AB ENERJİ POLİTİKALARINDA TÜRKİYE’NİN YERİ
Hicran Çiğdem Yorgancıoğlu
Web sitesi :http://www.cigdemyorgancioglu.org/
Ankara Gazi Kitabevi tarafından yayınlan “Mavi Elma: Türkiye-Avrupa İlişkileri” adlı kitap için katkı sunduğum bölüm. Emeği geçen ve katkı sunan tüm özel ve tüzel kişilere teşekkürler.
http://politikaakademisi.org/2016/07/04/upadan-yeni-kitap-mavi-elma-turkiye-avrupa-iliskileri/
http://politikaakademisi.org/2014/12/30/cigdem-yorgancioglu/
Kitap kapağı
Kitabın içeriği ise şöyle;
Önsöz
(Yaşar Yakış)
Önsöz (Murat Karayalçın)
GİRİŞ: Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri: Hiç Bitmeyen Maraton (Hüseyin Işıksal)
Birinci Bölüm: Avrupa Birliği Politikaları ve Türkiye
1. AK Parti Döneminde AB Süreci: Çok Boyutlu İnşacılığın Pragmatizm ile Sentezi (Ahmet Erdi Öztürk)
2. AB Enerji Politikalarında Türkiye’nin Yeri (Çiğdem Yorgancıoğlu)
3. Güney Kafkasya Bölgesi: Türkiye-Avrupa Birliği İlişkilerinde Yeni Bir Rekabet Mi, İşbirliği Sahası Mı? (Sina Kısacık & Furkan Kaya)
4. Türkiye-Rusya Federasyonu Arasındaki Mevcut Gerginliğin Avrupa Enerji Güvenliğine Olası Yansımaları Hakkında Bir Değerlendirme (Sina Kısacık & Furkan Kaya)
5. Türkiye’nin Avrupa’da Yaşayan Türklere Yönelik Politikaları (Saltuk Buğra Bozkurt)
İkinci Bölüm: Güvenlik Perspektifinden Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri
6. AB’nin Türkiye İlerleme Raporları ve Strateji Belgeleri Bağlamında Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikaları (Deniz Tansi)
7. NATO Açısından Türkiye-AB İlişkileri (Ali Oğuz Diriöz)
8. Türkiye-Avrupa Birliği İlişkilerinde Amerika Birleşik Devletleri Faktörü: Arka Plan, Diskurlar, Etkileşimler (Gürol Baba)
9. Türkiye-Avrupa Birliği İlişkilerinde Rusya Faktörü (Göktürk Tüysüzoğlu)
Üçüncü Bölüm: Türkiye’nin Avrupa Birliği Üyesi Komşularıyla İlişkileri
10. Avrupa Birliği Çerçevesinde Türkiye-Yunanistan İlişkileri (Didem Ekinci Sarıer)
11. Türkiye-Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (Kıbrıs Cumhuriyeti) İlişkileri: Geçmişin Prangaları Arasında Gelecek Arayışları (Hüseyin Işıksal)
12. Bulgaristan Türkleri ve Türkiye-Bulgaristan İlişkileri (Hüseyin Işıksal)
Dördüncü Bölüm: Türkiye-Balkan Ülkeleri İlişkileri
13. Türkiye ve Avrupa Birliği’nin Batı Balkanlar Politikaları Özelinde Bosna Hersek, Hırvatistan ve Sırbistan’la İlişkiler (Sina Kısacık & Esma Bunjaku)
14. Türkiye-Romanya İlişkileri (Anıl Kemal Aktaş)
15. Türkiye-Kosova İlişkileri (Esma Bunjaku)
Beşinci Bölüm: Türkiye-Avrupa Birliği Akdeniz Üyeleri İlişkileri
16. Türkiye-İtalya İlişkileri: Ticari Temelli Bir İlişkinin Uzun Siyasi Tarihi (Levent Yılmaz)
17. Türkiye-Vatikan İlişkileri (Şahin Keskin)
18. Yakın Dönem Türkiye-İspanya İlişkileri (Özcan Öğüt)
Altıncı Bölüm: Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin Ana Aktörleriyle İlişkileri
19. Avrupa Birliği Triumvirası’nın Gözünden ‘Yeni Türkiye’: Post-Yapısalcı Bir Medya Analizi (Oğuzhan Göksel)
20. Türk-Alman İlişkilerinin Son On Yılı (Murat Önsoy)
21. Yakın Dönem Türkiye-Fransa İlişkileri: Hollande Döneminde Yaşanan Normalleşme ve Geleceğe Dair Öngörüler (Ozan Örmeci)
22. Son Yıllarda Türkiye-Birleşik Krallık (İngiltere) İlişkileri: İlişkilerde ‘Altın Çağ’ Dönemi Mi? (Ozan Örmeci)
Yedinci Bölüm: Türkiye-Kuzey Avrupa İlişkileri
23. Türkiye-İskandinav Ülkeleri İlişkileri (Hacı Mehmet Boyraz)
24. Tarihten Günümüze Türkiye-Hollanda İlişkileri (Kadri Kaan Renda)
25. Belçika’da Güvenlikleştirilen Sözde Ermeni Soykırımı, İslamofobi ve Belçika Türkleri (Emete Gözügüzelli)
Sekizinci Bölüm: Türkiye-Merkez Avrupa İlişkileri
26. Türkiye-Avusturya İlişkileri (Raimund Weinberger)
27. Yakın Dönem Türkiye-Macaristan İlişkileri (Emre Saral)
28. Tarihin Sıcaklığından Gelen Türkiye-Polonya İlişkileri (Basri Alp Akıncı)
SONUÇ: Türkiye-AB İlişkileri: Uzun İnce Bir Yola Devam (Ozan Örmeci)
Kitabı satın almak için;
AB ENERJİ POLİTİKALARINDA TÜRKİYE’NİN YERİ
Hicran Çiğdem Yorgancıoğlu
Anahtar Kelimeler : Enerji Verimliliği, Yenilenebilir Enerji Kaynağı,Avrupa Birliği, EPDK, İklim Değişikliği, Avrupa Birliği Enerji politikaları, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, AB müktesabatı, P1 + 5, Sera Gazı
ÖZET : AB enerji politikalarında Türkiye’nin yeri, Türkiye’nin enerji politikalarında AB ‘nin yeri ile paralel incelenmesi gerekenbir konu olup ,Türkiye ve AB politikalarını irdelemek için evvela AB’nin, akabinde, enerjinin iktisadi büyümeyi realize edecek ve sosyal gelişmeyi destekleyecek şekilde, zamanında, kafi miktarda, güvenilir, rekabet edilebilir fiyatlardan, çevresel etki hususu dikkate alınarak temin edilmesini, enerji karışımında yenilenebilir enerjinin payını arttırırken, nükleer enerjiden de faydalanılmasını hedef olarak belirlemiş, kaynak ülke ve güzergâh çeşitliliğini çok boyutlu enerji stratejisi içine almış Türkiye’nin enerji politikalarına odaklanılmaldır. Bu çalışmada AB ile kesiştikleri, birlikte dirsek teması ile yürüdükleri, ayrıştıkları noktalara dokunmanın yanısıra Türkiye’nin Enerji de dahil Avrupa Birliği’ne uyum sürecine, çıkarılan yasa, yönetmelik ve uygulamalara değinilirken içinde bulunduğu coğrafyanın Batı’sında enerjide dışa bağımlı bir Avrupa ile doğusunda petrol ve doğalgaz rezervleri açısından hayli zengin ülkeler arasında bir köprü işlevi gören ülkemizin stratejik konumunun öneminden bahsedilecektir.
2009 yılındaki Rusya-Ukrayna doğalgaz krizi sonrasında Avrupa alternatif gaz kaynakları bulma arayışlarının kazandığı ivme, her ne kadar önünde bir takım lojistik engeller olsa da ülkemizdeki Irak, İran ve Azerbaycan doğalgaz sahalarını Avrupa'ya bağlayarak bölgenin enerji merkezi olma konusunda Türkiye’nin fitilini ateşledi. Bugün İran'ın TANAP'tan hisse satın almak niyetinin olduğu bir zamandayız. Olası İran doğalgazının TANAP aracılığıyla Avrupa pazarlarına ulaşması AB ve Moskova’daki taşların yerinden oynaması noktasında Türkiye’nin önemine işaret etmektedir. Bu nedenlerden dolayı Türkiye’nin enerji konusunda AB ile ilişkilerini değerlendiririken tarihin dönüm noktalarından biri olma niteliğinden dolayı İran doğalgazının Avrupa’ya transferinde Türkiye’nin enerji koridoru olmasına katkıda bulunacağı öngörüsüye İran’ın P1+5 Nükleer müzakereler ve imzalanan çerçeve anlaşmasına istinaden yeni konumu, birlik üyesi ülkelerin yaptırımlara dair yeni bakış açısı karşısında Türkiye’nin mevcut Dış Politikasının da dikakte alarak İran’a karşı konumlanma şeklinin de irdelemesi gerekliliğine binaen çalışmaya AB’nin Enerji alanında İran ile çizmiş oldukları yollara ve işbirlikteliği potansiyellerine de özet içinde değinmektedir. AB Enerji politikaları başta İran olmak üzere Ortadoğu’nun olduğu gibi Rusya gibi br ana aktörün enerji konusunda yapılan yatırım işbirliktelikleri gibi hamleler ve taktik manevralarla AB ve Türkiye arasındaki Enerji politikalarındaki AB müktesabatına uyumlulaşmaya müspet ve /veya menfi ne yönde etki edebileceği konusunda projeksiyonlar sunmakta bu çalışmanın tali hedefleri arasında yeralmaktadır. .
GİRİŞ
Türkiye, enerji alanında önümüzdeki 5 yıllık döneme ilişkin stratejisini belirledi. Yeni stratejinin merkezinde kaynak ve tedarikçi çeşitliliğinin yanısıra nükleer enerjinin devreye alınması, yerli ve yenilenebilir kaynakların ağırlığının artması,enerjinin, diplomasi koridorlarındaki etkinliğinin kurumsallaşması, yurt dışında enerji ataşelikleri oluşturulması vardır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2015-2019 yılları arasında uygulayacağı stratejik planda temel olarak, yerli kaynakların artırılması ve tasarrufla birlikte dışa bağımlılığın azaltılması hedefleniyor. Sözkonusu hedeflerin hiçbiri AB hedefleri ile çelişmemektedir. [1] Ülkemiz ve AB arasında enerji işbirliğindeki üst düzey diyaloglar sürmektedir. Bu kapsamda, Türkiye ve AB arasında, enerji tedarik kaynaklarını güvence altına alma, çeşitlendirme ve rekabetçi enerji pazarları oluşturma hedefi doğrultusunda 2015 yılında “Yüksek Düzeyli Enerji Diyaloğu” başlatılmış, taraflarca 17 Mart 2015 tarihinde “Ortak Deklarasyon” yayımlanmıştır. [i] TC Avrupa Birliği Bakanlığı’nın koordinasyonunda alt sektörler bazında çalışma grupları oluşturulmuş, bu kapsamda, 2013 yılı içerisinde “Elektrik Sektörü Çalışma Grubu Toplantısı (14 Şubat 2013, İstanbul)” ve “Doğal gaz Sektörü Çalışma Grubu Toplantısı (15-16 Nisan 2013, Brüksel)” gerçekleştirilmiştir. 2014 yılının ilk yarısında ise “Nükleer Enerji Çalışma grubu Toplantısı (7 Mayıs 2014, Ankara)” ve “Enerji Verimliliği, Yenilenebilir Enerji ve Temiz Enerji Teknolojileri Çalışma Grubu Toplantısı (23 Haziran 2014, Brüksel)” ve ENTSO-E Teknik Çalışma Grubu Toplantısı (17 Kasım 2014, Brüksel) düzenlenmiştir.
1997 senesinde imzalanan Amsterdam Antlaşması ile sürdürülebilir büyüme hedefini ortaya koyan AB, ekonomik, içtimai, kültürel açıdan gelişmenin sağlanması ve refahın muhafazası gayesine yönelen enerji politikalarıyla hareket etmektedir. Enerji arzının güvenliği, rekabetçi enerji sistemi, çevrenin korunması gibi temel politikaları ile toplumsal refahı artırmak ve sanayinin rekabet gücünü yükseltmek gayesiyle enerji maliyetlerini düşürmek, enerjinin üretiminde son kullanım alanları açısından çevresel dengelerini gözetmek sureti ile bu amaçlar çerçevesinde, 1998 yılından sonra AB Komisyonu “Ortak Analiz Projesi’ni (The Shared Analysis Project - 1999) hayata geçirmiştir. Projenin alt konu başlıkları arasında dünya enerji talebinin geleceği, elektrik ve doğal gaz piyasalarının liberalleştirilmesi, çevrenin korunması alanında yeni standartlar belirleyen KYOTO Protokolü’ne uyum sağlanmasıyla birlikte enerji üretim / tüketiminde verimliliğin artırılması gibi amaçları vurgulanmıştır.[2] 1990’dan sonra AB, enerji kullanımında sağlanan verimlilik ve Merkezî Doğu Avrupa ülkeleriyle geliştirilen iyi ilişkiler sayesinde ciddî sorunlar yaşamamıştır. Ancak, AB gelecekte enerji arzında karşılaşabileceği risklere yönelik yeni bir enerji politikası geliştirmeye çalışmaktadır.
Avrupa mevcut durumda her ne kadar 2020 yılı için konan hedeflerin gerisinde olsa dahi stratejik öncelikerini uygulamada tam yol ilerlemektedir. Hedeflerin gerisine düşmesinin nedenlerine bakacak olursak; enerji iç piyasasının hala dağınık ve parçalanmış bir yapıda olmasının yarattığı olumsuzluğun yanısıra şeffaflık, erişilebilirlik ve seçimler açısından kendi potansiyelini yakalayamadığını görmekeyiz. Şirketler ulusal sınırların dışına doğru büyümüş olsalar bile farklı milli kaide, düzen, regülasyon, kural ve uygulamalar nedeni ile gelişmeleri baltalanmaktadır. Açık ve adil rekabetin önünde hala bir hayli engel mevcuttur. 2003’ten bu yana sadece 2. Dahili Enerji Piyasası Paketi’nde kırkın üzerinde kanun ihlali, prosedürlere ve mevzuata aykırılık saptanmasını da gözönüne alırsak,bu nevi iç piyasaları düzenleyen yasaların uygulamaları henüz yeterince mesafe almamıştır.
AB’nin enerji politikalarının güvenilir enerji arzı sağlanmasına dair bir gereksinim olduğu durumda bunun itimat edilebilir enerji kaynakları ile temin edilmesini, mesken, iş dünyası ve sanayinin enerji sağlayıcılarından enerjiyi makul fiyatlarda edinmeleri için rekabetçi bir ortamda faaliyetlerini sürdürmelerini, sera etkisi gaz emisyonu, kirlilik ve fosil yakıt bağımlığını olabildiğince azaltmak yolu ile enerji tüketiminin sürdürülebilir seviye ve sınırlarda olmasını güvence altına alabilmek gibi hedefler üzerinden belirlenmekte olduğunu görürüz. Bu esas hedefler AB’ye en çetin enerji sorunlarının dahi kolaylıkla çözülebilmesini sağlamaları bakımından belirleyici bir ehemmiyet arzetmektedir.
AB 2020 yılı için hedef olarak belirlediği sera gazı karbon emisyon salınımını {[yuzde]} 20 azaltmak YE kaynağı tüketiimini {[yuzde]} 20 arttırmak, AB enerji verimliliğinde yüzde 20’lik artış . hedefine yönelebilmek için başlıca şu beş stratejik önceliği benimsemektedir .
1. Avrupa’nın enerji verimliliğini arttrabilmek için enerji etiketleme, kamu binalarının renovasyon(yenilenmelerini ) ve enerji yoğun ürünlerde eco-tasarım(çevre dostu tasarım)lar konusunda belli ölçüler getirilmesini de kapsayan verimli inşaat, ürün ve nakliye yatırımlarına ivme kazandımak. .
2. Lüzumlu transmisyon hatları, petrol boru hatları, LNG (Likit Doğa Gaz) terminalleri ve diğer altyapılar inşa ederek bir Pan –Avrupa Enerji piyasasını tesis etmek.
3. Kamu fonlaması sağlanması açısından sıkıntı oluştruracak noktalarda projelere finansman sağlanması ve hiç bir Avrupa Birliği üye ülkesinin iç piyasalardan izole olmasına neden olmayacak ortam ve koşulların oluşturulması
4. Enerji sektöründe yüksek güvenlik tedbirleri oluştrulmuş standartlara ulaşmak ve tüketicilerin haklarını korumak. Bu stratejik öncelik, tüketicilere, enerji arzı yapan kurumlar(sağlayıcılar) arasında kolaylıkla birnden diğerine kolaylıka geçebilme, enerji kulanmını izlemek, karşılaştıkları problem ve şikayetlerin ivedilikle çözülmesine kadar tüketici lehine pek çok avantajı içine alır.
5. Son stratejik öncelik ise AB’nin güneş enerjisi, smart grid, karbon yakalama ve depolama gibi düşük karbon teknolojilerini hayata geçirmek ve gelişmeye hız kazandırmak gibi stratejilerini içeren “Stratejik Enerji Teknoloji Planı”nı devreye sokup uygulamaya almak
AB’nin dışsal Enerji sağlayıcları ve Enerji transit hatlarındaki ülkellerle iyi ilişkileri içinde olmak ve bunu korumak. AB , Enerji Topluluğu (Energy Community ) sayesinde, komşu ülkeleri de kendi iç enerji piyasasına entegre etme yolunda çalışmakatadır.
ENERJİ ŞARTI ANLAŞMASI (ECT)
Türkiye’nin AB ile paralel hareket ettiği ve imza koyduğu çeşitli çok taraflı enerji anlaşmalarından biri de Enerji Şartı Anlaşması’dır. [3] Soğuk Savaş sonrası Avrupa’nın iktisadi bölünmüşlüğünü ortadan kaldırmaya yönelik hamlelerin içinde enerjinin Doğu Batı eksenindeki yakınlaşmada öncü sektörlerden biri olduğu malumdur. Enerji açısından dışa bağımlı Batı Avrupa ülkeleri, çıkarlarını üretici BDT ülkelerinden güvenli petrol ve gaz arzının temini sayesinde Orta Doğu hidrokarbon kaynak-bağımlılığı azalmasında görürken, Rusya ve SSCB ardılı ülkeler, Batılı büyük şirketlerin sağlayabileceği enerji üretme potansiyellerini artıracak yatırımlara gereksinim duymaktaydılar. Tarafların karşılıklı menfaatlerine dayalı bu çıkar birliği Enerji alanda işbirliğine ivme kazandırmış, 1991 yılında ECT Deklarasyonu’nun yolunu açmıştır. Mezkur deklarasyon, enerji alanında işbirliğinin serbest piyasa kurallarına, şeffaf, rekabetçi temellere dayanması gerektiğini savunan, hedefi enerji arzı güvenliğinin artırılması, enerji üretimi, çevirimi, taşınması, depolanması, dağıtımı, iletimi ve kullanımındaki verimliliğin azami seviyeye ulaştırılması, güvenliğin güçlendirilmesi, çevresel sorunların asgariye indirilmesi, yatırımların teşviki/korunması, enerji ticaretinin serbestleştirilmesi, uluslararası ve ulusal sermaye piyasalarına erişme olan içeriği ile, Anlaşma’ya taraf ülkeler için, enerji ticareti, şirketlerinin enerji yatırımları, transit konuları, uyuşmazlık çözümü, enerji-yeterliliği konusunda işbirliği alanlarında uluslararası kodifikasyonu gerçekleştiren Enerji Şartı Anlaşması olarak (Energy Charter Treaty - ECT) ardışık müzakereler neticesinde, 17 Aralık 1994’te Lizbon’da 50 ülke ve AB, imzalanmıştır. Türkiye,Anlaşmaya 17 Aralık 1994’te Lizbon’da imza koymuş 1 Şubat 2000 tarih ve 45119 sayılı kanunla onaylanması uygun bulunmuş , 12 Temmuz 2000 tarih ve 24107 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Onay Belgesi 5 Nisan 2001’de depoziter ülke olan Portekiz makamlarına tevdi edilmiş ve Türkiye Enerji Şartı Anlaşması’nı onaylayan 42. ülke olmuştur.
BÖLGESEL ENERJİ PİYASALARINA ENTEGRE BİR TÜRKİYE
Çevre ülkelerdeki gelişmeler doğrultusunda, kurulacak bölgesel elektrik piyasalarına eşleşme yoluyla katılım sağlanması, bölgesel piyasaların işletimine ilişkin organizasyonlarda görev alınması, Ülkemizin Gözlemci Üye statüsüyle yer aldığı Enerji Topluluğu himayesinde Güneydoğu Avrupa’da oluşturulması planlanan Sekizinci Elektrik Bölgesi’ne TEİAŞ’ın ENTSO-E üyeliğiyle birlikte üye olmasına dair çalışmaları.,Uluslararası enterkonneksiyon kapasitesinin 2019 yılsonuna kadar ikiye katlanması gibi Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı hedeflerine ulaşılabilmesi içim izlenecek strateji kapsamında Uluslararası enterkonneksiyon çalışmalarının ENTSO-E kriterlerine uygun olarak tamamlanması,uluslararası elektrik ticaretine uygun gerekli altyapının hukuki süreçleri gözetilerek oluşturulması yönünde çalışmalar yapılmaktadır. Uluslararası enterkonneksiyon kapasitesinin arttırılması için Batı Hattı, Gürcistan Hattı, İran Hattı, Irak Hattı ve Suriye Hattı için gerekli yatırımların tamamlanmasının yanısıra çevre ülkelerle piyasa eşleşmesi fırsatlarına ilişkin fizibilite ve yol haritası çalışmalarının yapılması, çevre ülkelerdeki piyasa oluşumlarına kılavuzluk, piyasa işletimi tecrübe-aktarımının sağlanması, projelerin ilerlemelerinin takibi ve gerektiğinde destek olacak yapılanmaların hayata geçirilmesi, Ceyhan Entegre Enerji Merkezi Projesi” için program yönetimi yaklaşımıyla detaylı yol haritası hazırlanması da stratejilerin kapsamı içinde yeralmaktadır[4]
ELEKTRİK VE DOĞAL GAZ PİYASASI
Ülkemiz, AB enerji müktesebatının en önemli düzenlemelerinden olan Elektrik ve Doğal Gaz Direktiflerine uyum çerçevesinde, ulusal elektrik ve doğal gaz sektörlerinin serbestleşmesi ve yeniden yapılanması kapsamında, AB elektrik ve doğal gaz direktiflerine paralel olarak hazırlanan 4628 sayılı “Elektrik Piyasası Kanunu” ve 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu 2001 yılında yürürlüğe girmiştir. Günün koşullarına ve AB’nin yenilenen mevzuatına uyum sağlanması amacıyla Elektrik Piyasası ve Doğalgaz Piyasası Kanunları gözden geçirilmiş, 6446 sayılı Yeni Elektrik Piyasası Kanunu 30.03.2013 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yeni Doğalgaz Piyasası Kanun Taslağı üzerindeki çalışmalar devam etmektedir.
Türkiye, bölgedeki diğer ülkelerle enerji alanında daha yakın işbirliğine imkân sağlayacak ve enerji güvenliğinin tesisi bağlamında AB’nin önceliklerinden birini teşkil eden Güney Gaz Koridorunun hayata geçirilmesinde ve AB ile Türkiye’nin enerji güvenliğine katkıda bulunmada büyük bir rol üstlenmektedir. Türkiye’nin dâhil olduğu gaz iletim ve bağlantı projelerinin tamamlanması, Türkiye’nin AB piyasası ile entegrasyonunu temin ederken, AB’nin arz güvenliğine ve kaynak çeşitlendirmesine katkı sağlayacaktır.
Ülkemiz Türkiye-Yunanistan doğal gaz enterkoneksiyonu, Bakü-Tiflis-Ceyhan, Kerkük-Yumurtalık petrol boru hatları gibi büyük çaplı projeleri hayata geçirmiş, TANAP, Bakü-Tiflis-Erzurum doğal gaz boru hattı, Samsun-Ceyhan petrol boru hattı gibi projeleri de gerçekleştirmek üzere gerekli çalışmaları yürütmektedir.Hazar Denizi doğalgaz kaynaklarının ülkemiz üzerinden Avrupa’ya iletilmesini sağlayacak Güney Gaz Koridorunun en önemli parçası olan TANAP , Türkiye sınırları içerisinde bugüne kadar gerçekleştirilen en büyük çap ve uzunluğa sahip boru hattı projesidir. Gazın Türkiye sınırından Avrupa’ya hangi proje ile taşınacağı konusunda ise iki alternatif ortaya çıkmıştır. Bunlardan ilki, Nabucco projesinin Türkiye-Avusturya arasındaki bölümü olan ve Batı Nabucco olarak adlandırılan projedir. Diğeri ise, yine Güney Gaz Koridoru’nun diğer muhtemel bileşenlerinden biri olan ve gazı Yunanistan, Arnavutluk ve Adriyatik Denizi üzerinden İtalya’ya ulaştıracak olan Trans Adriyatik Boru Hattı Projesi’dir (TAP). Sonuç olarak, 28 Haziran 2013 tarihinde Şah Deniz Konsorsiyumu TANAP’tan gelecek olan gazın Avrupa’ya TAP Projesi ile iletilmesine karar verildiği açıklanmıştır.[5]
AB ülkeleri, enerjinin arz güvenliği riskini minimize etmek amacıyla yıllık doğal gaz tüketimlerinin {[yuzde]} 20’si kadar bir miktarı depolama imkanı yaratmışlardır. AB ülkelerinin üyesi olduğu Uluslararası Enerji Ajansı, bu bağlamda, petrol alanında da depolama kabiliyeti yaratılmasını savunmaktadır. ABD bu kapsamda stratejik petrol rezervleri adı verilen rezervler (500 - 550 milyon varil) ile yaklaşık 90 günlük petrol ihtiyacını yer altında depolamaktadır. AB de benzer bir politikayı hayata geçirmek için çaba harcamaktadır. Riskin azaltılmasında bir diğer önemli husus da arz kaynaklarının çeşitlendirilmesidir. AB, kaynak çeşitlendirilmesi hedefi çerçevesinde “çoklu boru hatları politikası” yanında, doğal gazı sıvılaştırılmış [Liquified Natural Gas (LNG) - Sıvılaştırılmış Doğal Gaz] olarak almak amacıyla terminaller projelendirmeye ve inşa etmeye yönelmiştir. Depolama ve Kaynak çeşitlendirilmesi açısından Türkiye, enerji alanında önümüzdeki 5 yıllık döneme ilişkin stratejisinde de belirtildiği gibi AB hedefi olan Doğalgaz depolama kapasitesinin uzun vadede yıllık tüketimin yüzde 20’sini karşılayabilmesini sağlamak için gerekli yatırımlar başlatılması,depolama kapasitesi, plan dönemi sonuna kadar yıllık tüketimin en az yüzde 10’unu karşılayacak düzeye çıkarılması yönünde çalışmayı amaçlamaktadır. Konvansiyonel olmayan yöntemlerle elde edilebilecek hidrokarbon potansiyelinin (kaya gazı, ikincil üretim vb.) ortaya çıkarılması sağlanacak. Doğal gaz ithalatında yeni kaynak ülkeler ve güzergâhlar ilave edilerek kaynak ülke ve güzergâh dağılımının dengelenmesi sağlanması da yine hedefler arasındadır. [6] Hali hazırda doğal gaz kaynaklı elektrik enerjisi üretiminin toplam üretim içindeki yüzde 45-55 aralığında seyreden payının Plan dönemi sonuna kadar yüzde 38’e indirilmesi hedeflenmiştir. [7]
Azerbaycan’daki Şah Deniz-2 sahasından çıkarılacak doğalgazı, Türkiye’nin 20 ilinden geçirip Avrupa’ya ulaştıracak olan Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan Cumhurbaşkanlarının 1850 kilometrelik doğalgaz boru hattının temelini atmalarının ardından Avrupalı hükümetlerin dikkatleri Türkiye’ye çeviren (TANAP) Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi Avrupa'da Rus doğal gazına alternatif arayışının sürdüğünün işaretlerinde sadece bir tanesi. Türkiye’nin bölgenin enerji dağıtım merkezi haline gelmesinde önemli bir unsur olmasının yanısıra gelecekte Azerbaycan, İran, Türkmenistan, Kuzey Irak'taki özerk Kürt Bölgesi ve Doğu Akdeniz’deki diğer doğalgaz havzalarına bağlanma potansiyeli açısından da öenm arzeden TANAP’ın 2020 yılından itibaren de Trans Adriyatik Doğalgaz Boru hattı ile birleşerek Avrupa’ya doğalgaz akışını sağlaması hedefleniyor. TANAP’ın resmi temel atma töreninden kısa bir süre önce AB Komisyonu, Türkiye ile enerji politikalarında ortaklık istediğini duyurmuştu.Türkiye, bölgedeki diğer ülkelerle enerji alanında daha yakın işbirliğine imkân sağlayacak ve enerji güvenliğinin tesisi bağlamında AB’nin önceliklerinden birini teşkil eden Güney Gaz Koridorunun hayata geçirilmesinde ve AB ile Türkiye’nin enerji güvenliğine katkıda bulunmada büyük bir rol üstlenmektedir. Türkiye’nin dâhil olduğu gaz iletim ve bağlantı projelerinin tamamlanması, Türkiye’nin AB piyasası ile entegrasyonunu temin ederken, AB’nin arz güvenliğine ve kaynak çeşitlendirmesine katkı sağlayacaktır. İşte tam da bu noktada İran doğalgazının TANAP aracılığıyla Avrupa pazarlarına iletilmesi mevzuu gündeme gelmektedir ki doğurabileceği sonuçlar açısından ayrı bir araştırma ve çalışma konusudur.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ve YENİLENEBİLİR ENERJİ
Ülkemiz temiz enerji kaynağı olarak bilinen YEK (hidrolik enerji, jeotermal enerji, güneş ve rüzgâr enerjisi) potansiyeli bakımından zengin olması dolayısıyla, YE sektöründe, AB’ye uyum için yapılan düzenlemeler ile YEK kullanımı teşvik edilmektedir. Sektör, yatırımcıların da ilgisi sayesinde, gün geçtikçe gelişmektedir. Gerekli teknik bağlantılar ile yasal altyapı kurulduğu takdirde “yeşil” enerji ticareti gibi yeni fırsatlar söz konusu olabilecektir. (Directive 2009/28/EC of the European Parliament and of the Council of 23 April 2009 on the promotion of the use of energy from renewable sources) Türkiye’de, YE kullanımının, serbest piyasa mekanizması ve şartlarını zorlamadan artırılması ve desteklenmesine yönelik gerekli yasal hususların oluşturulması nihai hedefi çerçevesinde, 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun,[8] 2005 yılında yürürlüğe girmiştir.8 Ocak 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6094 sayılı Kanun ile de 5346 sayılı Kanunda Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanununda[9] bazı değişiklikler yapılmış ve YEK esaslı elektrik enerjisi üretimi konusunda bir destekleme mekanizması tanımlanmıştır. Ayrıca, 2007 yılında yürürlüğe giren 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu ile YE kaynaklarından elektrik üretimine ilişkin ilave teşvikler geliştirilmiştir. Bu kapsamda, YE kaynaklarından üretilen elektrik alımında taban fiyat uygulaması getirilmiştir. Çok küçük ölçekli yenilenebilir kaynaklı elektrik üretim tesisleri ile mikro kojenerasyon tesislerinin kurulmasında, lisans alma ve şirket kurma yükümlülüklerinden muafiyet tanınmıştır.
18 Mayıs 2009 tarihli ve 2009/11 sayılı Yüksek Planlama Kurulu Kararı eki olan, Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenliği Strateji Belgesinde yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin 2023 yılı için yenilenebilir kaynakların elektrik enerjisi üretimi içerisindeki payının {[yuzde]}30 olması, hidroelektrik potansiyelimizin tamamının elektrik enerjisi üretiminde kullanılması, Rüzgâr enerjisine dayalı kurulu gücün 20.000 MW’a ulaşması, 600 MW’lık jeotermal potansiyelin işletmeye girmesi, Güneş ve diğer yenilenebilir kaynakların kullanımı için gereken düzenlemelerin yapılması, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı için alınacak tedbirler sonucunda, elektrik üretiminde doğalgazın payının {[yuzde]}30’un altına düşürülmesi.gibi somut hedefler konmuştur: YE konusunda ayrıca, 9 Şubat 2015 tarihinde “Türkiye Ulusal Yenilenebilir Enerji Eylem Planı” yayımlanmıştır. Söz konusu eylem planı ile “Yenilenebilir Kaynaklardan Sağlanan Enerjinin Kullanımının Teşvik Edilmesine Dair 2009/28/AT sayılı Direktif” de göz önünde bulundurularak, ülkemizin ulusal yenilenebilir enerji politikasının ve yenilenebilir enerjide mevcut durumun ortaya konulması ile 2023 yılı yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşılması amacıyla ülkemizde yenilenebilir enerjinin geliştirilmesini teşvik etmeye yönelik stratejilerin oluşturulması amaçlanmaktadır.[10]
Küresel ısınmanın neticesi olarak tezahür eden iklim değişikliği, insan sağlığı, ekosistemler, hatta insan neslinin sürdürülmesi bakımından tehdit oluşturabilecek olumsuz etkileri de dikkate alındığında ciddi sosyo-ekonomik yaratma potansiyeli açısından 21. yüzyılda insanlığın en büyük sorunlarının başında gelmektedir. İklim değişikliğiyle mücadele kapsamında, düşük karbonlu ekonomiye küresel düzeyde geçilmesi hususu, insanların yaşam biçimlerini, üretim ve imalat yöntemlerini değiştirecek radikal bir dönüşümün kaçınılmaz olduğunu da beraberinde getrmektedir. Bu sebeple iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum çalışmaları salt bir çevre sorunu olarak görmekle yetinmeyip, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin izleyeceği büyüme stratejilerini, enerji politikalarını, sağlık ve tarımla ilgili programlarını, su kaynaklarının kullanımını, gıda güvenliğini, düşük karbonlu ekonomiye geçiş ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerini doğrudan etkileyebilecek bir etmen olarak da algılamak gerekir.
Sera Gazı Salımları ve Türkiye’de İklim Değişikliği ile Mücadele Konusunda Yapılan Çalışmalar Türkiye, BMİDÇS kapsamındaki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmek üzere, ulaştırma, sanayi, enerji, atık, inşaat, tarım, hayvancılık, su kaynaklarının yönetimi gibi alanlarda iklim değişikliğinin etkilerinin önemini kavrayan bütüncül anlayışla hareket etmektedir. Türkiye, uluslararası düzeyde kabul görmüş “sürdürülebilir kalkınma ilkesi” çerçevesinde ekonomik kalkınmasını, sosyal gelişme ve çevrenin korunması boyutlarını da gözeterek gerçekleştirmek durumundadır.
T.C Dışişleri Bakanlığı Birleşmiş Milletler; İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMIDÇS) ve Kyoto Protokolü ;[11]Yeni Çevre Kanunu, enerji ve endüstri sektörlerindeki salım kontrolü için daha sıkı tedbirler almış ve katı atık ve hava kalitesi yönetiminde yeni boyutlar getirmiştir. Ayrıca, Türkiye son yıllarda kaydettiği ekonomik büyüme ve nüfus artışı nedeniyle yükselen enerji talebinin karşılanması için enerji arzını artırmaya yönelik çalışmaları yürütürken, enerji verimliliği, enerji tasarrufu ve yenilenebilir enerji konularına ilişkin yasaları yürürlüğe koymuştur.
AB ve Türkiye enerji politikaları küresel anlamda kabul görmüş çevre ve iklim duyarlılığından ayrı düşünülemez. 30 Kasım – 11 Aralık 2015 tarihleri arasında Paris’te gerçekleştirilecek (COP21) Paris 2015 İklim zirvesine ilişkin adeta prova niteliğindeki çalışmaları ele alırsak 22-24 Mayıs 2015 tarihlerinde Antalya’da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve UNDP Türkiye işbirliğinde yürütülen Türkiye tarafından BMIDÇS kapsamında sunulacak İlk İki Yıllık Raporun Hazırlanmasına Destek Projesi kapsamında düzenlenen, İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu üyesi tüm kurum ve kuruluşlardan 60 temsilcinin iştirak ettiği Uluslararası İklim Değişikliği Müzakereleri ve Niyet Edilen Ulusal Olarak Belirlenmiş Katkılar toplantısından bahsetmek gerekir. 2015 İklim Anlaşması Taslak Metninin genel hedefi; azaltım; uyum, kayıp ve zararlar; finansman; teknoloji geliştirme ve transferi; taahhütler ve katkılara ilişkin süreç ve zaman dilimi gibi alt bölümleri ile ilgili yapılan münazaralar neticesinde katılımcılar arasında ortak bir anlayış geliştirme hedeflenmiş BMIDÇS toplantılarında müzakerelerin etkin bir şekilde yapılmasına da katkı sağlaması amaçlanmıştır. “İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu”, iklim değişikliğinin zararlı etkilerinin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması, yapılacak çalışmaların daha verimli olabilmesi, kamu ve özel sektör kurum ve kuruluşları arasında koordinasyon ve görev dağılımının sağlanması ve bu konuda ülkemizin şartları da dikkate alınarak uygun iç ve dış politikaların belirlenmesi amacıyla 2001 yılında kurulmuş, 2004 ve 2010 yıllarında revize edilmiştir. Kurul’un yapısı son dönemde kurulan yeni Bakanlıklar ve Bakanlık adı ve teşkilat yapılarındaki değişiklikler nedeniyle 2012 yılında yeniden düzenlenmiştir. Kurul’un üyeleri Çevre ve Şehircilik, Dışişleri, Maliye, Orman ve Su İşleri, Sağlık, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme, Gıda, Tarım ve Hayvancılık, Bilim, Sanayi ve Teknoloji, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Ekonomi, Kalkınma Bakanlıkları ile Hazine Müsteşarlığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Türk Sanayici ve İşadamları Derneği’dir.
ENERJİ VERİMLİLİĞİ
AB, kombine ısı güç üretimi, enerji verimliliği stratejilerinin teşvik edilmesi, enerji kaynaklarının çevreyi tahrip etmeyecek şekilde rasyonel ve randımanlı kullanımı, binalarda enerji performansının geliştirilmesi, sanayi kuruluşlarında enerji verimliliğinin geliştirilmesi hususlarına önem vermektedir. Enerji verimliliği ve enerjinin rasyonel kullanımı başlığı altında yer alan AB mevzuatı, enerji tüketen ürünlerin eko-tasarım gereksinimleri, kojenerasyon, binaların enerji performansı, yaz saati uygulamaları, enerji etiketlemesi konularını kapsamaktadırlar.[12]
Türkiye son yıllarda kaydettiği ekonomik büyüme ve nüfus artışı nedeniyle yükselen enerji talebinin karşılanması için enerji arzını artırmaya yönelik çalışmaları yürütürken, özellikle enerji verimliliği, enerji tasarrufu ve yenilenebilir enerji konularına ilişkin yasaları yürürlüğe koymuştur. Bu anlamda 2007 yılında yürürlüğe giren 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu ile Türkiye’de, enerjinin etkin kullanılması, israfın önlenmesi, enerji maliyetlerinin ekonomi üzerindeki yükünün hafifletilmesi ve çevrenin korunması için enerji kaynaklarının ve enerjinin kullanımında verimliliğinin arttırılmasına yönelik faaliyetler için hukuki çerçeve oluşturulmuştur.
Türkiye, halihazırda elektrik enerjisinin {[yuzde]} 20’sini yenilenebilir enerji kaynaklarından üretmektedir (AB ortalaması {[yuzde]}45) 2023 yılına kadar bu oranın {[yuzde]} 30’a(AB hedefi 2020 yılına kadar toplam kaynakların 2/3 ü) çıkartılması hedeflenmektedir.
“Küresel Isınmanın Neden Olduğu Sorunların ve Oluşturduğu Riskin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu” (TBMM Küresel Isınma Araştırma Komisyonu), 1 Mart 2007 tarihinde oluşturulmuştur. Komisyon raporu, Haziran 2007’de TBMM Başkanlığı’na sunulmuştur. Enerji sektöründe pek çok yabancı yatırımcının Türkiye’de yatırım yapması ve Türk enerji şirketleri ile yabancı şirketler arasındaki ortaklıkların artışı nedeniyle Türk enerji hukukundaki gelişim AB enerji mevzuatı ile paralel ilerlemektedir. Avrupa’da yenilenebilir enerji tesisleri kurmak için elverişli yer bulmanın her geçen gün daha da zorlaştığı dikkate alınırsa, özellikle rüzgâr ve güneş enerjisi açısından Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda ciddi anlamda yabancı yatırımcının iştahını açacağı düşünülerek ikincil mevzuatın geliştirilmesi gerekmektedir.
TEŞVİK VE VERGİ UYGULAMALARI
Enerji korumacılığı paralelinde enerji etkinliğinin sağlanmasında ve enerji dışsallıklarının içselleştirilmesinde başvurulan önemli mali enstrümanların başında gelen Enerji vergileri uygulması vergi vasıtası ile enerjinin kullanımında yönlendirmeyi mümkün kılması sebebi ile AB’nin enerji politikalarının uygulamalarında yer alır. AB, tüketim vergileri yoluyla çevre kirliliği oluşturan enerji türlerinin kullanımını kısmayı caydırıcı bir önlem olarak kullanırken, muhtelif vergi teşvikleri sayesinde de yeni enerji kaynaklarının bulunmasını ve üretilmesini özendirmeyi amaçlamaktadır. Çevresel dışsallıklarının içselleştirilmesinde temel vergi türlerinin başında Pigoucu vergiler gelmektedir[13]Enerji vergileri genellikle farklı enerji formları üzerine koyulan satış vergileri, ham petrol ve kömür gibi kaynakların yurt içindeki üretimleri üzerinden alınan paylar, enerji ithalatı üzerinden alınan vergiler ve enerji şirketlerinin kârları üzerinden alınan gelir vergileri şeklinde uygulanabilmektedir.Türkiye’de bu doğrultuda vergi uygulamaları ve enerji teşviklerinde düzenleme çalışmaları içindedir. [14]
Karbon vergisi, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin en önemli kaynaklarından biri olan ve fosil yakıtların (petrol, kömür, doğal gaz gibi) yanmasından kaynaklanan karbondioksit emisyonunu azaltmak amacıyla alınan bir vergidir. Karbon vergisi, fosil yakıt kullanıcılarının(birey/firmalar) sebep olduğu, küresel ısınma problemini oluşturan sera gazı emisyonlarının çevreye yaydığı ekonomik dışsallıkların(negatif dışsallıklar) içselleştirilmesini, sağlamaya çalışan vergilendirme tekniğine dayanmaktadır.Dünyanın hızla tanıdığı ve başta İskandinav ülkeleri olmak üzere AB üyesi bir kısım ülkelerde fiilen uygulanan karbon vergisine yönelik ülkemizde henüz bir çalışma bulunmamaktadır.
Karbon vergisine ilişkin olarak yapılan çalışmalarda verginin ekolojik sisteme sağladığı katkının yanında ciddi bir gelir potansiyeline de sahip olduğu belirtilmektedir. Dolayısıyla ülkemizde de dâhil olmak üzere birçok ülke, yakın zamanda karbon vergisini gündemlerine alacaklardır. Bu çalışmanın amacı vergileme tekniği açısından karbon vergisini incelemek uygulanabilirliği üzerine değerlendirme yapmaktır.[15]
ELEKTRİK ENERJİ PİYASASI, SERBESTLEŞME VE ŞEFFAFLIK
Türkiye’nin, “Enerji Sektörü Reformu” kapsamında, elektrik piyasasında serbestleşmeyi öngören bir sürecin içerisine girmesi , enerji arzındaki tekelci yapıyı kaldırma girişimleri 1980’li yılların başına dayanır.. Elektrik piyasasına özel sektörün katılımını sağlayan hukuki düzenlemeler çerçevesinde, elektrik sektöründe tekel durumundaki kamu şirketi Türkiye Elektrik Kurumu (TEK), 1993 senesinde elektrk üretimi ve iletimi faaliyetlerini yürütmek üzere Türkiye Elektrik Üretim İletim A.Ş. (TEAŞ) ve elektriğin dağıtımı faaliyetlerini yürütmek üzere TEDAŞ) olarak yapılanmasınına gidilmiştir. Enerji hukuku mevzuatımız AB ve Dünya standarlarına paralel bir uyumu yakalamak adına sürekli olarak güncellenmektedir. AB’de olduğu gibi Türkiye’de de enerji uygulamasında, özellikle de yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımında teşvik, kredi, vergi/yatırım indirimi ve muafiyeti gibi araçlarla cazip bir ortam yaratılmaya çalışılmaktadır. İdari ve mali özerkliğe sahip olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)’nun faaliyetleri ile yatırımcıların itimat edebilecekleri, istikrarlı, şeffaf ve eşit taraflar arasında ayrım gözetmeyen bir uygulama yaratılmaya çalışılmaktadır. Elektrik piyasalarında özel sektörün katılımına ilişkin uygulamalardan sağlanan tecrübe ve gelişmeler, AB’ye üyelik hedefi ile birleştirilmiş ve bunun neticesinde Türkiye, AB müktesebatı ile uyumlu olarak enerji piyasasında tam serbestleşmeye karar vermiştir. Bu kapsamda, elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı ve ticareti faaliyetlerinin, hukukî ve mali ayrıştırma yoluyla birbirinden ayrılmasınıda sağllayacak yönde serbest elektrik piyasasının hukuki çerçevesini belirleyen, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu 2001 senesinde yürürlüğe girmiştir. [16]
Bu sayede , elektriğin üretimi, iletimi ve toptan satışı faaliyetlerini yürüten TEAŞ’ın faaliyet ayrıştırması gerçekleştirilmiş ve bu ayrıştırma çerçevesinde elektriğin üretimi faaliyetini gerçekleştirmek üzere (EÜAŞ, iletim faaliyetini gerçekleştirmek üzere TEİAŞ ve toptan satış faaliyetini gerçekleştirmek üzere TETAŞ olmak üzere üç KİT kamu iktisadi teşekkülü kurulmuştur.
Elektrik Piyasası Kanunu’nda tanımlanan hukuki çerçevenin yerleştirilmesi ile, EPDK’nın düzenleme ve denetimi altında, elektrik piyasasında iletim faaliyeti dışındaki faaliyetlerin rekabete açılması ve doğal tekellerin EPDK tarafından düzenlenmesi amaçlanmıştır. Amaçlanan piyasa yapısının oluşturulması için, elektrik dağıtım ve üretim varlıklarının özelleştirilmesi de reformun destekleyici bir unsuru olarak sayılmış ve bu konuda Özelleştirme İdaresi Başkanlığı görevlendirilmiştir.
Enerji Piyasaları İşletme Anonim Şirketi (EPİAŞ), 14.03.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olarak, 12 Mart 2015 tarihinde tescil işlemlerinin tamamlanmasının ardından resmen kurulan EPİAŞ’ sayesinde enerji piyasaları daha şeffaf, güvenilir ve izlenebilir hale getirilecektir.
NÜKLEER ENERJİ
Nükleer Enerji başlığı altındaki AB Müktesebatında, NE üretiminde ve yakıt çevriminin tüm safhalarında nükleer güvenliğin sağlanması, radyoaktif atıklar, nükleer santrallerin devreden çıkarılması (devreden çıkarma ile ilgili sorumluluklar, atık yönetimi politikaları, radyasyondan korunma, çevresel etki değerlendirmesi, kamunun bilinçlendirilmesi, devreden çıkarma konusunda teknik yaklaşımlar ile mali ve ekonomik hususlar) konularına ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.Türkiye’nin nükleer santral kurma konusunda başlattığı çalışmalar bu alanda yasal düzenleme yapılması ihtiyacını doğurmuştur. NE ile ilgili yürütülen mevzuat çalışmaları, ülkemiz mevzuatının AB mevzuatı ile uyumlaştırılması hedefine de katkı sağlamaktadır. AB yüksek düzeyde nükleer güvenliğin sağlanmasına önem vermekte olup, bu alanda bir çerçeve oluşturan Nükleer Güvenlik Direktifini 25 Haziran 2009 tarihinde benimsenmiştir. [17]Ülkemizde de yeni Direktif doğrultusunda uyum çalışmalarının başlatılmasının ve nükleer santral kurulması halinde Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun (TAEK) ilgili lisans süreci öncesinde bağımsız bir düzenleme kurumuna dönüştürülmesinin gerekeceği değerlendirilmektedir. Bu kapsamda, TAEK’in hem düzenleyici, hem de reaktör işleten kurum olarak ayrıştırılmasının önemli olduğu AB tarafından vurgulanmaktadır. Bu çerçevede Türkiye’nin 20 Eylül 1994 tarihinde taraf olduğu Nükleer Güvenlik Sözleşmesinin gereklerini yerine getirmesi beklenmektedir. Ülkemizde nükleer enerji ile ilgili bağımsız bir düzenleyici kurumun oluşturulmasını öngören ve Nükleer Güvenlik Sözleşmesi ile uyumlu olacak Nükleer Kanununa ilişkin çalışmalar ilgili kurumlar bünyesinde devam etmektedir.Nükleer güvenlik ve radyasyondan korunma alanlarında, AB direktiflerinin dayandığı, Uluslararası Radyasyondan Korunma Komisyonu (ICRP) ve buna paralel Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) tavsiyeleri dikkate alınarak hazırlanmış olan düzenlemeler bulunmaktadır. Yüksek Aktiviteli Kapalı Radyoaktif Kaynaklara ve Sahipsiz Kaynaklara İlişkin Yönetmelik 21 Mart 2009 tarihinde, Kontrollü Alanlarda Çalışan Harici Görevlilerin İyonlaştırıcı Radyasyondan Kaynaklanabilecek Risklere Karşı Korunmasına Dair Yönetmelik ise 18 Haziran 2011 tarihinde yayımlanmıştır. “Nükleer Terörizmin Önlenmesine İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin Bildirim ve Çekince ile Birlikte Onaylanması Hakkında Karar” 8.05.2012 tarihinde, Nükleer Madde Sayım ve Kontrol Yönetmeliği ise 30.05.2012 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanmıştır. Ülkemizin “Kullanılmış Yakıt Yönetimi ve Radyoaktif Atık Yönetimi Güvenliği Birleşik Sözleşmesi”ne taraf olma süreci başlatılmış olup, sözleşmeye katılımın uygun bulunduğuna dair Kanun Tasarısı TBMM gündemindedir.
Nükleer güvenlik ve radyasyondan korunma alanlarında TAEK tarafından yayımlanan yönetmelikler ile mevzuata uyumda ilerleme kaydedilmiştir.. Bu alanlardaki AB mevzuatına tam uyum sağlanabilmesi için çıkartılması veya revize edilmesi gereken mevzuata ilişkin çalışmalar devam etmektedir.
SONUÇ VE GELECEK PERSPEKTİFİ
Başta Uluslararası petrol ve doğalgaz boru hattı projeleri olmak üzere mevcut ve potansiyel, konvansiyonel veya yenilenebilir çeşitli enerji hublarının geçtiği Avrupa’nın 6. büyük ekonomisi olan Türkiye’nin jeopolitik konumunun yansıra enerji ve çevre konusunda attığı planlı, dinamik, kararlı, proaktif , ilkeli adımlar ve izlemiş olduğu istikrarlı Dış politikası sebebiyle siyasette denge unsurları açısından belirleyici bir aktör olduğunu, AB üye ülkelerinin yanısıra Rusya’dan Ortadoğu’ya kadar şimdi olduğu gibi gelecekte de geniş bir coğrafyayı kapsayacak kadar etki alanı yaratacak potansiyele sahip olduğunu,sözkonusu etkinin AB’nin 2020, 2030,2050 enerji hedeflerine tesir edebilecek güçte olduğunu söylemek mümkündür. Temel bileşenleri üretim ve ithalat, iletim, depolama ve dağıtım altyapısının sağlanması, talebin yönetilmesi olan enerji arz güvenliği açısından olduğu gibi, hazırlamış olduğu altyapılar,teknoloji geliştirme, ARGE çalışmaları, özelleştirme programı,serbestleşme çabaları ile kurulmaya çalışılan rekabetçi piyasa yapısı, uygulamış olduğu şeffaf, güvenilir ve izlenebilir enerji ,çevre, teşvik ve vergi politkaları, enerji kanunları, yönetmelikler, düzenlemeler, geliştirdiği bütünsel stratejiler sayesinde AB Enerji politikaları ile uyumlu ve müktesabata uygun ilerleme kaydettiğini, nükleer güvenlik ve radyasyondan korunma konusunda mevzuat uyum çalışmalarının yanı sıra Türkiye-AB mali işbirliği kapsamında, ülkemizde nükleer güvenlik için düzenleyici altyapının oluşturulmasına ilişkin projeleri de ele aldığımızda sadece sürdürülebilirlik ile yeterli kalmayıp atılımcı ve öncü hamlelerle fark yaratacak .Pan –Avrupa Enerji piyasasına olduğu gibi bölgesel enerji piyasalarına entegre bir Türkiye vizyonunun ortaya çktığını söyleyebiliriz.
[2] European Commission, Economic Foundations For Energy Policy In Europe To 2020 The Shared Analysis Project, Directorate - General For Energy, Brussel, 1999.
[3] Enerji Şartı Anlaşması http://www.mfa.gov.tr/enerji-sarti-anlasmasi.tr.mfa
[4] Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı 2015 2019 Stratejik Planı http://www.enerji.gov.tr/File/?path=ROOT{[yuzde]}2F1{[yuzde]}2FDocuments{[yuzde]}2FStratejik+Plan{[yuzde]}2FETKB+2015-2019+Stratejik+Plani.pdf
[5] T.C Avrupa Birliği Bakanlığı http://www.ab.gov.tr/index.php?l=1&p=80
[6] Energy World 2015-2019 Enerji Planı http://energyworld.com.tr/2015-2019-enerji-plani-netlesti.html
[7] Plan -- 2015-2019 Enerji Planı http://energyworld.com.tr/2015-2019-enerji-plani-netlesti.html
[9] Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2005/05/20050518-1.htm
[10] TC Avrupa Bakanlığı Fasıl 15 Enerji Directive 2009/28/EC of the European Parliament and of the Council of 23 April 2009 on the promotion of the use of energy from renewable sources and amending and subsequently repealing Directives 2001/77/EC and 2003/30/EC (Text with EEA relevance) http://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/ALL/?uri=CELEX:32009L0028
[11]Birleşmiş Milletler; İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi http://www.mfa.gov.tr/birlesmis-milletler_iklim-degisikligi-cerceve-sozlesmesi-_bmidcs_-ve-kyoto-protokolu-_.tr.mfa
[12] Directive 2012/27/EU of the European Parliament and of the Council of 25 October 2012 on energy efficiency, amending Directives 2009/125/EC and 2010/30/EU and repealing Directives 2004/8/EC and 2006/32/EC;Directive 2010/30/EU of the European Parliament and of the Council of 19 May 2010 on the indication by labelling and standard product information of the consumption of energy and other resources by energy-related products; Ecodesign Directive 2005/32/EC; Directive 2010/31/EU of the European Parliament and of the Council of 19 May 2010 on the energy performance of buildings)
[13] Environmental Policy and Pigouvian Taxation-Pigocu vergiler
http://taxfoundation.org/tax-topics/environmental-policy-and-pigouvian-taxation
[14] İrem Didinmez ,Yenilenebilir Enerji Teşvikleri Vergi Sorunları Dergisi http://www.vergisorunlari.com.tr/makale_login.aspx?makaleno=4923
[15] Serkan Özdemir, Vergi Sorunları Dergisi Vergileme Tekniğİ Açısından Karbon Vergisinin Değerlendirilmesi http://www.vergisorunlari.com.tr/makale_login.aspx?makaleno=4922
[17] (Council Directive 2009/71/Euratom of 25 June 2009 establishing a Community Framework for the nuclear safety of nuclear installations)
United Nations Resolution adopted by the General Assembly Thirty-second session Agenda item 14 - Distr: General 8 December 1977 32/50. Peaceful use of nuclear energy for economic and social development. Erişim Adresi: http://www.un-documents.net/a32r50.htm
European Commission Statement EU-Ukraine-Russia talks agree on the terms of a binding protocol to secure gas supplies for the coming winter Brussels, 25September 2015. Erişim Adresi: http://europa.eu/rapid/press-release_STATEMENT-15-5724_en.htm
Ecodesign Directive 2005/32/EC; Directive 2010/31/EU of the European Parliament and of the Council of 19 May 2010 on the energy performance of buildings) Erişim Adresi: http://eurlex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=CONSLEG:2005L0032:20080321:EN:PDF https://ec.europa.eu/energy/en/topics/energy-strategy European Comission Energy Strategy
Timeturk Küresel Petrol Talebi, Erişim Adresi: http://www.timeturk.com/kuresel-petrol-talebi-artmaya-devam-ediyor/haber-58056
International Renewable Energy Agency. Erişim Adresi: http://resourceirena.irena.org/gateway/countrySearch/?countryCode=TUR
The World's #1 Renewable Energy Network for News, Information, and Companies. Global Renewable Energy Roundup: China, Kenya, Turkey, India Seeking More Renewables Erişim Adresi: http://www.renewableenergyworld.com/articles/2015/08/global-renewable-energy-roundup-china-kenya-turkey-india-seeking-more-renewables.html
Draft Climate Change Agreement Forwarded to Paris . Press Release 23 October 2015-Erişim Adresi: http://newsroom.unfccc.int/unfccc-newsroom/draft-climate-change-agreement-forwarded-to-paris/
Wind Power Monthly Events 13 August 2015 by Heather O’Brian. Erişim Adresi: http://www.windpowermonthly.com/article/1359947/turkey-plans-2gw-licensing-round-2016
Türkiye Elektrik İletimi AŞ- İlgili AB Mevzuatı İç Elektrik Piyasasının Oluşturulması İçin Genel Kurallar Direktifi 2009/72/EC Sınır Ötesi Elektrik Ticareti için Şebekeye Erişim Koşulları hakkında Avrupa Birliği Tüzüğü 714/2009 Elektrik Enerjisi Arz Güvenliği ve Altyapı Yatırımları için Tedbirler Direktifi 2005/89/EC Elektrik İç Piyasası İçin Ortak Kurallar 96/92/EC. Erişim Adresi: http://www.teias.gov.tr/ABMevzuati.aspx
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Erişim Adresi: http://www.epdk.org.tr/
UN Climate Change NEWSROOM Erişim Adresi: http://newsroom.unfccc.int/
Elektrik Üreticileri Derneği yayını –AB Türkiye’ye Nükleer Enerji de kriterler getirecek http://www.eud.org.tr/TR/Genel/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF7F26505C55AC2B41
Turkey total installed geothermal power generation capacity now 575 MWe 21 Sep 2015. Erişim Adresi: http://www.thinkgeoenergy.com/turkey-total-installed-geothermal-power-generation-capacity-now-575-mwe/
TC Avrupa Birliği Bakanlığı .Erişim Adresi: http://www.ab.gov.tr/index.php?l=1&p=80
Press TV news Sep 26, 2015 Iran ready to export oil, LNG to Poland. Erişim Adresi: http://www.presstv.com/Detail/2015/09/26/430872/Iran-ready-to-export-oil-LNG-to-Poland
A version of this op-ed appears in print on September 10, 2015, in The International New York Times. Erişim Adresi: http://www.nytimes.com/2015/09/10/opinion/green-energy-for-the-poor.html?_r=2
France Diplomatie- The Iranian nuclear issue http://www.diplomatie.gouv.fr/en/country-files/iran/the-iranian-nuclear-issue/ H.Çiğdem Yorgancıoğlu -Güney akim projesinin iptal nedenleri üzerine Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/guney-akim-projesinin-iptal-nedenleri-uzerine/
ENTSO- E European Network of Transmission System Operators for Electricity. Erişim Adresi:https://www.entsoe.eu/about-entso-e/inside-entso-e/member-companies/Pages/default.aspx
Barbara Vergetis Lundin -Energy Revolution: Report says 100 percent renewables is possible by 2050- September 23, 2015 Erişim Adresi http://www.smartgridnews.com/story/energy-revolution-report-says-100-percent-renewables-possible-2050/2015-09-23
Think Geoenergy -geothermal news website and network, covering the complete value chain of the geothermal power sector and industrial scale direct use sector globally.- Turkey moves up to No.9 in Global Geothermal Power rankings-18 Sep 2015. Erişim Adresi: http://www.thinkgeoenergy.com/turkey-moves-up-to-no-9-in-global-geothermal-power-rankings/
KISALTMALAR
AB : Avrupa Birliği
BMIDÇS: Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (United Nations Framework Convention on Climate Change).
BDT: Bağımsız Devletler Topluluğu
COP21 : Paris İklim Zirvesi 2015
ECT: AB, Enerji Şartı Anlaşması (Energy Charter Treaty - ECT)
ENTSO- E European Network of Transmission System Operators for Electricity
EPİAŞ Enerji Piyasaları İşletme A.Ş.
EPDK: Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
EÜAŞ: Elektrik Üretim A.Ş.
KİT : Kamu İktisadi Teşekkülü
NE: Nükleer Enerji
TAEK: Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun
TEK Türkiye Elektrik Kurumu
TANAP: Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı
TAP : Trans Adriyatik Boru Hattı Projesi
TEDAŞ : Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.
TEİAŞ: Türkiye Elektrik İletim A.Ş.
TETAŞ: Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt A.Ş.
UNDP : Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı
YE: Yenilenebilir Enerji
İLGİLİ KANUNLAR
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu
4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu
5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun,
6446 sayılı Yeni Elektrik Piyasası Kanunu
5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu
4691 sayılılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu
3154 sayılı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Comments