Latest

“ÇOCUKLARIN YERİ OKUL” EKOLÜNÜN TAŞIYICILARINDAN BİRİ BENİM, DİĞERLERİ SİZ H.Çiğdem YORGANCIOĞLU Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Gününe Özel

Articles/makaleler - Academic

  /   1449   /   13 June 2019, Thursday

 Print
“ÇOCUKLARIN YERİ OKUL” EKOLÜNÜN TAŞIYICILARINDAN BİRİ BENİM, DİĞERLERİ SİZ H.Çiğdem YORGANCIOĞLU Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Gününe Özel CIGDEM YORGANCIOGLU

  

Foto:Unicef

“ÇOCUKLARIN YERİ OKUL” EKOLÜNÜN TAŞIYICILARINDAN BİRİ BENİM, DİĞERLERİ SİZ

H.Çiğdem YORGANCIOĞLU

Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Gününe Özel

12 Haziran 2019

İki sene önce kaleme aldığım  makalemden bir alıntı ile başlayayım ,

 

TARLADAN OKULA, FIRINDAN KÜTÜPHANEYE-Cigdem Yorgancioglu Türkiye'deki çocuk işçiliğinin en berbat biçimlerinden birİ sokaklarda çalıştırılan çocukların yaşlarının beşe kadar düşmesi oldukça yürek burkucu. Gerek sokaklarda gerekse kamu taşıtlarında pek çok kez karşımıza çıkan bu içler acıtan manzara çoğumuzu hüzünlendirse de görüntü silikleşip ortadan kalkınca hayatımızın olağan akışına ve rutinine odaklanmamız çok da sürmüyor. Dilendirilen ya da bu eyleme alet edilen çocukların yaşlarının bebekliğe kadar indiğini hiç saymıyorum bile. Her şeyden önce 18 yaş altı gençleri ve çocukları çalıştıran işyerlerinin dikkat etmesi gereken bazı özel durumlar bulunmaktadır. 18 yaş altı işçilerin çalışma saatleri, çalıştırılabilecekleri işler, iş kanunu kapsamında sahip oldukları haklar diğer sigortalı işçilere göre farklılıklar göstermektedir. Bunun yanısıra çocuk işçi ve genç işçi aynı kapsama girmemektedir. Buradaki ayrıma bakacak olursak Temel eğitimini yani ilköğretimi tamamlamış 15 yaşını doldurmamış işçilere çocuk işçi, 15 yaşını doldurmuş ve 18 yaşını tamamlamamış işçilere ise genç işçi dendiğini görmekteyiz.

Türkiye'deki çocuk işçiliğinin en berbat  biçimlerinden birİ  sokaklarda çalıştırılan çocukların  yaşlarının beşe kadar düşmesi oldukça yürek burkucu. Gerek sokaklarda gerekse kamu taşıtlarında pek çok kez karşımıza çıkan bu içler acıtan manzara çoğumuzu hüzünlendirse de görüntü silikleşip ortadan kalkınca hayatımızın olağan akışına ve rutinine odaklanmamız çok da sürmüyor. Dilendirilen  ya da bu eyleme alet edilen çocukların yaşlarının  bebekliğe kadar indiğini hiç saymıyorum bile. -----Çiğdem Yorgancioglu   Hukuk ve Ekonomi Gazetesi

 

 

 

 

GİRİŞ

 

 

Geride bıraktığımız 2018 senesinde  110 mülteci/göçmen işçi yaşamını yitirdi. Bu işçilerin geldikleri ülkelere bakarsak: 48 işçi Suriyeli; 28 işçi Afganistanlı; 5 işçi Azerbaycanlı; 4’er işçi Iraklı, Pakistanlı ve Türkmenistanlı; 3 işçi Gürcistanlı; 2’şer işçi İranlı, Rusyalı ve Ukraynalı; 1’er işçi ise Hindistanlı, Kırgızistanlı, Macaristanlı, Nijeryalı, Özbekistanlı, Romanyalı, Tacikistanlı ve Zimbabveli..

 

 

 

ILO 2019 senesinde 100.yılını kutladı.  Çalışma yaşamında barışın refah açısından vazgeçilmez olduğu şeklindeki kurucu misyonu doğrultusunda faaliyet gösteren  Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), sosyal adaleti, uluslararası planda tanınan insan ve emek haklarını gerçekleştirmek için  100 yıldır çalışmaktadır. Bugün ILO insana yakışır işler yaratılmasına; çalışanları ve iş çevrelerini kalıcı bir barış, refah ve ilerlemeye sahip çıkmaya yöneltecek ekonomik koşullarla çalışma koşullarının sağlanmasına hizmet etmektedir.  Günümüzde ILO verilerine göre, bugün dünya genelinde 152 milyon çocuk çalışmakta ve çocuk emeğine her sektörde rastlanmakla birlikte, çalışan çocukların yüzde 70'i tarım alanındalar. .Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), çocuk emeğinin küresel boyutuna ve onu ortadan kaldırmak için gereken eylem ve çabalara odaklanmak açısından 2002 yılında Dünya Çocuk İşçiliğine Karşı, Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Gününü başlattı. Her yıl 12 Haziran'da, çocuk işçilerin durumunu ve onlara yardım etmek için neler yapılabileceğini vurgulamak için dünyayı, hükümetleri, işverenleri ve işçi örgütlerini, sivil toplumu ve dünyanın dört bir yanından milyonlarca insanı bir araya getiren bu özel günün önemi , dünyadaki genel duruma bakış ve nüfusunun yüzde 28'ini oluşturan çocukların, 2018'de işgücüne katılım oranı yüzde 21'e yükselen .ülkemiz yani Türkiye özelinde dokunuşlar  olacak bu makalenin konusu...

 

 

 

 

Yazıma başlarken zihnimde ilk beliren 2013 yapımı bir film sekansıydı.[i]  "Snowpiercer" (Kar Küreyici) isimli Reisörlüğünü Güney Koreli Joon-Ho Boog'un yaptığı filmde İsyancı Curtisin tüm meşakketleri kayıplarla atlatarak makinistin bölümüne eriştiğinde filmin başında trenin arka kısmında ailelerinden zorla alınan çocukların sistemde makine çarkların dönmesi için kullanıldığına tanık olduğu sahne canlandı gözümde .

 

 

Savaşların  28 milyon çocuğu evinden ettiği bir dünyada yaşıyoruz İngiltere merkezli Çocukları Kurtarın Vakfının (Save the Children) bu yıl yayımladığı fÇocuklar Üzerindeki Savaşı Durdurf raporunda, dünyada çocukların yaklaşık beşte birine karşılık gelen 420 milyon çocuğun çatışma bölgesinde yaşadığı belirtildi. Bu sayının 2016'dan itibaren 30 bin arttığınIn vurgulandığı  raporda, çatışma bölgelerindeki çocuk sayısının Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana iki katına çıktığının altı çizilmekte ve 142 milyon çocuğun şiddetli çatışma bölgelerinde bulunduğuna, bu bölgelerde her yıl binlercesinin savaşa bağlı nedenlerle hayatını kaybettiğine işaret edilmekteydi. Raporda, Afganistan, Orta Afrika Cumhuriyeti, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Irak, Mali, Nijerya, Somali, Güney Sudan, Suriye ve Yemen'in çocukların çatışmadan en fazla etkilendiği ülkeler olarak öne çıktığı bildirildi. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonunun (UNICEF) 2016'de yayımladığı verilerde, 2016'da 50 milyon çocuğun açlık, savaş ve çatışma gibi nedenlerle doğdukları ülkelerde veya dışında yerlerinden edilmiş şekilde yaşamını sürdürdüğü kaydedildi. Bunlar arasında en az 28 milyonunu savaş ve çatışmalar yüzünden evlerinden ayrılmak zorunda kalanların oluşturduğu bildirildi. Verilerde ilaveten, mülteci statüsü henüz belirlenmemiş bir milyon sığınmacı çocuğun bulunduğuna işaret edildi. Geçen sene BM'nin internet sitesinden yayımlanan fUNICEF: Dünya 2018’de çatışmadaki çocukları koruyamadıf isimli çalışmaya istinaden ise 2018 çocuklar açısından en fazla kaybın yaşandığı yıllardan biri olurken, dünyadaki çatışmalardaki çocuk haklarına yönelik fağır ihlallerf 2010'dan bu yana neredeyse üç misli artış kaydetti. Dünya kamuoyunun çatışmalarda ölen ya da sakat kalan binlerce çocuğu korumak konusunda faleni şekildef başarısız olduğu belirtilen çalışmada, fBu, çağımızın ahlaki bir krizidir. Çocuklara yönelik saldırıları asla 'yeni normal' olarak kabul etmemeliyiz.f ifadeleri yer aldı. Savaş ve çatışma ortamında yaşayan çocukların önemli bir kısmı Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde yaşamakta. Yemen'de her 10 dakikada bir çocuk ölüyor Yemen halen devam eden çatışmalardan dolayı en fazla çocuğun yaşamını yitirdiği ülkelerden biri. BM'ye göre, ülkede geçen yıl bin 427 çocuk öldürüldü veya saldırılarda sakat kaldı. Ülkede okullar ve hastaneler sık sık saldırıya uğruyor ya da çocukların eğitim ve sağlık haklarına erişimleri engellenerek bu yerler askeri amaçlar için kullanılıyor.Her 10 dakikada bir çocuğun öldüğü Yemen'de 400 bin çocuk yetersiz beslenmeden dolayı hayatını kaybetme riskiyle karşı karşıya.

 


Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2017 yılındaki bir sayısında ve academia daki çalışmasında Tahir Emre Gencer [ii] “Suriyeli çocukların okullaşamama ve okul terki sorununun ardında cinsiyet ve sağlık engellilikvs.; faktörlerinin yanında sosyo' ekonomik yetersizlik yaşayan ailelerin, çocuklarını aile ekonomisine destek sağlaması için çalışmaya zorlaması yoksulluk ve çocuk işçiliği ilişkisi;, okul ortamına ve kültürüne dil,müfredat, kültür, eğitim sistemi farklılığı gibi nedenlerle; uyum sağlayamama, koordinasyon eksikliği gibi pek çok neden yer almaktadır. Suriyeli çocukların büyük bir çoğunluğunun, teorik olarak Türkiye0de devlet okullarına gidebilecekken, pratikte gidemediğini gözler önüne seren bu durum, çocuklar açısından kayıp nesillerin ortaya çıkmasına, uyum ve toplumla bütünleşme noktalarında çocuk işçiliği, suça sürüklenme,çeteleşme, madde bağımlılığı, ihmal'istismar, çocuk yaşta evlilikler, akran zorbalığı gibi; pek çok riske neden olabilmektedir” ifadelerine yer vermektedir- 

 

Hollanda’da mülteci kamplarında 4,5 yıl içerisinde yaklaşık bin 600 mülteci çocuk kayboldu. Ve on 4,5 yılda yaklaşık 1.600 sığınmacı Hollandada  mevcut yrlerinden kaçtı. NRC'ye göre kaçan çocukların çoğu sık sık Fas, Cezayir, Afganistan, Eritre ve Suriye'den geliyor. Gazeteye göre, çocukların şu anda nerede olduğu bilinmiyor. NRC ayrıca Fransa, Almanya veya Belçika’da birçok çocuğun aile için ayrılacağını bildirdi. Yine de, gazeteye göre, kaçak çocukların sömürüldüğüne dair işaretler de var.

 

https://www.tellerreport.com/news/2019-06-02---%221-600-asylum-children-run-away-from-reception-in-the-past-4-5-years%22-.Hy4qhRZCE.html



Ülkedeki NRC gazetesinde yer alan haberde, gazetenin kaybolan sığınmacı çocuklarla ilgili yaptığı araştırmada Merkezi Mültecileri Barındırma Organı (COA) ve vasilik görevi yapan Nidos Vakfından bilgiler toplandığı belirtildi. Nidos, Hollanda'daki küçük yabancı uyrukluların vasiliğinden sorumlu bir vakıfBu bilgiler doğrultusunda ülkedeki yaklaşık bin 600 mülteci çocuğun kaybolduğunun ve akıbetlerinin bilinmediğinin ortaya çıktığı ifade edilen haberde, mülteci çocukların insan tüccarlarının eline düştüklerine dair sinyaller alındığı kaydedildi.

Haberde, çocukların bir kısmının da farklı Avrupa ülkelerindeki akraba ve arkadaşlarının yanına gittiğinin düşünüldüğü bildirildi.Nidos Vakfının verileri daha önceki araştırmalara dahil edilmediği için sayının bilinenden daha fazla olduğuna işaret edilen haberde, kaybolan mülteci çocukların büyük kısmının Fas, Afganistan ve Cezayir kökenli oldukları aktarıldı. Aynı haberde  bu ülkelerden gelen mülteci çocukların ülkede oturma izni alma şanslarının az olduğu ancak oturma izni şansı yüksek bazı Suriyeli ve Eritreli çocukların da kaybolduğu belirtildi. 2018 yılı, Suriye'de 2011'de iç savaşın başlamasından bu yana çocuklar açısından en kötü yıl oldu ve bin 106 çocuk öldürüldü Geçen sene ülkedeki çatışmalarda bin 106 çocuk öldürüldü. Bu rakamın savaşın başlamasından itibaren bir sene müddetinde  öldürülen en yüksek çocuk sayısı olduğu belirtildi.Bunun yalnızca BM'nin doğrulayabildiği rakamlar olduğuna işaret edilirken, gerçek sayının ise daha da yüksek olabileceği kaydedilmekteydi. Mayınlı araziler ülke genelinde çocuk kayıplarının önde gelen nedeni olurken, geçen yıl mayın patlamalarından dolayı 434 çocuk hayatını kaybetti veya ağır yaralandı.Afganistan tarafında şiddet ve kan dökme olaylarının en büyük mağduru çocuklar.Ülkede 2018'in 9 aylık bölümünde ülkede yaklaşık 5 bin çocuk öldürüldü veya sakat kaldı. Hayatını kaybeden çocuklar toplam sivil kaybının yüzde 89'unu oluşturuyor.Bu çocuklar tabi  eğitime erişemiyor.BM'ye göre, 2018'de çatışma alanlarında birçok çocuk silah altına alınırken, şiddet ve terörizmden kaynaklı olaylardan milyonlarca çocuk yaşam, sağlık ve eğitim gibi temel haklarından mahrum kalmakta. Somali'de 2018  ilk 9 ayda  bin 800'den fazla çocuk silah altına alındı.Güney Sudan'da ise ilkokul çağındaki çocukların yüzde 59'u okula gidemiyor. Bölgedeki okulların üçte biri ise şiddet ve çatışmanın sürdüğü bölgelerde olduğu için kapalı.  Mali, Burkina Faso ve Nijer arasındaki sınır bölgesindeki şiddet olayları nedeniyle bin 478 okul kapatıldı.

 

Tüm bu haller ışığında bir diğer boyu önem kazanmakta ve günün anlam ve önemine işaret etmektedir ki o da  gerek savaş gerekse de barış durumunda kanayan başka bir yara çocuk işçiliği .

 

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 2002'de, çocuk emeğine ve onu ortadan kaldırmak için gerekli çabalara dikkat çekmek amacıyla bugünü Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü ilan etti. ILO verilerine göre, bugün dünya genelinde 152 milyon çocuk çalışmakta ve çalışan çocukların ağırlıklı kısmı  tarım alanında. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), dünya üzerinde her 10 çocuktan birinin çalıştığını, Afrika ve Asya'da bu oranın daha da yüksek olduğunu bildirmekte.Dünya liderleri tarafından 2015'te kabul edilen Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, çocuk emeğinin 2025'te ortadan kaldırılmasını kapsayacak şekilde genişletildi.

 

Bu meyanda  hatırlatmak açısından    ,amacı dünyamızın karşı karşıya olduğu acil çevresel, siyasi ve ekonomik sorunları ele alan evrensel hedefler kümesi oluşturmak olan Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin(SKH)  2012 yılında Rio de Janeiro’da toplanan Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı’nda doğdğunu belirtmeliyiz. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, onur kırıcı yoksulluğu ortadan kaldırmak üzere 2000 yılında küresel seferberlik başlatan Binyıl Kalkınma Hedefleri'nin yerini almıştır. BKH’ler, diğer kalkınma önceliklerinin yanı sıra, aşırı yoksulluk ve açlığı ortadan kaldırma, ölümcül hastalıkları önleme ve tüm çocukların ilköğretim görmesini sağlamaya dönük, üzerinde evrensel uzlaşma olan, ölçülebilir hedefler koymuştur.Binyıl Kalkınma Hedefleri 15 yıl boyunca, yoksulluğun azaltılması, suya ve sıhhi koşullara erişim, çocuk ölümlerinin azaltılması ve anne sağlığında büyük ilerleme sağlanması gibi önemli alanlarda ilerlemenin itici gücü olmuştur. BKH’ler ayrıca, ücretsiz ilköğretim için küresel bir hareketin başlamasını sağlamış, ülkelerin gelecek nesillerine yatırım yapması için esin kaynağı olmuştur. Her şeyden önemlisi, Binyıl Kalkınma Hedefleri, HIV/AIDS’in yanı sıra sıtma ve verem gibi diğer tedavi edilebilir hastalıklarla mücadelede büyük ilerleme kaydetmiştir. SKH, 2015 yılında Paris İklim Değişikliği Konferansı COP21’de varılan tarihi anlaşma ile aynı döneme rastlamıştır. Mart 2015’te Japonya’da imzalanan Afet Riskinin Azaltılması için Sendai Çerçevesi ile birlikte bu anlaşmalar, karbon emisyonlarını azaltmak, iklim değişikliği ve doğal afet risklerini yönetmek ve olası bir krizden sonra yeniden ayağa kalkmak için ortak standartlar ve ulaşılabilir hedefler kümesi sağlamaktadır

 

 

2019  senesi yılı itibariyle Türkiye’ de 22 milyon 920 bin 422 çocuk bulunmaktadır. Suriye Krizi ile birlikte ülkemizde bulunan mülteci çocuk sayısı 1,7 milyondur. Resmi verilere göre Türkiye’de 1 milyonu aşkın çocuk, ağır ve tehlikeli koşullarda çalışmaktadır. Türkiye’ye sığınan ve neredeyse yarısı çocuk olan mültecileri de dâhil ettiğimizde çalıştırılan çocuk sayısı 2 milyona ulaşmaktadır.Çalıştırılan çocuklarımızın %41’i tarım, %28’ü sanayi, %21’i ticaret, %10’ı hizmet sektöründe çalıştırılmaktadır. Başta tarım olmak üzere bu işlerin önemlice bir bölümü kesinlikle çocukların çalıştırılmaması gereken ağır ve tehlikeli işler kapsamındadır. Tarımda çalıştırılan çocukların sayısı 400 bini geçmektedir. Bu çocuklar okulların açık olduğu Nisan ayından başlayıp, Ekim-Kasım dönemine kadar son derece olumsuz koşullarda aileleri ile göçer olarak çalıştırılmaktadır. Sokaklarda çalıştırılan çocukların sayısı azalmamaktadır. Özellikle mülteci çocuklarla birlikte çalışma yaşı düşmektedir. Çocukların çalıştırılmaları ile birlikte tüm hakları ve gelecekleri ellerinden alınmaktadır.Resmi veriler 2013 yılından bu güne 359 çocuğumuz iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini göstermekte ve  2019'un İlk Beş Ayında En Az 26 Çocuk İşçi Yaşamını YitirdiTürkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı çocuk istatistiklerinin hatırlatıldığı 2018'de çocuk işçi sayısı 7 bin arttı ve Türkiye'de, en çok çocuk iş cinayetinin yaşandığı yıl oldu.fifadelere yer verildi.

 

 

SONUÇ

Fiziksel, duygusal,cinsel her türlü istismara davetye çıkaran ağır bir hak ihlalidir ve e hak temelli bir bakış açısından yoksundur çocukların çalıştırılması. Yetişkinlerin dudak büktüğü  sahalarda ve iş kollarında  ucuza, daha büyük riskler içinde de olsa çalışmakta olan çocuklar, hukukun genel bir ifadesiyle hata, hile ve ikraha maruz kalabilmekte, dolayısıyla diğer alanlarda olduğu gibi çalışma alanında  kolaylıkla istismar edilip  sömürülmektedirler. Çocukların ucuz işgücünü oluşturması, bazı işler için uygun olması ve haklarını arayamaması, işverenlerin çocuk işgücünü tercih etmelerine sebep olmaktadır. Tarih boyunca her devrin sorunu olan çocuk işçiliği sadece  az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerin sorunu olmayıp sanayileşmiş ülkelerin de sorunudur Ülkelerin  çocuk işçiliğin yaygınlaşmasını önlemek açısından konuya ilişkin politikalarının iyileştirmesinin yanısıra  denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının da önüne geçmesi gerekmektedir. Bu anlamda çocuklara  özenle, duyarlılıkla, adilce ve saygılı davranan bir dünya yaratma gayesinde temel insan haklarının gözetilmesinin yanısıra  çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesine ve istihdam fırsatlarının güçlendirilmesine yönelik gerek bölgesel gerekse küresel , uluslararası politika ve programların geliştirilmesi  önem arzetmektdir. Mademki çocukların tüm hakları cinsiyet, ırk, renk, dil, din, yaş, varlıklı ya da yoksul siyasal veya başka görüş, ulusal veya sosyal köken, bir azınlık gruba mensup olma, mülkiyet, doğum, cinsel yönelim veya başka herhangi bir zeminde ayrımcılık gözetilmeksizin güvence altına alınması gereklidir o halde sığınmacı  göçmen, mülteci, iltica talebinde bulunan, özürlü, kimsesiz, evsiz, sokakta yaşayan ve kurumlarda bulunan çocuklar gibi zayıf vaziyette , güç durumda olanlara özel koruma ve yardım sağlanmalıdır. İlaveten ,hukukun üstünlüğü ilkesi yetişkinler için olduğu gibi çocuklar için de ehemmiyet arzeder. Bu meyanda çocukların legal ya da illegal işlerde çalıştırılmasından mütevellit  bir takım suçlara karışmalarının da sözkonusu olabileceği unutulmamamlıdır ki bu başka bir tehlike sinyaldir. Bunu da hatırlayarak hukuksallık, orantısallık, masumiyet karinesi ve avukat tutma dahil hukuk danışmanlığı hakkı gibi ilkeler, erişim, üst mahkemeye başvurma, mahkeme yolu gibi haklar yetişkinlere olduğu gibi çocuklara da tanınmalı, çocuğun yararı gerekçesiyle bunlar minimum düzeyde tutulmamalı veya yok sayılmamalıdır. Bu ilkeler her tür işlem ve süreçte ve çocukların özgürlüklerinin mevzubahis olduğu durumlarda mutlaka gözetilmeldir Zira İnsan dostu adalet çocuğun da dostudur. Çocuğun anlamlı katılımı, yüksek yararı, haysiyeti, ayrımcılığa karşı korunması ve hukukun üstünlüğü ilkelerini göz önünde bulundurarak ve çocuğun olgunluğu, anlayışı ve yasal işlemlerin şartlarını dikkate alınarak, tüm çocukların yasal temsil, katılım, koruma hakları da dahil olmak üzere tüm haklarının mümkün olan en yüksek seviyede korunmasını ve uygulanmasını güvence altına alan bir adalet sisteminin ismidir bu meyanda çocuk dostu adalet.

 

Adalete erişimin bazı koşullara bağlı olması, kısmi olması ya da hiç olmaması, yasal işlemlerin çeşitliliği ve karmaşıklığı, farklı temellerde olası ayrımcılık gibi nedenlerle çocukların adalet sistemi içinde karşı karşıya kaldığı zorluklar ve çocukların adalet sistemi içinde kendilerini ilgilendiren ya da etkileyen yasal işlemler kapsamında olası ikincil mağduriyetlerinin önlenmesi amacıyla Avrupa Konseyi Çocuk Dostu Adalet Kılavuzu geliştirmiştir. Bu kılavuza göre haysiyetin korunması , ayrımcılığa karşı durusun yanısıra  çocuk dostun adaletin temel ilkeleriden biri katılımdır.  Tüm çocukların hakları konusunda bilgilendirilme, kendilerini ilgilendiren ya da etkileyen her meselede görüşlerinin alınması ve dinlenilmesi hakları vardır. Devletler bu hakları (Katılım) yaşama geçirmekle mesuldür . Böyle bir katılımı anlamlı kılacak olgunluk durumlarına; konuşma, dil veya iletişim güçlüklerine dikkat edilerek çocuğun görüşlerine gerekli ağırlığın tanınması da bu yükümlülüğün bir gereğidir. Çocuklara haklarının tam sahibi kişiler olarak bakılıp kendilerine böyle davranılması, gelişim halindeki yeteneklerine göre bu haklarından yararlanmaları sağlanmalıdır. [iii]

 

Çocuğun Yüksek Yararı ilkelerden bir diğeridir. Çocuklar, kendilerini etkileyen veya ilgilendiren tüm meselelerde kendi yüksek yararlarının öncelikli olarak gözetilmesi hakkına sahiptir. Devletler bu hakkı yaşama geçirmekle mükelleftirler. Yasal süreçlerde çocukların görüş ve fikirlerine gereken ehemmiyet verilmelidir. Çocuğun; insan onuruna yakışır bir şekilde davranılma hakkı, özgürlük hakkı, eşit muamele görme hakkı da dahil olmak üzere tüm haklarına her durumda saygı gösterilmeli ve bu hakları korunmalıdır. Bunun için, ilgili tüm yetkililerin çocuğun psikolojik ve fiziksel esenliği ve yasal, sosyal ve ekonomik yararları da dahil tüm yararlarının gözetilmesi için bütüncül ve kapsamlı bir yaklaşım ortaya koymalıdır. Aynı süreç ve işlemlerde veya davalarda yer alan çocukların yararı ayrı ayrı gözetilmeli ve muhtemel çıkar çatışmalarını dengeleyici bir yaklaşım benimsenmesi esastır. Nihai kararların verilmesinde son merci ve sorumlu yargı olsa da, devletler tüm işlem ve süreçlerde çocukların yüksek yararlarını gözetmelidir.

 

Bu esnada fTaraf Devletler, hakkında ceza yasasını ihlâl ettiği iddia edilen ve bu nedenle itham edilen ya da ihlâl ettiği kabul edilen her çocuğun; çocuğun yaşı ve yeniden topluma kazandırılmasının ve toplumda yapıcı rol üstlenmesinin arzu edilir olduğu hususları gözönünde bulundurularak, taşıdığı saygınlık ve değer duygusunu geliştirecek ve başkalarının da insan haklarına ve temel özgürlüklerine saygı duymasını pekiştirecek nitelikte muamele görme hakkını kabul ederler.fşeklinde ifade edilmiş Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesinin 40 ıncı maddesinin birinci bendini hatırlamak da önemlidir.

Türkiye’nin 1949’dan beri üyesi olduğu Avrupa Konseyi çocuk dostu adaleti şöyle bir sistem olarak tanımlar: fÇocuğun olgunluk ve anlayış düzeyine ve davanın koşullarına gereken önemi vererek çocuk haklarına mümkün olan en yüksek düzeyde uyulmasını ve bu hakların olabilecek en etkili şekilde uygulanmasını güvence altına alan sistemdir. Böyle bir sistemde adalet, özellikle, erişilebilirdir, yaşa uygundur, hızlıdır, özenlidir, çocuğun ihtiyaçlarına ve haklarına uygun ve odaklıdır; çocuğun adil yargılanma hakkı, yargı sürecine katılma ve bu işlemleri anlayabilme hakkı, özel hayata ve aile hayatına ve çocuğun bütünlüğü ve haysiyetine saygı gösterilmesi dâhil bütün haklarına saygılıdır.f (Avrupa Konseyi, 2010)

 

Yukarıda çatışma ve savaşların çocuklara etkilerinden bahsetmiştik. Bu noktada barış ve insan hakları eğitimlerinin  sistemik program ve müfredatlarla geliştirilmesi ve ölçeklendirilmesinin  desteklenmesi önem teşkil ettiği gibi çocukların adalet ile çatışma yaşamasının önünü alabilmek açısından  sosyal bağların güçlendirilmesi de önemlidr. Bu minvalde bütüncül olarak  ele alınan mevcut çabaların gayesine ulaşarak daha ileriye taşınmasına destek olacak eğitim ve araştırma çalışmaları da güçlendirilmelidir.  

 

Türkiye özelinde de aynı konulara yönelik düzenlemelerin ve tedbirlerin yansıra   Türkiye’nin de tarafı olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 22. maddesine göre, taraf ülkeler kendi topraklarında mülteci ya da sığınmacı olan tüm çocukların Sözleşme’de yer alan tüm haklardan faydalanması için gerekli önlemleri almak durumundadır. Dolayısıyla Türkiye’nin, Suriyeliler dahil olmak üzere tüm sığınmacı çocuklara haklarını gözeten politikalar üretmesi gereklidir. Ayrıca, Türkiye’deki 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu da milliyetleri ne olursa olsun her çocuğun korumadan faydalanabileceğini belirtildiği hatırlanmaldır.

 

 

 

 

 

 

REF

Çiğdem Yorgancioglu   http://www.cigdemyorgancioglu.org/article/120/tarladan-okula-firindan-kutuphaneye-cigdem-yorgancioglu

 

Çiğdem Yorgancioglu   Hududun İçindeki Suriye   http://www.cigdemyorgancioglu.org/article/20/hududun-icindeki-suriye-1

 

https://www.un.org/en/events/childlabourday/

 

Çiğdem Yorgancioglu    Hududun içindeki suriye’de kaybolmamiş kuşak –çocuklar ve eğitim by çiğdem yorgancıoğlu- Academia.edu

https://www.academia.edu/33743751/HUDUDUN_%C4%B0%C3%87%C4%B0NDEK%C4%B0_SUR%C4%B0YE_de_KAYBOLMAMI%C5%9E_KU%C5%9EAK_%C3%87OCUKLAR_VE_E%C4%9E%C4%B0T%C4%B0M_By_%C3%87i%C4%9Fdem_Yorganc%C4%B1o%C4%9Flu

 

 

http://www.scepnetwork.org/images/21/276.pdf

https://www.esn-eu.org/sites/default/files/publications/FINAL_Investing_in_Childrens_Services_WEB.pdf

 

 

 


[i] https://www.imdb.com/title/tt1706620/   Snowpiercer – film - In a future where a failed climate-change experiment has killed all life except for the lucky few who boarded the Snowpiercer, a train that travels around the globe, a new class system emerges.

[iii] BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, her biri ayrı bir hakkı özetleyen 54 maddeden oluşmaktadır. Haklar; hayatta kalma, korunma, gelişme ve katılma hakkı olarak dört temel hak grubunu içermektedir (UNICEF, 2007, s. 17).

  

Comments