmese de kendine toz kONdurmamaya çalışma haliyle ne kadar da aciz ve yetersiz. Bu halleriyle ne kadar bitkin düşerse düşsün, nalıncı keseri gibi hep kendisine yONtan hedONistlikte kONdisyONunu hiç kaybetmeyen kONformist  insan, kONforunu kaybetmesin diye  kafasına kONçlu bir   naylON çorap örülmüş minyON yüzlü  tONtON bir dünya yaratıyor her doğan yeni gün. Aklı evvel bir dünya organizasyONun içinde delegasyON ve eskalasyON zaaflarıyla yönetilen anONim şirketlerde sırf telekONferans görüşmeleriyle mesleki jargONlar üzerinden kONsültasyON yaparak, ya da sırf süreç ve sONuç odaklı modellerde bütüncül bakış açısından uzak bir şekilde şablONlayarak veyahut  haftasONu pikniklerinde kazandırılmaya çalışılan motivasyONla halledilebileceğie  inanılan ONlarca sorun. Ve bu sorunları tarif edilen şekliyle kotardığını sandığı haline benzer bir şekilde burgulu aklını tirbüşON ile açmaya çalışan ama kendi zihinsel ve fiziksel blokajlarının çözülmesini sürekli geciktiren insan için  embriyONdaki hücrelerle oynarkenki halinde  hadiszlik ziyadesiyle mevcut. NörONbilim hala çözemedi ONun kuantumu, ve fotONu çözmüş ama insan olarak  kendini kavrayamamış  kapşONlu ve aklı örtük  beyninin yapısını.Çözemedi ONun kendi sONunu hazırlayan azminin temel dürtüsünü dindirememe problemini    Çözelti ya da süspansiyONların  içindeki organik maddeler ayırldı Sözcüklerden ekstraksiyON hazır biraz anasON katılsa distilasyON da mümkün .Damıtmanın zamanı geldi o halde yüreği söze. Ve sONunda beyni öze.

 

Organ denen kompONentlennin çoğu arızalanıp fONksiyONlarıını yitirmiş , hava  sirkülasyONu, sekteye uğramış, oksijen satürasyONu dengesiz hale gelmiş, pulmONer açıdan çökmeye yüz tutmuş, kalbi besleyen korONer damarları tıkanmış dünyanın,  dONu gevşemiş, kısa  pantolONllu ve  kONtak lenslerini düşürmüş, kendini ve başkalarını dinlemekten ziyade sürekli kONuşan ve sözde sON derece kendinden emin  şaşkaloz insanlığına  farkındalık için bir öngörü değil  bir ONgörü sunacak bu yazı.

 

Açların dünyasında, tabakta bir porsiyON bONfile, maydONozlu köfte 
MayONezli salata  ve yanında somON. üstüne dONdurmalı limONlu  bir kek sONrası hipertansiyON ve arkasından gelen ONarım gerektiren rahatsızlıklar için hafif cerrahi bir operasyON olsun o halde sözcükler.
Belki yeryüzünde açlık ve çatışmalarla ilerleyen süreçler neden var diye de sorar ve “O’nun yüzünden, ONun yüzünden ” diye de cevaplar birileri.beşleri,ONları.  

 

SpONsorlar ,kONtlar ve barONlar  hegomONyasında, bilgelikle ters düşen korelasyONu sON derece iyi oturmuş sofistike bir bidON kafalı morONluk ve profesyONel vasatlıkla  kendini ne iflasa ne de kONkordatoya hazırlamamış bir dünyada;  her topa zıplayıp sONra da PlONjON yapıp gol kurtaran kaleci edası ile kendinden emin bir şekilde mütemadiyen    kONtrpiyede kalarak yanılıyor insanlık sONrası da yenilgisini taçlandırıyor kendi kalesine gol atarken. Dünya top gibi yuvarlak mı yoksa KONtrplak gibi düz mü gibi tartışmaları sürdürülürken ve aynı zamanda Mars misyONunun kONuşulduğu, Ay’ın karanlık yüzünde ve uzay İstasyONlarında  kONtenjan kapma yarıışının garabetinde  olan insanlık işte. Sorunları çözmeye çalışrken daha önce mutfak tezgâhından alınmış olup halihazırda banyONun musluğunda bulunan  sızdırmazlık cONtası lavabONunkiyle değiştirilebilir mi  diye bir tarafı yaparken diğer yanı bozarak düşünen insanın ,ON numara  garip insanlık halleri bunlar.

 

 

 

10 yıl önce saat  ONa ON kala   projeksiyON cihazı çalıştı.  sONunda TelefONlar ve televizyONlar sustu fONda kendi  kONumunu belirleme halindeki  insan var. SONsuzluk sanrısında yaşayan ve sürekli ONay ve ONaylanma beklentisinde milyONların sevgilisi olmak isteyen  insan. Ve  o tiyatro salONunda piyanONun yanındaki kONsolun üzerindeki çağdaş daktilONun klavyesi üzerinde gezinen parmaklar irONik bir kONser veriyor . Parmaklarımı izliyorum. Bu ON parmak Bir öngörü değil ON-görü sunacak hepimize . SONunda kONser başladı.

 

Herhangi bir coğrafyada herhangi bir çatışmada, eninde sONunda  barışçı ve kalıcı çözüm için atılması gerekli olan ivedi ve  somut adımlar yerine hala nasyONalizm temelli uygun adım marşlar dinlemeye doymadı mı insanlık.Hangi treni kaçırdı kimbilir.  PerON kalabalık   sON durak neresi?

 

İnsanın başını zONklatan organize bir vasatlıkla , ON parmağında ON hüneriyle ve  tilki kurnazlığıyla yayılan hangisinin sONuncusu olduğunu bilmediğimiz dezenformasyON dolu dONelerle kuşanmış bir yapı bu. kitleleri kONtrol altında tutmaya  çalışan fraksiyONları,kONseyleri, alt komisyONları, militarizmi, spekülasyONları,ON yıllar süren  bölgesel savaşlar ve savaş koalisyONları, provokasyONları,  mONarşisiyle,idelojik aygıtlarıyla, devletler sübvansiyONları, televizyON dizileri  ve regülasyONlarıyla orkestrasyONu yöneten  emek sömürüsünün mucidi ailelerinin ve ONlara yamanma,  yaranma sevdalısı hegamON güce tapan oburdünyalıların içinde turşu kurduğu  kavanoz dipli bir dünya bu. Ve sömürülmeye devam eden insan kolONilerinin adeta bir halüsinasyONdan ibaret olduğunu esasen herşeyin güllük gülistanlık olduğuna bizi inandırmaya azmetmiş ON para etmez bir sistem.

 

Bir şehir efsanesi olan Çin Seddinin uzaydan görüldüğüne inanan, Dünya denen pazara indiğinde astrONomik rakkamlarla karşılaşıp ekONomik sorunun kaynağı ve adalet nedir diye sormak yerine “ON yıl önce ON yıl sONra” oynayan insanın manipülasyONlara açık kONvansiyONel  garabeti uzaydan ve astrONotlar tarafndan görülüyordur herhalde.   KlONlanma ‘muasır’ medeniyet sözü kadar  demode oldu, oldu mu ? . MONtlarımızı ve ayakkabılarımızı 3D yazıcılardan alıp giyidk üzermize oldu mu ? Yumuyorum gözlerimi saklanın ve devre arasında soruyorum Oldu mu ? Akıl dışı, irrasyONel hallerini de akla uygun hale getiren bir varlıktır insan.

 

 

Kış sezONunda ,envai renk tONunda simülasyON teknolojileriyle bezenmiş  diagONal olarak asılmış ve deformasyONa uğramış tablONun içindeki bir kONuta kiracı ollmuş bir tiyatro salONunun içindeyiz. Bu tiyatro şehir içinde pozisyONlanmış., Güney ya da kuzey yarımkürede gecekONdulaşan hayatı kamufle eder gibi, akıl , feraset ve formasyONdan yoksun bir zihin yapısıyla  ONarımdan geçirilen kentsel dönüşüm ya da restorasyON’nedeniyle şantiye ve mONtaj sahasına dönmüş dünya şehirlerinin herhangi birindeyiz. Bu şehir , pistON ve pompalarla dONanmış kONveyör bantları ve kONtrol panelleri ekseninde hergün  bir öncekine  profesyONelce bir akılsızlıkla yeni bir versiyON eklenen, dONanımsız ve değerden yoksun ONursuz  ve egosunu balON gibi şişirmiş, rasyONel aklı ile kendisini herşeyin sahibi ve hakimi gören,  diğerlernin arasından sıyrılıp senaryodan  rol kaparak  yetkili bir kONuma  terfi edilme gayesiyle  sürekli “bensiz benlikler için ben, ben ” diyerek şampiyONluk mücadelesindeki narsist maratONcular gibi yarışır halde  insanların, krONik sorunların sebeplerini halı altına süpürmesi hasebiyle   ONarılması hayli mesakkat gerektiren ama yine  de   mukavemetini  koruyup brONz kadar sağlam kalan  bir dünyada bulunuyor.  EkONomik ve siyasi zorluklar kONuşuluyor orada. Bu Dünyada KarbON bazlı yaşama açılan ve elektrONik  devrelerinin yarısını yakmış ve ortaya çıkan her olumsuzlukta  nasıl pozisyONlanacağını şaşırmış ama yine de çözümler için kONsültasyONun gerekli olduğunu bilen   kainatta bir yerlerde. O kainatta milyON ve trilyONlarla hatta sONsuz basamaklı sONlu sayılarla oynarken spekülasyONları, karbON ayak izini büyüttüğüne ve barbarlığını henüz uslandıramadığına  dair kONsensus içinde olduğumuz insanın  kendisini   misyONla vizyONla  SilikON Vadisi’nde İnovasyONla, şablONlardan ve dürtülerinden  kurtaramamışlığının sONu belli olmayan irONik öyküsü bu .Sistem  dONuk bakışlı  patrON kılıklı ve karşısındakilere  fasON  çalışan kadrolu taşerON elemanı muamelesi yapan  PersONel Müdürü’ edasıyla profesyONellikten dem vurarak  kONuştukça saçmalayan varlıkların sayısının ONlarca kat artmasına çok müsait.

 

10 yıl önce 10 yıl sONra . Ve hazımsızlık sancısı karısında  zihinsel  sindirim sistemine ait görüntülein  KolONoskopisi ve  beynindeki mevcut tümorlerin saptanması için pozitrON emisyON tomografisi(PET)bu öykü.  

 

 

Dünya adı verilen ve kONuk olarak gittiği  mavi balONlu evin yanındaki tiyatrONun  kapısı   salONa açılıyordu. Fuaye yoktu. ve kapının tam karşısında nazarlık niyetine mavi bONcuklarla bezenmiş bir aksesuar. SONuna kadar okuyanlar için “Yürekten akletmeyi becersin de kem gözler değmesin Dünya ve İnsanlık üzerine” diyerek kapatacaktı hiç denenmemiş işlerin ONursal Başkanlığı’nı yürüten Çiğdem Yorgancıoğlu ,yazının sONunu, kendisini de meselelerin dışında saymayan yanından uzaklaşmak için ONurlu ve sorumlu bir çıkış yapmak istercesine. TermONükleer Reaktör gibiydi hayli de ısınmıştı devreleri yakmadan gidip biraz uyuyayım dedi kendi kendine ve o sırada klavye üzerinde hala direksiyONdayken, Dünya denen  kONteynerın yeni ölçüleri üzerine düşündü.ebatlar 10X10X10 idi ...  Kendince meydan okumuştu O’na ve ONa.

 Hashtag # ÇİTONG –

ON SENE ÖNCE, ON SENE SONRA, PEKİ YA ONDAN SONRA !

 

 #10 Year Challenge

Çiğdem YORGANCIOĞLU

 

Onluk sistemde  decimal yaşıyoruz . ikilik sistemde iletişim yapıyoruz. Açma kapama anahtarı gibi çalışan milyarlarca transistörden mütevellit mikroişlemcileri ve  anahtarların programlanma durumuna göre bilgisayarın yaptığı tüm işleri matematiksel işlemlere indirgeyen  elektrik sinyallerinin akışını düşünün bir an . Sonuçta İşlemci tüm bu işlemleri ikilik düzende  (binary code) 1 ve 0 sayıları ile yapmakta. O ,birin yanına sıfırı aldık ve birler basamağına , biri de onlar basamağına alınca etti mi size bir on ? Az sonra bilgisayarımın başına  geçip  o ON’un  Atomların parçalayarak fisyona ve tekrar birleştirerek füzyon enerji üreteceğim.

 

On yıl önce on yıl sonra...    “oulipo” edebiyatın sınırlarını genişletmek gayesiyle kural altında yazı yazmaktır. İlk olarak fransız edebiyatında kayda değer  bir yeri olan bu  akım benimseyen yazar ve şairler yapıtlarına  çözülmesi meşakkat gerektiren  bulmacalar, labirentler, oyunlar, iç-içe geçmiş hikayeler, karmakarışık düzenler, formülasyonlar ve matematik-mantık oyunlarını taşımışlardır. Onlarca yıldır anagramlar da dahil olmak üzere konusu ve konsepti olan oulipo tarzı  makaleler ve öyküler yazmaktayım.  

 

o halde ON  olsun  da s10  olmasın .Bu yazıda her satırda en az bir kere olmak uzere kelimeler icinde  toplam  331 kere  10 ON  geçmektedir. Anlaşılmasını kolaylatırmak için yazıyı üç hali ile de nakledeceğim.

 

Donmuş ellerimi  montumun cebindeki  cep telefonunu karıştırır halde buldum  Hafta sonu da geçti gitti. Yeni bir haftaya başladık,  Dünyayı gezeriz gezmesine ama Arizona’dan, Washington'dan Endonezya’dan Letonya’dan  Pentagon ‘dan  ya da     Silikon Vadisi’nden değil  milongadan geldim ve  elektronik postalarımı bile kontrol etmeden ve uyku gayretiyle kontağı kapatmadan  konsantrasyonu koruyarak bir çırpıda yazma zamanı geldi. Dedim , hey yıllar yenilmedim size diyerek başta magazin dünyası olmak üzere sosyal medyayı kasıp kavuran  #10 years challenge kombinasyonları ve   üzerine  kafa patlatılan bir olgu üzerine patlasın bu kez konsantre hikaye. Dünyalı  denen içten yanmalı motorun  silindirine giren yakıt-hava karışımı piston hareketiyle  sıkıştırılıp patlamaya hazır İnsan patlayacak. Patlayacak  ama kaç barlık kompresyonla ?   Dünyalılar uyandığında acaba onların afyonu patlayacak mı?   Jetonları  düşecek mi diyenlere  umudumuz her daim mevcut demeli yine de , dört yapraklı yoncadan değil ama açmamış goncadan ümidimiz var. Konservatuvardan mezun olduğunda görkemli ve duyarlı konserler verecek. Sezon finali güzel olur belki hikayenin. Temennim odur ki ; Güzel bir dünyaya açılsın kapılar ümidimizi kaybetmeden. Sonrasında onun içinde yer alan  bir ve sıfırın yerine kararımız belirleyecek onlarca yıl  sonraki insanlık geleceğini. Roma rakamı ile “X” olmadan o İnsanlık...

 

 

On basamaklı sayılar üzerinden geri sayım tamamlandı  ve Gong çaldı başlıyoruz.

 

Daldan dala konan ve her çiçekten bal alan, maratondan triatlona, seminerden kongreye oradan da konferansa koşturan, yenilerine rezervasyon yapan,geçerken  suya sabuna dokunmadan hashtaglerle sosyal medyayı sallayan, direksiyonu sürekli kırıp zig zaglar çizen  insan ve baston yutmuş gibi dimdik yürürken aslında biberonunu yeni atmış halde emeklediğinin farkında olmayan iki büklüm insanlık için yerimizi anons edip bir konum bildirelim.

 

 

Enformasyon ağı şüpheli , grameri zayıf diksiyonu bozuk fonetik yanı güçsüz seslerin önüne çıkan gürültülü bir sessizlik hakimdi  salonda.Makinelerle haşır neşir haliyle kamburlaşıp ergonomisi bozulmuş kendi beyin, sinir sistemi ve hormonlarından bihaber  Prefrontal korteskte üst bilinç seviyesine geçmekte sınıfta kalmış, 10 yıl önce 10 yıl sonra ile meydan okuyan ama kendini  ve uluslararası tariihi, askeri,siyasi ve ekonomik konjonktürü ve dahi üretim ve tüketim tarzından türeyen eşitsizlik, adaletsizlik  ilişkilerini, okuyamayan  haliyle  iki büklüm insan hashtag tuşuna 10 yazdıktan sonra sordu.

 

Soğuktan donup kalmış jeopolitik, felsefi  ve ekonomik  bir konum mu? dondurucu ses tonu ile gelen bir cevap. “ yetmez ama Belki ..”  dedi. Peki nedir?  Dedi bir başka iç ses. Ve aldığı yanıt şöyleydi. “Eski Yunan felsefesinde monat  bölünemez, parçalanamaz birlik manasına gelir mesele insanın bu birlikten ve onun anlamından ne anladığı.Hülasa, ontolojik olarak yaşamı anlamlandırmak gerek evvela. Sonrası sonra”.

 

Lokasyon  bilgileri tamam…  Dünya denen dayalı döşeli dekorasyon ve iç mimarisi hayli karmaşık olan konuttan, kira kontratı süre sonu gelmeden mi çıkacak insanlık? Ya da Uzayda yeni yerleşkeler için konut kredisine mi başvuracak? Kupon daireler var mı Mars’ta? Kızıl Gezegen’de emlak komisyonculuğunun rayici nedir? Yoksa kendini ikonik  bir yıldız ya da karton kağıttan kaplan mı sanacak o insan, bir süre daha insanlıktan tamamen çıkmadan ?

 

Koordinasyonsuz çenesi düşük, ağzını açtığında bir kamyon laf eden, geveze. çaçaron haliyle Tanrı’nın Havva’yı Âdem’in kaburga kemiğinden klonlayıp kopyalamasıyla koyun klonlamasını bağdaştıran şaşkın haliyle ne de gülünç şu insan. Kendini bilmese de kendine toz kondurmamaya çalışma haliyle ne kadar da aciz ve yetersiz. Bu halleriyle ne kadar bitkin düşerse düşsün, nalıncı keseri gibi hep kendisine yontan hedonistlikte kondisyonunu hiç kaybetmeyen konformist  insan, konforunu kaybetmesin diye  kafasına konçlu bir   naylon çorap örülmüş minyon yüzlü  tonton bir dünya yaratıyor her doğan yeni gün. Aklı evvel bir dünya organizasyonun içinde delegasyon ve eskalasyon zaaflarıyla yönetilen anonim şirketlerde sırf telekonferans görüşmeleriyle mesleki jargonlar üzerinden konsültasyon yaparak, ya da sırf süreç ve sonuç odaklı modellerde bütüncül bakış açısından uzak bir şekilde şablonlayarak veyahut  haftasonu pikniklerinde kazandırılmaya çalışılan motivasyonla halledilebileceğie  inanılan onlarca sorun. Ve bu sorunları tarif edilen şekliyle kotardığını sandığı haline benzer bir şekilde burgulu aklını tirbüşon ile açmaya çalışan ama kendi zihinsel ve fiziksel blokajlarının çözülmesini sürekli geciktiren insan için  embriyondaki hücrelerle oynarkenki halinde  hadiszlik ziyadesiyle mevcut. Nöronbilim hala çözemedi onun kuantumu, ve fotonu çözmüş ama insan olarak  kendini kavrayamamış  kapşonlu ve aklı örtük  beyninin yapısını.Çözemedi onun kendi sonunu hazırlayan azminin temel dürtüsünü dindirememe problemini    Çözelti ya da süspansiyonların  içindeki organik maddeler ayırldı Sözcüklerden ekstraksiyon hazır biraz anason katılsa distilasyon da mümkün .Damıtmanın zamanı geldi o halde yüreği söze. Ve sonunda beyni öze.

 

Organ denen komponentlennin çoğu arızalanıp fonksiyonlarıını yitirmiş , hava  sirkülasyonu, sekteye uğramış, oksijen satürasyonu dengesiz hale gelmiş, pulmoner açıdan çökmeye yüz tutmuş, kalbi besleyen koroner damarları tıkanmış dünyanın,  donu gevşemiş, kısa  pantolonllu ve  kontak lenslerini düşürmüş, kendini ve başkalarını dinlemekten ziyade sürekli konuşan ve sözde son derece kendinden emin  şaşkaloz insanlığına  farkındalık için bir öngörü değil  bir ONgörü sunacak bu yazı.

 

Açların dünyasında, tabakta bir porsiyon bonfile, maydonozlu köfte 
Mayonezli salata  ve yanında somon. üstüne dondurmalı limonlu  bir kek sonrası hipertansiyon ve arkasından gelen onarım gerektiren rahatsızlıklar için hafif cerrahi bir operasyon olsun o halde sözcükler.
Belki yeryüzünde açlık ve çatışmalarla ilerleyen süreçler neden var diye de sorar ve “O’nun yüzünden, onun yüzünden ” diye de cevaplar birileri.beşleri,onları.  

 

Sponsorlar ,kontlar ve baronlar  hegomonyasında, bilgelikle ters düşen korelasyonu son derece iyi oturmuş sofistike bir bidon kafalı moronluk ve profesyonel vasatlıkla  kendini ne iflasa ne de konkordatoya hazırlamamış bir dünyada;  her topa zıplayıp sonra da Plonjon yapıp gol kurtaran kaleci edası ile kendinden emin bir şekilde mütemadiyen    kontrpiyede kalarak yanılıyor insanlık sonrası da yenilgisini taçlandırıyor kendi kalesine gol atarken. Dünya top gibi yuvarlak mı yoksa Kontrplak gibi düz mü gibi tartışmaları sürdürülürken ve aynı zamanda Mars misyonunun konuşulduğu, Ay’ın karanlık yüzünde ve uzay İstasyonlarında  kontenjan kapma yarıışının garabetinde  olan insanlık işte. Sorunları çözmeye çalışrken daha önce mutfak tezgâhından alınmış olup halihazırda banyonun musluğunda bulunan  sızdırmazlık contası lavabonunkiyle değiştirilebilir mi  diye bir tarafı yaparken diğer yanı bozarak düşünen insanın ,on numara  garip insanlık halleri bunlar.

 

 

 

10 yıl önce saat  ona on kala   projeksiyon cihazı çalıştı.  sonunda Telefonlar ve televizyonlar sustu fonda kendi  konumunu belirleme halindeki  insan var. Sonsuzluk sanrısında yaşayan ve sürekli onay ve onaylanma beklentisinde milyonların sevgilisi olmak isteyen  insan. Ve  o tiyatro salonunda piyanonun yanındaki konsolun üzerindeki çağdaş daktilonun klavyesi üzerinde gezinen parmaklar ironik bir konser veriyor . Parmaklarımı izliyorum. Bu on parmak Bir öngörü değil on-görü sunacak hepimize . Sonunda konser başladı.

 

Herhangi bir coğrafyada herhangi bir çatışmada, eninde sonunda  barışçı ve kalıcı çözüm için atılması gerekli olan ivedi ve  somut adımlar yerine hala nasyonalizm temelli uygun adım marşlar dinlemeye doymadı mı insanlık.Hangi treni kaçırdı kimbilir.  Peron kalabalık   son durak neresi?

 

İnsanın başını zonklatan organize bir vasatlıkla , on parmağında on hüneriyle ve  tilki kurnazlığıyla yayılan hangisinin sonuncusu olduğunu bilmediğimiz dezenformasyon dolu donelerle kuşanmış bir yapı bu. kitleleri kontrol altında tutmaya  çalışan fraksiyonları,konseyleri, alt komisyonları, militarizmi, spekülasyonları,on yıllar süren  bölgesel savaşlar ve savaş koalisyonları, provokasyonları,  monarşisiyle,idelojik aygıtlarıyla, devletler sübvansiyonları, televizyon dizileri  ve regülasyonlarıyla orkestrasyonu yöneten  emek sömürüsünün mucidi ailelerinin ve onlara yamanma,  yaranma sevdalısı hegamon güce tapan oburdünyalıların içinde turşu kurduğu  kavanoz dipli bir dünya bu. Ve sömürülmeye devam eden insan kolonilerinin adeta bir halüsinasyondan ibaret olduğunu esasen herşeyin güllük gülistanlık olduğuna bizi inandırmaya azmetmiş on para etmez bir sistem.

 

Bir şehir efsanesi olan Çin Seddinin uzaydan görüldüğüne inanan, Dünya denen pazara indiğinde astronomik rakkamlarla karşılaşıp ekonomik sorunun kaynağı ve adalet nedir diye sormak yerine “on yıl önce on yıl sonra” oynayan insanın manipülasyonlara açık konvansiyonel  garabeti uzaydan ve astronotlar tarafndan görülüyordur herhalde.   Klonlanma ‘muasır’ medeniyet sözü kadar  demode oldu, oldu mu ? . Montlarımızı ve ayakkabılarımızı 3D yazıcılardan alıp giyidk üzermize oldu mu ? Yumuyorum gözlerimi saklanın ve devre arasında soruyorum Oldu mu ? Akıl dışı, irrasyonel hallerini de akla uygun hale getiren bir varlıktır insan.

 

 

Kış sezonunda ,envai renk tonunda simülasyon teknolojileriyle bezenmiş  diagonal olarak asılmış ve deformasyona uğramış tablonun içindeki bir konuta kiracı ollmuş bir tiyatro salonunun içindeyiz. Bu tiyatro şehir içinde pozisyonlanmış., Güney ya da kuzey yarımkürede gecekondulaşan hayatı kamufle eder gibi, akıl , feraset ve formasyondan yoksun bir zihin yapısıyla  onarımdan geçirilen kentsel dönüşüm ya da restorasyon’nedeniyle şantiye ve montaj sahasına dönmüş dünya şehirlerinin herhangi birindeyiz. Bu şehir , piston ve pompalarla donanmış konveyör bantları ve kontrol panelleri ekseninde hergün  bir öncekine  profesyonelce bir akılsızlıkla yeni bir versiyon eklenen, donanımsız ve değerden yoksun onursuz  ve egosunu balon gibi şişirmiş, rasyonel aklı ile kendisini herşeyin sahibi ve hakimi gören,  diğerlernin arasından sıyrılıp senaryodan  rol kaparak  yetkili bir konuma  terfi edilme gayesiyle  sürekli “bensiz benlikler için ben, ben ” diyerek şampiyonluk mücadelesindeki narsist maratoncular gibi yarışır halde  insanların, kronik sorunların sebeplerini halı altına süpürmesi hasebiyle   onarılması hayli mesakkat gerektiren ama yine  de   mukavemetini  koruyup bronz kadar sağlam kalan  bir dünyada bulunuyor.  Ekonomik ve siyasi zorluklar konuşuluyor orada. Bu Dünyada Karbon bazlı yaşama açılan ve elektronik  devrelerinin yarısını yakmış ve ortaya çıkan her olumsuzlukta  nasıl pozisyonlanacağını şaşırmış ama yine de çözümler için konsültasyonun gerekli olduğunu bilen   kainatta bir yerlerde. O kainatta milyon ve trilyonlarla hatta sonsuz basamaklı sonlu sayılarla oynarken spekülasyonları, karbon ayak izini büyüttüğüne ve barbarlığını henüz uslandıramadığına  dair konsensus içinde olduğumuz insanın  kendisini   misyonla vizyonla  Silikon Vadisi’nde İnovasyonla, şablonlardan ve dürtülerinden  kurtaramamışlığının sonu belli olmayan ironik öyküsü bu .Sistem  donuk bakışlı  patron kılıklı ve karşısındakilere  fason  çalışan kadrolu taşeron elemanı muamelesi yapan  Personel Müdürü’ edasıyla profesyonellikten dem vurarak  konuştukça saçmalayan varlıkların sayısının onlarca kat artmasına çok müsait.

 

10 yıl önce 10 yıl sonra . Ve hazımsızlık sancısı karısında  zihinsel  sindirim sistemine ait görüntülein  Kolonoskopisi ve  beynindeki mevcut tümorlerin saptanması için pozitron emisyon tomografisi(PET)bu öykü.  

 

 

Dünya adı verilen ve konuk olarak gittiği  mavi balonlu evin yanındaki tiyatronun  kapısı   salona açılıyordu. Fuaye yoktu. ve kapının tam karşısında nazarlık niyetine mavi boncuklarla bezenmiş bir aksesuar. Sonuna kadar okuyanlar için “Yürekten akletmeyi becersin de kem gözler değmesin Dünya ve İnsanlık üzerine” diyerek kapatacaktı hiç denenmemiş işlerin Onursal Başkanlığı’nı yürüten Çiğdem Yorgancıoğlu ,yazının sonunu, kendisini de meselelerin dışında saymayan yanından uzaklaşmak için onurlu ve sorumlu bir çıkış yapmak istercesine. Termonükleer Reaktör gibiydi hayli de ısınmıştı devreleri yakmadan gidip biraz uyuyayım dedi kendi kendine ve o sırada klavye üzerinde hala direksiyondayken, Dünya denen  konteynerın yeni ölçüleri üzerine düşündü.ebatlar 10X10X10 idi ...  Kendince meydan okumuştu O’na ve ona.

  

 şimdi aynı yazıyı bir de şöyle okuyup   (10 ) on    ları görelim sonuna kadar... s10una kadar ...

 

 

Hashtag # ÇİTONG –

ON SENE ÖNCE, ON SENE SONRA, PEKİ YA ONDAN SONRA !

 

 #10 Year Challenge

Çiğdem YORGANCIOĞLU

 

Onluk sistemde  decimal yaşıyoruz . ikilik sistemde iletişim yapıyoruz. Açma kapama anahtarı gibi çalışan milyarlarca transistörden mütevellit mikroişlemcileri ve  anahtarların programlanma durumuna göre bilgisayarın yaptığı tüm işleri matematiksel işlemlere indirgeyen  elektrik sinyallerinin akışını düşünün bir an . S(10)uçta İşlemci tüm bu işlemleri ikilik düzende  (binary code) 1 ve 0 sayıları ile yapmakta. O ,birin yanına sıfırı aldık ve birler basamağına , biri de (10)lar basamağına alınca etti mi size bir (10) ? Az s(10)ra bilgisayarımın başına  geçip  o ON’un  Atomların parçalayarak fisy(10)a ve tekrar birleştirerek füzy(10) enerji üreteceğim.

 

On yıl önce (10) yıl s(10)ra...    “oulipo” edebiyatın sınırlarını genişletmek gayesiyle kural altında yazı yazmaktır. İlk olarak fransız edebiyatında kayda değer  bir yeri olan bu  akım benimseyen yazar ve şairler yapıtlarına  çözülmesi meşakkat gerektiren  bulmacalar, labirentler, oyunlar, iç-içe geçmiş hikayeler, karmakarışık düzenler, formülasy(10)lar ve matematik-mantık oyunlarını taşımışlardır. Onlarca yıldır anagramlar da dahil olmak üzere k(10)usu ve k(10)septi olan oulipo tarzı  makaleler ve öyküler yazmaktayım.  

 

o halde ON  olsun  da s10  olmasın .Bu yazıda her satırda en az bir kere olmak uzere kelimeler icinde  toplam  331 kere  10 ON  geçmektedir. Anlaşılmasını kolaylatırmak için yazıyı üç hali ile de nakledeceğim.

 

D(10)muş ellerimi  m(10)tumun cebindeki  cep telef(10)unu karıştırır halde buldum  Hafta s(10)u da geçti gitti. Yeni bir haftaya başladık,  Dünyayı gezeriz gezmesine ama Ariz(10)a’dan, Washingt(10)'dan End(10)ezya’dan Let(10)ya’dan  Pentag(10) ‘dan  ya da     Silik(10) Vadisi’nden değil  mil(10)gadan geldim ve  elektr(10)ik postalarımı bile k(10)trol etmeden ve uyku gayretiyle k(10)tağı kapatmadan  k(10)santrasy(10)u koruyarak bir çırpıda yazma zamanı geldi. Dedim , hey yıllar yenilmedim size diyerek başta magazin dünyası olmak üzere sosyal medyayı kasıp kavuran  #10 years challenge kombinasy(10)ları ve   üzerine  kafa patlatılan bir olgu üzerine patlasın bu kez k(10)santre hikaye. Dünyalı  denen içten yanmalı motorun  silindirine giren yakıt-hava karışımı pist(10) hareketiyle  sıkıştırılıp patlamaya hazır İnsan patlayacak. Patlayacak  ama kaç barlık kompresy(10)la ?   Dünyalılar uyandığında acaba (10)ların afy(10)u patlayacak mı?   Jet(10)ları  düşecek mi diyenlere  umudumuz her daim mevcut demeli yine de , dört yapraklı y(10)cadan değil ama açmamış g(10)cadan ümidimiz var. K(10)servatuvardan mezun olduğunda görkemli ve duyarlı k(10)serler verecek. Sez(10) finali güzel olur belki hikayenin. Temennim odur ki ; Güzel bir dünyaya açılsın kapılar ümidimizi kaybetmeden. S(10)rasında (10)un içinde yer alan  bir ve sıfırın yerine kararımız belirleyecek (10)larca yıl  s(10)raki insanlık geleceğini. Roma rakamı ile “X” olmadan o İnsanlık...

 

 

On basamaklı sayılar üzerinden geri sayım tamamlandı  ve G(10)g çaldı başlıyoruz.

 

Daldan dala k(10)an ve her çiçekten bal alan, marat(10)dan triatl(10)a, seminerden k(10)greye oradan da k(10)feransa koşturan, yenilerine rezervasy(10) yapan,geçerken  suya sabuna dokunmadan hashtaglerle sosyal medyayı sallayan, direksiy(10)u sürekli kırıp zig zaglar çizen  insan ve bast(10) yutmuş gibi dimdik yürürken aslında biber(10)unu yeni atmış halde emeklediğinin farkında olmayan iki büklüm insanlık için yerimizi an(10)s edip bir k(10)um bildirelim.

 

 

Enformasy(10) ağı şüpheli , grameri zayıf diksiy(10)u bozuk f(10)etik yanı güçsüz seslerin önüne çıkan gürültülü bir sessizlik hakimdi  sal(10)da.Makinelerle haşır neşir haliyle kamburlaşıp erg(10)omisi bozulmuş kendi beyin, sinir sistemi ve horm(10)larından bihaber  Prefr(10)tal korteskte üst bilinç seviyesine geçmekte sınıfta kalmış, 10 yıl önce 10 yıl s(10)ra ile meydan okuyan ama kendini  ve uluslararası tariihi, askeri,siyasi ve ek(10)omik k(10)j(10)ktürü ve dahi üretim ve tüketim tarzından türeyen eşitsizlik, adaletsizlik  ilişkilerini, okuyamayan  haliyle  iki büklüm insan hashtag tuşuna 10 yazdıktan s(10)ra sordu.

 

Soğuktan d(10)up kalmış jeopolitik, felsefi  ve ek(10)omik  bir k(10)um mu? d(10)durucu ses t(10)u ile gelen bir cevap. “ yetmez ama Belki ..”  dedi. Peki nedir?  Dedi bir başka iç ses. Ve aldığı yanıt şöyleydi. “Eski Yunan felsefesinde m(10)at  bölünemez, parçalanamaz birlik manasına gelir mesele insanın bu birlikten ve (10)un anlamından ne anladığı.Hülasa, (10)tolojik olarak yaşamı anlamlandırmak gerek evvela. S(10)rası s(10)ra”.

 

Lokasy(10)  bilgileri tamam…  Dünya denen dayalı döşeli dekorasy(10) ve iç mimarisi hayli karmaşık olan k(10)uttan, kira k(10)tratı süre s(10)u gelmeden mi çıkacak insanlık? Ya da Uzayda yeni yerleşkeler için k(10)ut kredisine mi başvuracak? Kup(10) daireler var mı Mars’ta? Kızıl Gezegen’de emlak komisy(10)culuğunun rayici nedir? Yoksa kendini ik(10)ik  bir yıldız ya da kart(10) kağıttan kaplan mı sanacak o insan, bir süre daha insanlıktan tamamen çıkmadan ?

 

Koordinasy(10)suz çenesi düşük, ağzını açtığında bir kamy(10) laf eden, geveze. çaçar(10) haliyle Tanrı’nın Havva’yı Âdem’in kaburga kemiğinden kl(10)layıp kopyalamasıyla koyun kl(10)lamasını bağdaştıran şaşkın haliyle ne de gülünç şu insan. Kendini bilmese de kendine toz k(10)durmamaya çalışma haliyle ne kadar da aciz ve yetersiz. Bu halleriyle ne kadar bitkin düşerse düşsün, nalıncı keseri gibi hep kendisine y(10)tan hed(10)istlikte k(10)disy(10)unu hiç kaybetmeyen k(10)formist  insan, k(10)forunu kaybetmesin diye  kafasına k(10)çlu bir   nayl(10) çorap örülmüş miny(10) yüzlü  t(10)t(10) bir dünya yaratıyor her doğan yeni gün. Aklı evvel bir dünya organizasy(10)un içinde delegasy(10) ve eskalasy(10) zaaflarıyla yönetilen an(10)im şirketlerde sırf telek(10)ferans görüşmeleriyle mesleki jarg(10)lar üzerinden k(10)sültasy(10) yaparak, ya da sırf süreç ve s(10)uç odaklı modellerde bütüncül bakış açısından uzak bir şekilde şabl(10)layarak veyahut  haftas(10)u pikniklerinde kazandırılmaya çalışılan motivasy(10)la halledilebileceğie  inanılan (10)larca sorun. Ve bu sorunları tarif edilen şekliyle kotardığını sandığı haline benzer bir şekilde burgulu aklını tirbüş(10) ile açmaya çalışan ama kendi zihinsel ve fiziksel blokajlarının çözülmesini sürekli geciktiren insan için  embriy(10)daki hücrelerle oynarkenki halinde  hadiszlik ziyadesiyle mevcut. Nör(10)bilim hala çözemedi (10)un kuantumu, ve fot(10)u çözmüş ama insan olarak  kendini kavrayamamış  kapş(10)lu ve aklı örtük  beyninin yapısını.Çözemedi (10)un kendi s(10)unu hazırlayan azminin temel dürtüsünü dindirememe problemini    Çözelti ya da süspansiy(10)ların  içindeki organik maddeler ayırldı Sözcüklerden ekstraksiy(10) hazır biraz anas(10) katılsa distilasy(10) da mümkün .Damıtmanın zamanı geldi o halde yüreği söze. Ve s(10)unda beyni öze.

 

Organ denen komp(10)entlennin çoğu arızalanıp f(10)ksiy(10)larıını yitirmiş , hava  sirkülasy(10)u, sekteye uğramış, oksijen satürasy(10)u dengesiz hale gelmiş, pulm(10)er açıdan çökmeye yüz tutmuş, kalbi besleyen kor(10)er damarları tıkanmış dünyanın,  d(10)u gevşemiş, kısa  pantol(10)llu ve  k(10)tak lenslerini düşürmüş, kendini ve başkalarını dinlemekten ziyade sürekli k(10)uşan ve sözde s(10) derece kendinden emin  şaşkaloz insanlığına  farkındalık için bir öngörü değil  bir ONgörü sunacak bu yazı.

 

Açların dünyasında, tabakta bir porsiy(10) b(10)file, mayd(10)ozlu köfte 
May(10)ezli salata  ve yanında som(10). üstüne d(10)durmalı lim(10)lu  bir kek s(10)rası hipertansiy(10) ve arkasından gelen (10)arım gerektiren rahatsızlıklar için hafif cerrahi bir operasy(10) olsun o halde sözcükler.
Belki yeryüzünde açlık ve çatışmalarla ilerleyen süreçler neden var diye de sorar ve “O’nun yüzünden, (10)un yüzünden ” diye de cevaplar birileri.beşleri,(10)ları.  

 

Sp(10)sorlar ,k(10)tlar ve bar(10)lar  hegom(10)yasında, bilgelikle ters düşen korelasy(10)u s(10) derece iyi oturmuş sofistike bir bid(10) kafalı mor(10)luk ve profesy(10)el vasatlıkla  kendini ne iflasa ne de k(10)kordatoya hazırlamamış bir dünyada;  her topa zıplayıp s(10)ra da Pl(10)j(10) yapıp gol kurtaran kaleci edası ile kendinden emin bir şekilde mütemadiyen    k(10)trpiyede kalarak yanılıyor insanlık s(10)rası da yenilgisini taçlandırıyor kendi kalesine gol atarken. Dünya top gibi yuvarlak mı yoksa K(10)trplak gibi düz mü gibi tartışmaları sürdürülürken ve aynı zamanda Mars misy(10)unun k(10)uşulduğu, Ay’ın karanlık yüzünde ve uzay İstasy(10)larında  k(10)tenjan kapma yarıışının garabetinde  olan insanlık işte. Sorunları çözmeye çalışrken daha önce mutfak tezgâhından alınmış olup halihazırda bany(10)un musluğunda bulunan  sızdırmazlık c(10)tası lavab(10)unkiyle değiştirilebilir mi  diye bir tarafı yaparken diğer yanı bozarak düşünen insanın ,(10) numara  garip insanlık halleri bunlar.

 

 

 

10 yıl önce saat  (10)a (10) kala   projeksiy(10) cihazı çalıştı.  s(10)unda Telef(10)lar ve televizy(10)lar sustu f(10)da kendi  k(10)umunu belirleme halindeki  insan var. S(10)suzluk sanrısında yaşayan ve sürekli (10)ay ve (10)aylanma beklentisinde mily(10)ların sevgilisi olmak isteyen  insan. Ve  o tiyatro sal(10)unda piyan(10)un yanındaki k(10)solun üzerindeki çağdaş daktil(10)un klavyesi üzerinde gezinen parmaklar ir(10)ik bir k(10)ser veriyor . Parmaklarımı izliyorum. Bu (10) parmak Bir öngörü değil (10)-görü sunacak hepimize . S(10)unda k(10)ser başladı.

 

Herhangi bir coğrafyada herhangi bir çatışmada, eninde s(10)unda  barışçı ve kalıcı çözüm için atılması gerekli olan ivedi ve  somut adımlar yerine hala nasy(10)alizm temelli uygun adım marşlar dinlemeye doymadı mı insanlık.Hangi treni kaçırdı kimbilir.  Per(10) kalabalık   s(10) durak neresi?

 

İnsanın başını z(10)klatan organize bir vasatlıkla , (10) parmağında (10) hüneriyle ve  tilki kurnazlığıyla yayılan hangisinin s(10)uncusu olduğunu bilmediğimiz dezenformasy(10) dolu d(10)elerle kuşanmış bir yapı bu. kitleleri k(10)trol altında tutmaya  çalışan fraksiy(10)ları,k(10)seyleri, alt komisy(10)ları, militarizmi, spekülasy(10)ları,(10) yıllar süren  bölgesel savaşlar ve savaş koalisy(10)ları, provokasy(10)ları,  m(10)arşisiyle,idelojik aygıtlarıyla, devletler sübvansiy(10)ları, televizy(10) dizileri  ve regülasy(10)larıyla orkestrasy(10)u yöneten  emek sömürüsünün mucidi ailelerinin ve (10)lara yamanma,  yaranma sevdalısı hegam(10) güce tapan oburdünyalıların içinde turşu kurduğu  kavanoz dipli bir dünya bu. Ve sömürülmeye devam eden insan kol(10)ilerinin adeta bir halüsinasy(10)dan ibaret olduğunu esasen herşeyin güllük gülistanlık olduğuna bizi inandırmaya azmetmiş (10) para etmez bir sistem.

 

Bir şehir efsanesi olan Çin Seddinin uzaydan görüldüğüne inanan, Dünya denen pazara indiğinde astr(10)omik rakkamlarla karşılaşıp ek(10)omik sorunun kaynağı ve adalet nedir diye sormak yerine “(10) yıl önce (10) yıl s(10)ra” oynayan insanın manipülasy(10)lara açık k(10)vansiy(10)el  garabeti uzaydan ve astr(10)otlar tarafndan görülüyordur herhalde.   Kl(10)lanma ‘muasır’ medeniyet sözü kadar  demode oldu, oldu mu ? . M(10)tlarımızı ve ayakkabılarımızı 3D yazıcılardan alıp giyidk üzermize oldu mu ? Yumuyorum gözlerimi saklanın ve devre arasında soruyorum Oldu mu ? Akıl dışı, irrasy(10)el hallerini de akla uygun hale getiren bir varlıktır insan.

 

 

Kış sez(10)unda ,envai renk t(10)unda simülasy(10) teknolojileriyle bezenmiş  diag(10)al olarak asılmış ve deformasy(10)a uğramış tabl(10)un içindeki bir k(10)uta kiracı ollmuş bir tiyatro sal(10)unun içindeyiz. Bu tiyatro şehir içinde pozisy(10)lanmış., Güney ya da kuzey yarımkürede gecek(10)dulaşan hayatı kamufle eder gibi, akıl , feraset ve formasy(10)dan yoksun bir zihin yapısıyla  (10)arımdan geçirilen kentsel dönüşüm ya da restorasy(10)’nedeniyle şantiye ve m(10)taj sahasına dönmüş dünya şehirlerinin herhangi birindeyiz. Bu şehir , pist(10) ve pompalarla d(10)anmış k(10)veyör bantları ve k(10)trol panelleri ekseninde hergün  bir öncekine  profesy(10)elce bir akılsızlıkla yeni bir versiy(10) eklenen, d(10)anımsız ve değerden yoksun (10)ursuz  ve egosunu bal(10) gibi şişirmiş, rasy(10)el aklı ile kendisini herşeyin sahibi ve hakimi gören,  diğerlernin arasından sıyrılıp senaryodan  rol kaparak  yetkili bir k(10)uma  terfi edilme gayesiyle  sürekli “bensiz benlikler için ben, ben ” diyerek şampiy(10)luk mücadelesindeki narsist marat(10)cular gibi yarışır halde  insanların, kr(10)ik sorunların sebeplerini halı altına süpürmesi hasebiyle   (10)arılması hayli mesakkat gerektiren ama yine  de   mukavemetini  koruyup br(10)z kadar sağlam kalan  bir dünyada bulunuyor.  Ek(10)omik ve siyasi zorluklar k(10)uşuluyor orada. Bu Dünyada Karb(10) bazlı yaşama açılan ve elektr(10)ik  devrelerinin yarısını yakmış ve ortaya çıkan her olumsuzlukta  nasıl pozisy(10)lanacağını şaşırmış ama yine de çözümler için k(10)sültasy(10)un gerekli olduğunu bilen   kainatta bir yerlerde. O kainatta mily(10) ve trily(10)larla hatta s(10)suz basamaklı s(10)lu sayılarla oynarken spekülasy(10)ları, karb(10) ayak izini büyüttüğüne ve barbarlığını henüz uslandıramadığına  dair k(10)sensus içinde olduğumuz insanın  kendisini   misy(10)la vizy(10)la  Silik(10) Vadisi’nde İnovasy(10)la, şabl(10)lardan ve dürtülerinden  kurtaramamışlığının s(10)u belli olmayan ir(10)ik öyküsü bu .Sistem  d(10)uk bakışlı  patr(10) kılıklı ve karşısındakilere  fas(10)  çalışan kadrolu taşer(10) elemanı muamelesi yapan  Pers(10)el Müdürü’ edasıyla profesy(10)ellikten dem vurarak  k(10)uştukça saçmalayan varlıkların sayısının (10)larca kat artmasına çok müsait.

 

10 yıl önce 10 yıl s(10)ra . Ve hazımsızlık sancısı karısında  zihinsel  sindirim sistemine ait görüntülein  Kol(10)oskopisi ve  beynindeki mevcut tümorlerin saptanması için pozitr(10) emisy(10) tomografisi(PET)bu öykü.  

 

 

Dünya adı verilen ve k(10)uk olarak gittiği  mavi bal(10)lu evin yanındaki tiyatr(10)un  kapısı   sal(10)a açılıyordu. Fuaye yoktu. ve kapının tam karşısında nazarlık niyetine mavi b(10)cuklarla bezenmiş bir aksesuar. S(10)una kadar okuyanlar için “Yürekten akletmeyi becersin de kem gözler değmesin Dünya ve İnsanlık üzerine” diyerek kapatacaktı hiç denenmemiş işlerin Onursal Başkanlığı’nı yürüten Çiğdem Yorgancıoğlu ,yazının s(10)unu, kendisini de meselelerin dışında saymayan yanından uzaklaşmak için (10)urlu ve sorumlu bir çıkış yapmak istercesine. Term(10)ükleer Reaktör gibiydi hayli de ısınmıştı devreleri yakmadan gidip biraz uyuyayım dedi kendi kendine ve o sırada klavye üzerinde hala direksiy(10)dayken, Dünya denen  k(10)teynerın yeni ölçüleri üzerine düşündü.ebatlar 10X10X10 idi ...  Kendince meydan okumuştu O’na ve (10)a.

  

 


  

Comments