Ayıpsız ama eksiksiz bir noksanlıkta
Ufalanmamiş bütünde tamamlandı yarım
Gamsız, dünyadan tereddütsüz korkarım.
Hırka sökülüp,kılıç kından çıktı diye
Bin sitemli serzenişe bir "üf" denmez
Ateş sönerse, o kora üflenmez .
Ne gidilmemiş sahile uzanan limanı
Ne Afrika’da OrtaAsyalı bir Şamanı
Nağmelerde anlatır bu hikaye .
Aslolan evin bacasından tüten dumanı
Kısık ateşi üfleyerek söndürmemeye dair
Emanetlere beyaz gül resimleri çizer şair .
Kıtalar aşıp , sepetine koyup pılını pırtını
Koştu sahilde fenerin ışığındaki bahtına
Süzüldü buyur edildiği firuze tahtına
Başında ak sümbüllü al gelincikten taç
Uçurumdan atladı, tuttu kollarında bir yamaç
Gelmedim bu gece, kapıyı usulca kapat
Bahçeye açılan pencerenin panjurunu aç
Yıldızlı gecede gidilen tenha bir yolda
Sazın arasına giren vızıltılı sivrisinek
Paldır küldür tebessümlü sözü kapatınca
Billur kasede soğuyan nefsimdeki çorbam
İçime sığmayan yokluk kadar manidar.
Perçemde yek nefesin ılgıt esen yeli var .
kaşığın içindeki aynada, kendi yüzüm
görüntüsü ters, arkasındaki yüzlerden dar.
Kıvılcımdan gökyüzü başaşağı duruyor.
bulutlardaki mürüvetin kerevetine oturmuş
Korunağında o kadar çok melek var ki
gözbebeğimin içinde başım dönüyor.
Dil kalptir, dilsiz dilimin döndüğü kadar
Hepsinin kanadına kilidin anahtarı verilince
Dilim kelepçe,ıssızlığımın fevki kadar
Nerede gizlendi ise o ilk narin alakadar
Ne geldiğini sesler, ne nefesi payidar
H.Çiğdem Yorgancıoğlu
İstanbul Ocak 2015 ‘’ Lodos
Comments